Hz. Muhammed'in hayatı böyle yazılmaz!

Araştırmacı-yazar Gönül Yonar: Bugün, Asr-ı Saadet dönemini anlatan kurgusal romanların modernist bir bakış açısıyla yazıldığını görüyoruz. Modernist bakış açısıyla siyer yazılmaz. Kurgusal romanlarda maalesef çok problemli sonuçlara ulaştık. Siyer bilgisini ilk bu romanlardan okuyanlar için büyük bir tehlikedir bu durum. Böyle giderse 10 yıl sonra tamamen sahih siyer algısı, kurgusal siyer algılarına yer bırakmış olacak. - "Okullardaki siyer derslerinde önce bir kaynak belirlenip, parçacı yaklaşımla Peygamber Efendimiz anlatılabilir"

Araştırmacı-yazar Gönül Yonar, modernist bakış açısıyla siyer yazılamayacağını belirterek, "Bugün, Asr-ı Saadet dönemini anlatan kurgusal romanların modernist bir bakış açısıyla yazıldığını görüyoruz. Kurgusal romanlarda maalesef çok problemli sonuçlara ulaştık. Böyle giderse 10 yıl sonra tamamen sahih siyer algısı, kurgusal siyer algılarına yer bırakmış olacak" dedi.
Türkiye'de son yıllarda yazılan Asr-ı Saadet ile ilgili romanlar üzerine yaptığı araştırmalar ve eleştirilerle tanınan Yonar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, romanlarda Hazreti Muhammed'in çok olağanüstü unsurlarla anlatıldığını ifade etti.
Yonar, "Bunu anlatırken de tarihten beslenmişler. Tarihte de benzer unsurlar var maalesef. Ayaklarının değdiği her yerde çimlerin bittiği, elinin değdiği ağaçta hurmaların salkım salkım döküldüğü, her yere büyük bereket getirdiği gibi olağanüstü unsurları yakalamışlar ve bu şekilde bir kurgu oluşturmuşlar" diye konuştu.
Bu tür siyer romanlarının önemli problemlerinden birinin, kurgunun "Asr-ı Saadet dönemi kadınları üzerinden yürümesi" olduğunu aktaran Yonar, "Hazreti Hatice, Hazreti Aişe, Hazreti Zeynep, Hazreti Fatıma gibi İslam'ın kutsal ve müminlerin annesi olarak kabul ettiği kadınlar üzerinden kurgusal romanlar inşa edilmiş ve bu kurgular içinde bu mübarek kadınlar yeniden kurgulanmış" görüşünü dile getirdi.
-"Maalesef çok problemli sonuçlara ulaştık"
Yonar, "Asr-ı Saadet"i kurgusal olarak roman tarzında kaleme alan yazarların, Hazreti Muhammed'i doğrudan roman içine alamadıklarını ve bundan çekindiklerini anlatarak, şöyle devam etti:
"Bugün, Asr-ı Saadet dönemini anlatan kurgusal romanların modernist bir bakış açısıyla yazıldığını görüyoruz. Modernist bakış açısıyla siyer yazılmaz. Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in yaşadığı ve Asr-ı Saadet denilen zaman dilimini anlatan kurgusal romanlarda maalesef çok problemli sonuçlara ulaştık. Hazreti Peygamberi kurgusal bir romanın içinde nasıl anlatırım korkusunu görüyorsunuz. Bu korku sebebiyle Ehl-i Beyt'ten başlamak üzere kadınların etrafında dönerek, Hazreti Peygamberi anlatma telaşına düşmüşler. Fakat yine anlatamamışlar. Neden? Hazreti Hatice'yi zengin, her şeyi satın alabilen, giyinmeyi, süslenmeyi seven bir kadın olarak anlatmışlar. Halbuki biz Hazreti Hatice'yi sahih siyer kaynaklarından şöyle biliriz. O Hüveylidlerin kızıydı. Tek evlat idi. Bütün mal varlığı Hazreti Hatice'ye kaldı. Aslında biz manevi açıdan baktığımız zaman, Allah Resulü'nün o zor dönemi için Hazreti Hatice'yi hazırladığını görüyoruz."
Fakat romanlarda kadın oluşundan dolayı, Hazreti Hatice'nin servetini "nasıl idare edeceğini bilemediğini ve bir arayış içeresinde" şeklinde yansıtıldığını aktaran ve buna tepki gösteren Yonar, "Yani bir yerde, günümüz toplumsal cinsiyetçi söylemler, bu romanlarda sahabe kadınlarına iliştirilerek pekiştirilmiş. Buna kimsenin hakkı yok."
- "Son derece pozitivist bir bakış açısı tüm romanlara hakim"
Yonar, kurgusal "Asr-ı Saadet" romanları yazanların bakış açıları hakkında da şunları söyledi:
"Son derece pozitivist bir bakış açısı tüm romanlara hakim. İlahi adalet gereği olan bir düzen, sebep-sonuç ilişkileriyle donatılmış. Günümüz mantalitesinden sıyrılamamış bir yazar bakış açısı ile sahabe kadınları anlatılmış. Siyer bilgisini ilk bu romanlardan okuyanlar için büyük bir tehlikedir bu durum.... Hz. Hatice'yi ilk kez bir romanda okuyan kişi, zihninde 'kendisi gibi süslenen, evini dekore eden, aşkı için balkonla oda arasında gidip gelip şiirler okuyan, harflere sığınan bir kadın' olarak görecektir. Siyer kaynaklarının bu şekilde kullanılması büyük problem."
Hazreti Muhammed'in eşlerinden Hazreti Aişe'nin anlatıldığı romanlarda, bu evliliğin aşırı derecede abartılı ele alındığını dile getiren Yonar, "Hazreti Aişe, Allah Resulü'nün en genç yaşa sahip eşi. Onun, hiç evlenmemiş olarak Hazreti Peygamberle evliliği aşırı derecede abartılmış. Toplumsal cinsiyet kabulleri son derece öne geçmiş" dedi.
- "Posalaştırılmış ve cevhersizleştirilmiş" tekrarlar
"Romanlar, kapitalist, feminist ve tüketici kadın zihniyeti gibi son derece modernist söylemlerle Asr-ı Saadet kadınlarına yaklaşmış" değerlendirmesinde bulunan Yonar, şöyle konuştu:
"Biz şu an modernist kimliklerimizle varız ve bundan sıyrılamayız. Bu asırdan bakıyoruz. Fakat üstat Necip Fazıl'a baktığımızda o da bir siyer yazmış; Çöle İnen Nur. Orada bu tür siyerlere 'posalaştırılmış ve cevhersizleştirilmiş' tekrarlar diye bakar. Üstat bu tanımı yaparken, bugünün romanlarını ve yazarlarının handikaplarını görmüş gibidir. Bu tanım, bu dönem romanlarına tam oturuyor."
Yonar, 10 yılda 18 roman adıyla siyer yazıldığını ve bunların yüzlerce baskı yaptığını ifade ederek, "İlk siyer romanlarının görülmeye başlandığı 1970'lerde bile böyle bir tablo görülmemiştir. İlk dini roman olan Minyeli Abdullah, 49 baskı ile uzun yıllar gündemde olmuştur. Bu büyük bir furyadır. Bazı romanlar 2 yılda 30 baskı yapmış" diye konuştu.
- "Siyer dersinde hocaların bu kitapları tavsiye etmesinden korkuyorum"
Genç nesillerin, "Asr-ı Saadet" dönemini bu anlatılanlarda olduğu gibi zannetmesinin asıl tehlikeyi oluşturduğunu vurgulayan Yonar, şöyle devam etti:
"Eğitim sistemimizin hali bellidir. Daha yeni siyer dersi konuldu. Korkum o ki siyer dersinde hocalar bu kitapları tavsiye etsinler. Tam bir faciaya dönüşür. Doğru kaynakları kurgulayarak biz ne çocuklara ne de büyüklere sahih bilgiyi verebiliriz. Faydası yok. Bir sonucu ortaya koyayım. Okuyucular şöyle söylüyorlar; biz hayatımızda böyle bir Hatice görmedik. Biz Hazreti Hatice'yi hiç böyle bilmezdik, Vay be. Biz Hazreti Aişe'yi kıskançlığı ile öne çıkan böyle pıtır pıtır bir kadıncık olarak bilmezdik. Biz onları asık suratlı gri bir duvar olarak bilirdik. Onları bize sevdirdiler, bize aslında kendi niteliklerimizi sevdirdiler. Giyinen, süslenen, şiirler yazan, aşkı için her türlü 'hileyi' yapan kadınlarmış bunlar… Haşa! Böyle giderse 10 yıl sonra tamamen sahih siyer algısı, kurgusal siyer algılarına yer bırakmış olacak. İşte o zaman siyeri Müslümanlara karşı kim koruyacak merak ediyorum."
"Okullardaki siyer derslerinde önce bir kaynak belirlenip, parçacı yaklaşımla Peygamber Efendimiz anlatılabilir" diyen yazar Gönül Yonar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Burada öğretmenin devreye girip etkili olacağı bir siyer dersi faydalı olabilir. Öğretmen bunları tavsiye edip düz bir mantıkla çocukları kurguya maruz bırakacağına, standart bir siyer kitabından hareketle kendisi anlatıp çocukları meselenin içine çekebilir."
Gönül Yonar, Necip Fazıl Kısakürek'in Çöle İnen Nur ve Muhammed Hamidullah'ın "İslam Peygamberi" kitabının da muhakkak surette okutulması ve mütalaa edilmesi gerektiğini ifade etti.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.