Avrupa ülkeleri koalisyona mahkum

A HABER - Türkiye kalıcı bir istikrar sağlamak için 16 Nisan'da tarihi bir referanduma giderken birçok Avrupa ülkesi siyasi belirsizlik yaşıyor.

Makedonya, Bulgaristan, Kuzey İrlanda ve Hollanda'da geçen aylarda yapılan genel seçimlerde, sandıklardan "koalisyon" çıkması, bu ülkelerde hükümetlerin hala kurulamamasına neden oldu.
MAKEDONYA'DA HÜKÜMET KURULAMIYOR

Bu ülkelerden biri Makedonya...

Son dönemde derin bir siyasi kriz içinde olan Makedonya'da, 11 Aralık 2016'da yapılan erken genel seçimin ardından tam dört aydır hükümet kurulamadı.

Ülkede, uzun yıllardır süren siyasi krize çözüm olarak Avrupa Birliği'nin arabulucu olmasıyla dört siyasi parti seçim kararı aldı.

Ancak erken genel seçim sorunu çözemedi, hiçbir parti tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edemedi.

Seçimin az bir farkla kazananı iç Makedon devrimci örgütü-Makedonya Ulusal Demokratik Birliği Lideri ve eski başbakan Nikola Gruevski oldu.

Ancak Gruevski, Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilse de yapılan koalisyon görüşmeleri başarılı olmadı. Bu durum

Uzun yıllardır devam eden siyasi krizi daha da derinleştirdi.

Cumhurbaşkanı Ivanov, Gruevski'nin kendisine öngörülen yasal süre içinde hükümeti kuramaması üzerine bu görevi mecliste çoğunluğu sağladığını kanıtlayana vereceğini açıkladı. Makedonya'da siyasi kriz halen devam ediyor.
BULGARİSTAN HÜKÜMET ARAYIŞINDA

Bulgaristan'da da durum farklı değil...

Ülkede 26 Mart'ta yapılan erken seçimde 5 parti meclise girdi.

240 üyeli mecliste 95 milletvekili çıkaran Avrupalı gelişimi için yurttaşlar partisi seçimden birinci çıkan parti oldu. Partinin lideri Boyko Borisov bir partiyle koalisyon yaparak hükümet kurmayı planlıyor.

Bulgaristan'da 1989'a dek 45 yıl boyunca iktidarda kalan eski komünist partinin devamı konumundaki Bulgaristan Sosyalist Partisi bir önceki seçime göre milletvekili sayısını iki katına çıkararak 80 milletvekiline ulaştı.

Irkçı ve aşırı milliyetçi üç partiyi bir araya getiren birleşik vatanseverler koalisyonu, 27 milletvekili çıkardı.

Üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi de 26 sandalyeye sahip oldu.

Ucuz ilaç ve akaryakıt satan popülist iş adamı Veselin Mareşki'nin "İrade" adlı partisi ise parlamentoda 12 milletvekiliyle temsil edilecek.

Cumhurbaşkanı Rumen Radev'in, 19 Nisan'da yapılacağını açıkladığı ilk oturumun ardından mecliste temsil edilen partilerle tek tek görüşüp en çok oy alan GERB lideri Borisov'a hükümet kurma görevini resmen vermesi bekleniyor.

İkili koalisyonun hayata geçmesi durumunda aşırı milliyetçilik ile ılımlı vatanseverlik arasında bir denge oluşturulması bekleniyor.

Bulgaristan, 2018'in ilk yarısında AB dönem başkanlığını üstleneceği için koalisyonun en az 2018'in temmuz ayına kadar ayakta kalması planlanıyor.

Bu arada en çok oy alan iki siyasi partinin kabine oluşturamaması durumunda Cumhurbaşkanı Rumen Radev, görevi parlamentoda temsil edilen diğer bir siyasi partiye verebilir.

Bu girişim de olumsuz sonuçlanırsa Radev, parlamentoyu tekrar feshederek yeni bir erken seçim için tarih belirlemek zorunda kalacak. Bu sırada Radev'in üyelerini belirlediği Ognyan Gercikov'un geçici teknokratlar hükümeti görevini sürdürecek. Kısaca özetlemek gerekirse, komşu Bulgaristan da siyasi belirsizlik daha uzun yıllar sürecek gibi görülüyor.
KUZEY İRLANDA'DA SİYASİ KRİZ

Bir diğer Avrupa ülkesi Kuzey İrlanda'da da 2 Mart'ta erken genel seçim yapıldı.

Özerklik anlaşmasına göre bölgesel hükümet İngiltere ile birlik yanlılarından ve ayrılıkçılardan oluşmak zorunda.

Ancak, erken seçimde 28 milletvekili çıkaran İngiltere'yle birlik yanlısı Demokratik Birlik Partisi ile 27 milletvekili çıkaran ayrılıkçı Sinn Fein, koalisyon hükümeti kurma konusunda anlaşamadı.

Ülkenin geleceğini adeta belirsizliğe sürükleyen bu durumu aşmak için siyasiler yoğun çaba harcasa da çözüm hala bulunmuş değil.

Zira koalisyon kurulması halinde bile ömrünün uzun olmayacağı ve yeni bir erken genel seçim kılıcının her zaman ülkenin üzerinde gezinecek.

Bu durum ülkede istikrarsızlığı tetikleyen en önemli etken olarak ortaya çıkıyor.
HOLLANDA'YI ZOR GÜNLER BEKLİYOR

Türkiye'ye karşı düşmanlığın tırmandığı Hollanda'da koalisyon kriziyle karşı karşıya...

Genel seçimin 15 Mart'ta yapıldığı Hollanda'da da koalisyon görüşmeleri sürüyor.

Seçimde en fazla oyu alan Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisinin hükümeti kurabilmek için en az üç ortağa daha ihtiyacı var.

Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi ile Hristiyan Demokratlar Birliği ve Demokrat 66 Partisi arasındaki koalisyon görüşmelerinde büyük ölçüde anlaşma sağlandı. Ancak bu hükümet kurmak için yeterli değil...

Dördüncü parti için pazarlıkların sürdüğü Hollanda'da, ilk akla gelen seçenek bu üç partiden sonra en fazla oyu alan Yeşil Sol. Pazarlıklar sürüyor, fakat hala netice alınmış değil.

Uzmanlara göre Hollanda'da kurulması muhtemel bir hükümetin 4 partiden oluşması beraberinde büyük sorunları da getirecek.

Çünkü koalisyona katılması muhtemel tüm partiler Hükümette kendi programlarının ön planda olması için büyük bir çaba sarf ediyor.

Bu durumun ülkede istikrasızlığı ve bölünmeyi tetiklemesinden korkuluyor.

Avrupa'da yaşanan siyasi belirsizlik önümüzdeki günlerde sıkça gündeme gelecek.
TÜRKİYE İSTİKRARA KAVUŞTU

Zira bu tecrübeyi yakından yaşayarak büyük bedeller ödeyen Türkiye'de sular AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi ile durulmuştu.

Türkiye AK Parti'nin iktidarıyla istikrara kavuştu ve hızlı bir kalkınma hamlesi gerçekleştirdi. Bu istikrar Türkiye'yi adeta prangalarından kurtardı.

Ancak istikrar tablosu sonraki yıllarda her an bir koalisyon tehdidiyle sekteye uğrayabilir. O nedenle yeni anayasa referandumu çok önemli.

Türkiye'nin Avrupa'daki bu ülkelerin siyasi krizlerini yaşamaması için, istikrarını her daim koruması için bu değişikliğe ihtiyaç var.

Avrupa'da çok yakın tarihte seçim yapılmış dört ülkenin durumu böyle.

Hepsi siyasi istikrarsızlıkla karşı karşıya…

Avrupa bir yandan birliğini korumaya çalışırken, diğer taraftan üye ülkelerin içine düştüğü buhran ve siyasi belirsizliklerle de mücadele etmek zorunda...

Türkiye ise bu tehlikeyi fark etti ve kalıcı bir tedbir almak yola çıktı.

Bu nedenle 16 Nisan'daki referandum Avrupa'daki siyasi krizleri yaşamamamız için büyük bir fırsat oluşturuyor.