Tarihi hata CHP'yi karıştırdı: Kılıçdaroğlu'nun istifasını istediler

CHP Kemal Kılıçdaroğlu yüzünden zor günler yaşıyor. Son olarak sokak çağrısı yapan Kemal Kılıçdaroğlu "hayır" kampanyasını, PKK'yla, DEAŞ'la, FETÖ'yle ve Türkiye düşmanı Avrupa ülkeleriyle birlikte yürüttü. Ama millet cevabı sandıkta verdi..

Türkiye'de yönetim sisteminin değiştiği tarihi halk oylamasına, millet "evet" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sistemi, yüzde 51 virgül 4 oy oranıyla ve 1 milyon 380 bin oy farkıyla, milletten güçlü bir onay aldı...

16 Nisan, adeta milli iradenin bayramı oldu.

Milyonlar, barış içinde bu tarihi sonucu coşkuyla kutladı.

Kampanyalar yapılmış, tüm sözler söylenmiş artık millet kararını vermişti.

Söz bitmişti yani.

Daha doğrusu, bitmesi gerekirdi.

Ama öyle olmadı.

Terör örgütleriyle, Türkiye karşıtı tüm odaklarla aynı safta buluşan Kılıçdaroğlu CHP'si Sonuçları yine hazmedemedi.

Anayasa değişikliği milletin onayına sunulmadan önce, yenilginin bahanesini çoktan bulmuştu CHP...

Kampanya boyunca kazanmaya değil, yenildikten sonra kavga çıkarmaya odaklandılar ve bütün referandum stratejilerini bu gerilim psikolojisi üzerine inşa ettiler.
Amaçları üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekti.

Yani milleti huzursuz etmek, milletin arasına ayrılık tohumları ekmek, kutuplaşmayı, ayrışmayı körüklemek...

Çünkü millet iradesine güvenmiyorlar.

Çünkü demokrasiye inanmıyorlar!

2017 Türkiye'sinde hala toplumu tehdit ederek, kazanım elde edeceklerini düşünüyorlar...
O zorbalık dönemlerinin geçtiğini, milletin artık geriye dönmek istemediğini, bir türlü anlayamıyorlar.
Tek adamlık, diktatörlük, vesayet hayalleriyle yanıp tutuşanlar, her defasında, milletin tokat gibi cevabıyla karşılaştılar ama millete bakışları hiç değişmedi...

Kılıçdaroğlu CHP'si, dünya siyaset tarihinin en başarısız kampanyalarından biri olan "hayır" kampanyasını, PKK'yla, DEAŞ'la, FETÖ'yle ve Türkiye düşmanı Avrupa ülkeleriyle birlikte yürüttü.
Üstelik bundan hiç utanmadılar. Avrupa'daki Türkleri, gurbetteki vatandaşlarımızı ırkçı saldırılarla susturmak isteyen, ülkelerinden kovmak isteyen faşist yönetimlere tek bir laf dahi etmediler, tam tersine onların bu söylemlerini desteklediler.

CHP'nin bu utanç politikası, samimi duygularla "hayır" diyecek olan seçmeni de rahatsız etti.
Bu yüzden, kampanya sürecinde CHP vekilleri halktan bekledikleri ilgiyi göremediler.

Kendi parti teşkilatlarında bile sessiz bir isyan vardı.

Millet iradesine saygı duymamayı parti geleneği haline getiren Kılıçdaroğlu ve ekibi, milletin 16 Nisan'daki tarihi zaferinden sonra, ne yapacaklarını şaşırdılar.
Geç saatlerde kameraların karşısına çıkan Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının sorularını yanıtlamadan, apar topar salonu terk etti.
O sırada, CHP Genel Merkezinde, "Kemal istifa" sloganları yankılanıyordu...

Yine istifa etmedi... 7 seçim kaybeden ve hep kaybetmeye oynayan Kılıçdaroğlu, 16 Nisan'daki tarihi mağlubiyetin ardından istifası beklenirken akıl dışı bir tutum takındı ve demokrasiden nasibini almadığını ispat etmeye çalışırcasına, milletin kararını tanımıyoruz dedi...

Sandığa gidip son sözünü söyleyen milleti, açık açık karşısına aldı. Bugüne kadar hep dolaylı olarak, ima yoluyla ifade ettiği niyetini daha fazla gizleyemedi ve o tarihi hatayı yaptı...

Fetullahçı Terör Örgütünün kaset operasyonuyla CHP'ye genel başkan yapılan Kılıçdaroğlu, o koltuğa oturduğu günden beri, CHP'yi uçuruma sürüklüyor.

Kontrollü koltuğunu koruyabilmek için, akılla izah edilemeyecek işler yapıyor.

Devleti yıkmak için harekete geçmiş, tarihin en alçak örgütü olan FETÖ'yle ilişkisi mesela...

Açıklanacak hiçbir yanı yok bu ilişkinin. Zaten o da açıklamasını yapamadığı için, CHP tabanını karşısına almak pahasına, partiyi kendisiyle birlikte uçuruma sürüklüyor.

Teröre destek vermenin, bir insanlık suçu olduğunu bile bile... Akıl dışı hareketleriyle, ülkenin ana muhalefet partisini adeta Fetullahçı Terör Örgütüne devreden Kılıçdaroğlu, CHP'yi, milletle bağlarının tamamen kopacağı bir sürece götürüyor.

Üstelik, CHP'nin terör örgütleriyle anılmasını kabul etmeyen, milyonlarca CHP'linin itirazlarına rağmen...

Tek adam CHP'si, Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde, her gün biraz daha uzaklaştı milletten.

Yenildikleri her seçimde, milleti suçlamak hatta millete küfretmek, sıradan bir şey haline geldi onlar için.

Çünkü genel başkan, kontrollü koltuğunu korumak zorundaydı...

Yani, balık baştan kokmuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi hayatı boyunca hiç seçim kazanamadı.

Çünkü hep, milleti karşısına aldı. CHP tabanını karşısına aldı ve hep kaybetmeye oynadı.

16 Nisan'daki son yenilginin arından istifası beklenirken o, koltuğunu korumanın hesaplarını yapıyordu.

Ekibiyle birlikte, demokraside yeri olmayan ilginç açıklamalar yapmaya başladılar.

Yüzde 50 artı bir kişinin oyunu alanın kazandığı bir sistemde yani demokratik seçimlerde, 1 milyon 380 bin oy farkını görmezden gelmeye çalıştılar.

Panik halinde, seçimi tanımayacaklarını söylediler.

Bu sözlerin ne manaya geldiğini düşünmediler bile.

Tarihi bir hataya düşerek, sokağı işaret ettiler.

Sandıkta kazanamadıklarını, Sokakta kazanacaklarını zannettiler.

Şimdiyse, milleti tehdit ederek milletle son bağlarını da koparacakları bir sürece doğru sürükleniyorlar.

CHP'yi her gün biraz daha aşağıya çeken Kılıçdaroğlu, koltuğunu koruyabilmek için ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi.

Bir terör örgütü operasyonuyla genel başkan olduğu CHP'yi, demokrasi karşıtı bir partiye dönüştüren Kılıçdaroğlu, kendisini kurtarmak için, CHP'lileri sokağa çağırıyor.
Meşru seçim sonuçlarını, yani milleti tanımadığını söylüyor.

Milletin tarihi zaferi, CHP'de tüm dengeleri alt üst etti. Sinirler gerildi.

Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu için, hesap zamanı yaklaşıyor...

Çünkü artık, mızrak çuvala sığmıyor.

Hesap vermekten korkan Kılıçdaroğlu ise, gençleri sokağa dökmeye çalışıyor.

Kendisini kurtarmak için, ülkeyi kaosa sürüklemek dahil, her şeyi göze almış durumda.

Çünkü devleti yıkmak için harekete geçmiş terör örgütleriyle ilişkisini, hem topluma hem CHP seçmenine hem de savcılara açıklaması gerekecek.

İşte bundan kaçabilmek için, sokağı karıştırmaya çalışıyor...
Hesabını veremeyeceği ilişkiler, Kılıçdaroğlu'nun korkulu rüyası haline gelmiş durumda... Ve bu korku, panik halinde, Tarihi hatalar yapmasına neden oluyor...

Halkın tercihine saygı duymuyor.

Oysa demokrasinin kuralı çok açık ve net…

Anlaşılmayacak hiçbir şey yok. Referandumlarda, yüzde 50 artı bir kişinin oyu, kazanan tarafı belirliyor.

Yani yüzde 50'yi bir kişiyle aşan tercih, halk oylamasını kazanıyor.

Demokrasi, sandık, millet iradesi, bunun için var.
Sokaklar karışmasın diye, isteyen istediğini yapamasın diye, diktatörlük, tek adamlık olmasın diye.

Kılıçdaroğlu ve ekibiyse, demokrasinin tüm kurallarını ihlal etmekte ısrar ediyor.

CHP'deki tek adamlık rejimini, ülkeye mal etmeye çalışıyorlar.

Seçimleri kaybettikleri halde, kendi dediklerinin olmasını istiyorlar.

Sandıktan çıkan sonucu hazmedemiyorlar.

Kılıçdaroğlu CHP'si, gerçeklikle bağlarını tamamen kopardı artık...

16 Nisan'da, rekor katılımla değişen anayasa maddelerini göz göre göre inkar ediyorlar...

Sadece tanımıyoruz demiyorlar...

Böyle bir şey yaşanmadı, anayasa metni değişmedi diyorlar.

Yenilgiyi kabul etmek, milletin kararına saygı duymak, akıllarının ucundan bile geçmiyor. Milleti kolayca kandırabileceklerini düşünüyorlar. Çünkü herkesi, kendileri gibi zannediyorlar.

Zor bir süreç başladı CHP için...

Kendileriyle çelişmeye, herkesin gözleri önünde yaşanan gerçekleri inkar etmeye başladılar.

Yenilgiyi kabul edemeyen Kılıçdaroğlu, halk oylamasını bir futbol maçına benzetmişti... Bir başka CHP'li ise, milletin aklıyla alay eder gibi, çıktı ve Kılıçdaroğlu bu cümleleri hiç kurmamış gibi konuştu.

Koltuğunu kaybetmemek için, hesabını veremeyeceği birtakım ilişkileri olduğu için, ülkeyi germeye çalışan Kılıçdaroğlu, 16 Nisan'da oylanan 18 maddeyi okumadığı gibi, halk oylamasının sonucunu da bir türlü öğrenemedi...

Kılıçdaroğlu CHP'si ve terör örgütleri kabul edemese de, halk oylamasından çıkan karar çok net. Millet, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, iradesini sandığa yansıttı.16 Nisan'da millet geleceğini oyladı...
Kılıçdaroğlu gibi, hayatında hiçbir başarısı olmayan isimleri, eski Türkiye'nin temsilcilerini, Türkiye karşıtlığını muhalefet diye pazarlayan provokatörleri tanımadığını, bir kez daha, güçlü bir şekilde ortaya koydu millet.

15 Temmuz'da tankların karşısına çıkanlar, hainlerin füzelerine, bombalarına aldırmadan ülkesini savunanlar, kontrollü kaçışa "hayır", güçlü Türkiye'ye "evet" dedi.
Millet, son sözünü söyledi. Ama koltuğunu korumaya çalışanlar, hesap vermekten korkanlar, milletin mesajını anlamamakta ısrar ediyorlar...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.