Bağımsızlık Katalonya'nın hakkı mı?

İspanya'nın başı, ulusal bütünlüğüne tehdit olan ayrılıkçılarla dertte. Katalanlar, İspanya'dan ayrılmak için referandum kararı aldı. İspanya net tavır koydu ancak Katalanlar kararlı. Peki, Katalanların bağımsızlık talep etme hakkı var mı? Uluslararası hukuk ile İspanya iç hukuku ne diyor?

İspanya hükümeti ülkenin doğusunda yer alan Katalonya özerk yönetim hükümetinin 2017 yılı sonunda yapmayı planladığı bağımsızlık yanlısı referanduma hiçbir şekilde izin vermeyeceğini, bu zamana kadar çok açık şekilde dile getirdi. Bu açıklamalarla İspanyol hükümeti ile bağımsızlık yanlısı Katalan hükümeti arasındaki fikir ayrılığı giderek arttı.
İspanya'nın 17 özerk yönetiminden biri olan Katalonya, Barcelona denince hemen akıllara geliyor. Bölgenin en büyük şehri olan Barcelona, aynı zamanda ispanya'nın başkent Madrid'den sonraki en büyük ikinci şehri.

Kentle aynı adı taşıyan futbol kulübü Barcelona, Katalanların milli takımı gibi. İspanya'nın kuzey doğusunda yer alan özerk bölge'nin Akdeniz boyunca 580 kilometre sahili var. Katalonya'nın nüfusu yaklaşık 7,5 milyon. Bu ispanyanın nüfusunun yüzde 16'sına denk..

Katalan bağımsızlıkçıları 1 Ekim'de referandum yapmayı amaçlıyorlar. Peki Katalanların böyle bir referandum yapmaya hakları var mı? Bağımsızlık isteyebilirler mi? Bu konuda uluslararası hukuka ve ilgili ülkenin iç hukukuna bakmak gerekiyor.

BM Yasası'nın temel ilkelerinden biri kuşkusuz kendi geleceğini belirleme hakkı. Ama bu hak bir ülke toprakları içinde yer alan bölge, özerk topluluk, federe devlet, adı ne olursa olsun her birimin kendi geleceğini belirleme hakkına sahip olduğu anlamına da gelmiyor.

BM Genel Kurulu'nun 14 Aralık 1960 tarihli, 1514 sayılı "sömürge halklarına bağımsızlık bildirgesi" başlıklı bir ilke kararı var. Bu karar, adı üstünde, geleceğini belirleme hakkını esas itibarıyla sömürge altındaki halklarla sınırlıyor.

Nitekim 6. Maddesi, "Ulusal birliğin ve ülke bütünlüğünün kısmen ya da tamamen bozulmasını amaçlayan herhangi bir girişimin" BM Yasası'na aykırı olduğunu hükme bağlıyor.

Genel Kurul'un bu temel ilkeyi teyit eden birçok kararı daha var. Bu ilke ayrıca Helsinki Nihai Senedi'nde, 1989 Viyana Belgesi'nde, 1990 Paris Şartı'nda ve 1991 Moskova Belgesi'nde de benimsenmiş bulunuyor.

Bu uluslararası belgelere bakıldığında, bağımsızlığının İspanya'nın ulusal birliği ve ülke bütünlüğünü bozacağı dikkate alındığında, Katalonya'nın geleceğini belirleme hakkına dayalı herhangi bir girişimde bulunmasının uluslararası hukuka uygun olmadığı sonucuna varılıyor.

Dolayısıyla Katalan özerk hükümeti ve parlamentosunun , 9 Kasım 2014'teki referandum girişimi gibi, 1 Ekim'de gerçekleştirmeyi öngördüğü kendi geleceğini belirleme halk oylamasının da uluslararası hukuka uygun olmadığı son derece açık.

İspanya'nın 1978 Anayasası'nın 2. maddesi, bir yandan "İspanyol milletinin bölünmez birliğini" ve "Tüm İspanyolların ortak vatanının bölünmezliğini", öte yandan da "İspanya'yı oluşturan milliyet ve bölgelerin özerklik hakkını" güvence altına alıyor.

Bu maddede yapılan "milliyet" ve "bölge" ayırımı, geleceklerini belirleme hakkına sahip birer "millet" olduklarını savunan Katalan ve Bask milliyetçilere anayasa çalışmaları sırasında verilen ödünü yansıtıyor.

Anayasa, milliyet ve bölgeleri diğer maddelerinde "özerk topluluk" olarak tanımlıyor. 78 Anayasası'nın oluşturduğu bu "özerklikler devleti" aslında ulusal egemenliğe sahip olan merkezi otoritenin, yetkilerinden bir bölümünü özerk topluluklara devrettiği bir sistem kurgulamış bulunuyor.

Bu sistem, Katalan ve Bask milliyetçilerin ileri sürdükleri ve her vesileyle yineledikleri gibi, bir anlaşma sonucu egemenlik haklarını merkezi otoriteye devretmiş, bu bağlamda "milliyet" sıfatını benimsemiş birer millet oldukları iddiasına açık kapı bırakmamış durumda.

Ayrılıkçı milliyetçiler, İspanya'nın artık asimetrik bir devlet olduğunu öne sürüyorlar. Milliyetler ile bölgeler arasında özerklik bağlamında büyük bir fark oluştuğu için İspanya'yı bugün artık adı konulmamış asimetrik bir federasyon olarak nitelemek mümkün.

İspanya, özerklik statülerine ne isim vermiş olurlarsa olsun, Anayasada "milliyet" olarak tanımlanan özerk topluluklarının kendi geleceklerini belirleme hakkına sahip olduğu bir konfederasyon da değil. Bu anayasa mahkemesi tarafından verilen bir karar..

Görüldüğü üzere, 1978 anayasası, Bask ülkesinde olduğu gibi, Katalonya'ya da geleceğini belirleme hakkı tanımıyor.

Bunun için anayasada yapılması gereken değişikliğin, siyasi güç dengeleri göz önüne alındığında yakın bir gelecekte gerçekleşmesi de mümkün görünmüyor.

Anayasa özerk topluluklara kendi geleceğini belirleme hakkı tanınmadığına göre, bu hakkın kullanılmasına ilişkin bir referandum yapılabilir mi?

İspanyol anayasası özerk topluluklara siyasi konularda referandum yetkisi de tanımıyor. Bu yetki, 92. Maddeye göre, başbakanın önerisiyle krala ait.

Maddenin ilk fıkrası da çok özel öneme sahip siyasi kararların "tüm vatandaşların" görüşüne başvurulmak üzere referanduma sunulabileceğini kaydediyor. "Katalonya'nın bağımsızlığı" gibi bir konu da elbette bu madde kapsamına giriyor. Dolayısıyla İspanyol hükümetinin, bu konuda özerk topluluk sınırları içinde referanduma gidilmesine izin verme yetkisi yok.

İspanyol Anayasa Mahkemesi'nin bu konuyla ilgili son derece açık bir kararı var. Buna göre, bir özerk topluluğun bağımsızlığı için referandum yapılması merkezi hükümetçe uygun görülüyorsa, bu referandum 92. Madde uyarınca ancak İspanya genelinde yapılabilir.

Çünkü bir özerk topluluğun bağımsızlığı aynı zamanda İspanya'dan ayrılması anlamına geldiği için sadece o özerk topluluğun değil İspanyol halkının tümünü ilgilendiren bir konudur.

Bu da Katalonya'nın bağımsızlığının İspanyol tarafı kabul etmiyorsa uluslararası hukuka olduğu gibi iç hukuka da aykırı olduğunu gösteriyor.
Başta ABD basını olmak üzere İspanyol hükümetine "Şu referanduma izin verseniz de sorun çözülse" gibi gayrihukuki bir tavsiyede bulunması ayrılıkçılara destek anlamına gelmese dahi objektiflikten çok uzak görünüyor.

Katalonya özerk yönetim hükümetinin 1 Ekim'de yapılacağını açıkladığı ikinci bağımsızlık referandumu giderek bir dayatmaya dönüşmüş durumda. Özerk parlamentoda salt çoğunluğa sahip bulunan bağımsızlık yanlıları son olarak geçen çarşamba günü referandumdan olumlu sonuç çıkması halinde parlamentonun İspanya'dan hukuki kopuşu destekleyecek temel yasaları hızla çıkarabilmesi için bir iç tüzük düzenlemesi yaptı.

Bu düzenleme de geçen pazartesi günü anayasa mahkemesi tarafından iptal edildi ama Katalan ayrılıkçılar sonuna kadar gitmekte kararlı görünüyorlar. İspanya hükümeti, Anayasa Mahkemesi'nin "anayasaya aykırı" olduğunu her vesileyle teyit ettiği bu referandumun yapılmaması için sandıklara müdahale kararı da alır mı bilinmez ama, özerk polis Mossos D'esquadra'nın direktörü Pere Soler radikal bir tutum içinde.

Sandıklara kimsenin müdahale etmesine izin verilmeyeceğini söylüyor. Bu durum güvenlik güçleri arasında fiili bir çatışma çıkar mı sorularını beraberinde getiriyor. Katalan ayrılıkçılıkların bağımsızlığı dayatmaya dönük politikaları ve davranışları dikkate alınırsa, uluslararası alanda sağlayacakları desteğe bel bağladıkları anlaşılıyor.

Katalan ayrılıkçılıkların özellikle Birleşik Krallık'tan destek gördüğü biliniyor. Bu konudaki açıklamalardan en anlamlısı eski bakanlardan Norman Tebbit'e ait. Lord Tebbit, 2 Nisan'da The Telegraph'ta yayımlanan yazısında, Cebelitarık politikasını eleştirirken İspanya'ya gözdağı vermeyi de ihmal etmemişti.

Bu bağlamda "Downing Street 10 numarada oturuyor olsaydım, Katalan bağımsızlıkçılarının liderlerini Londra'ya davet etmeyi, hatta bağımsızlık arzularını BM'ye taşımayı düşündüğümü Madrid'in anlamasını sağlardım" demişti. Görüldüğü gibi, İngiliz politikacılar İspanya'nın Katalan sorununu kaşımayı kendilerine hak görüyorlar.

Foreign Office'in son olarak gizliliği kısmen kaldırılan belgelerinden, Londra'nın Katalan ayrılıkçılarla ilişkilerinin Cebelitarık sorunu gibi üç asırlık olmasa da oldukça eskiye dayandığı anlaşılıyor.

Uluslararası hukukun ayaklar altına alındığı ve inanılmaz çatışmaların yaşandığı bu dönemde belki her şey mümkün ama Katalonya'nın en azından yakın gelecekte bağımsızlığa ulaşma olasılığı yüksek görülmüyor.

Ama Londra başta olmak üzere bazı güçlerin el altından körüklediği anlaşılan bu sorunun Madrid'in başının üstünde Demokles'in kılıcı olarak sallanmaya devam edeceğine hiç kuşku yok.
A HABER

Haberin videosunu izlemek için TIKLAYIN

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.