CHP'ye ismi gibi 'Kemal' getiremedi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yine hakaret, küfür ve tehditleriyle gündemde. Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu yine skandala neden oldu. Peki Kılıçdaroğlu neden böyle davranıyor? Neden sürekli nefret diliyle gündeme geliyor? Cevabı analiz haberimizde..

Kemal Kılıçdaroğlu adını 2010 yılında Deniz Baykal'a karşı gerçekleşen kaset komplosunun hemen öncesinde duymaya başladı Türkiye..

Okyanus Medyası tarafından sürekli cilalandı imajı..

Büyük bir Kılıçdaroğlu rüzgarı estirildi.

Kılıçdaroğlu demek dosya demekti o günlerde.

Haber bültenlerinde ve programlarda elindeki dosyaları sallıyordu sürekli olarak..

O dosyaların içinin boş olduğunu biliyordu Okyanus Medyası..

Ama ısrarla yelkenleri şişirildi Kılıçdaroğlu'nun..

Kılıçdaroğlu'nun yıldızının yükseltildiği o günlerde ne tesadüftür ki Deniz Baykal'ı hedef alan kaset skandalı patladı..

O skandalla hiç beklenmedik bir şekilde boşaldı CHP'nin genel başkanlık koltuğu..

Gözler bir süredir Okyanus Medyası tarafından yıldızı parlatılan Kılıçdaroğlu'na çevrildi.

O ise Baykal ile görüşmesinin hemen ardından genel başkanlığa aday olmayacağını söyledi..

Söyledi söylemesine ama hemen ertesinde Türkiye'yi şaşırtan bir hamle yaptı..

Adaylığını açıkladı.

KILIÇDAROĞLU'NDAN NEDEN GANDİ ÇIKMADI?

22 Mayıs 2010'da CHP genel başkanlık koltuğuna oturdu Kemal Kılıçdaroğlu..

Okyanus Medyası, ama özellikle de Pensilvanya büyük sevinçle karşıladı bu değişimi..

Kılıçdaroğlu'ndan dünya çapında bir siyasetçi çıkarma çabası içine girildi hemen..

Hindistan ve Hindistan bağımsızlık hareketinin siyasi ve ruhani lideri olan Mahatma Gandhi ile özdeşleştirilmek istendi..

Gandi diye lanse edildi kamuoyuna....

Okyanus Medyasına göre bir tarih yazılacaktı..

Gandi hem CHP'yi, hem de Türkiye'yi kurtaracaktı..

Sonra Gandi lakabına uyumlu bir slogan bulundu çiçeği burnunda CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na..

"Sakin Güç"tü artık o..

Zarifti, kibardı, Dersimli bir siyaset dahasıydı Okyanus Medyasına göre..

Büyük bir medya desteğiyle seçimlere girdi Kılıçdaroğlu..

Ancak Kılıçdaroğlu'ndan bir Gandi çıkarma çabası boşa çıktı.

Daha ilk anda yaldızları dökülmeye başladı Kılıçdaroğlu'nun..

Gaflar geldi birbiri ardına...

KILIÇDAROĞLU SEÇİM KAYBETME REKORUNA GİDİYOR

Her gafta biraz daha imajı çizildi CHP Liderinin..

Türkiye'nin gerçekleriyle bağdaşmayan açıklamaları birbirini izledi..

Okyanus Medyası bile deva olamadı Kılıçdaroğlu'na..

Girdiği her seçimi kaybetmeye başladı CHP..

Tam 6 seçim kaybetti...

Ancak "seçim kaybedersem istifa ederim" sözünü unuttu her seferinde.

Kaybettiği seçimlerde aslında başarılı olduğunu anlatmaya çalıştı..

Ancak kifayetsiz kaldı kelimeler..

"Tamam beklediğimiz oranda oy almadık kabul ediyorum.. Ama bir çizgimiz var.. Yukarıya doğru gidiyoruz" dedi..

Seçim kaybettikçe koltuğunu sağlamlaştırma çabası içine girdi Kılıçdaroğlu..

Özellikle cemaatle ittifak yapılmasına karşı çıkan muhalif isimleri gönderdi partiden...

"CHP cemaatle iş birliği yaptı" diyen eski Chp İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler o isimlerden biriydi.
KILIÇDAROĞLU 'MİLLİ ŞEF'E Mİ ÖZENDİ?

Paralel Yapıyla iş birliğiyle suçlanan Kılıçdaroğlu partililerin tüm itirazlarına rağmen Mansur Yavaşoğlu ve Mehmet Bekaroğlu gibi birçok sağ ismi partiye kattı..

CHP'yi kendi arka bahçesi haline getirme çabası içine girdi..

Bir diktatör gibi yönetmeye başladı.

CHP'li Muharrem İnce şu sözlerle dile getirdi bu durumu; "Dört sene önce çok demokratik söylemlerle gelip bugün diktatörlüğe getireceksiniz partiyi.. O zaman Tayyip Erdoğan'a ne diye diktatör diyorsunuz? Ben diktatör istemiyorum.."

Hep seçim kaybetmesine ve tüm muhalefete rağmen koltuğunu korumak için mücadele veren Kılıçdaroğlu'nun kimyası bozuldu.

2010'da "Sakin Güç", "Gandi" lakaplarıyla imajı parlatılan Kılıçdaroğlu'nun üslubu değişti..

Artık yeni bir Kılıçdaroğlu vardı..

Bağıran, öfke nöbetleri geçiren... Küfür ve hakaret eden...

'Sakin Güç' sloganı yerini çoktandır 'Kontrolsüz Güç'e bıraktı..

BAŞARISIZ OLDUKÇA KÜFÜR VE HAKARETE SARILDI

Küfür, hakaret ve nefret diliyle siyaset yapmaya başladı CHP Lideri..

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na yönelik hakareti siyaset tarihine kara bir leke olarak geçti..
Ancak AK Parti'deki devir teslimin büyük bir medeniyet içinde gerçekleşmesi, Davutoğlu'nun başbakanlık bayrağını zarafetle devretmesi Kılıçdaroğlu'nun kimyasının tamamen bozulmasına neden oldu.

Geçmişte "kukla" diyerek hakaret ettiği Davutoğlu'nu ilk kez övdü..

AK Parti'nin 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde başarılı olduğunu itiraf etti..

Davutoğlu'nu AK Parti'ye karşı isyan ve kalkışmaya çağırdı..

"Sayın Davutoğlu iki seçime girdi. 7 Temmuzda yüzde 40, 1 Kasım'da 49, 5 oy almıştır. Başarılıdır. Başbakanlığı meşrudur" diyerek övdü...

Ancak AK Parti'deki sürecin normal seyrinde gitmesi yeni bir stratejiye itti Chp Liderini..

Kavgasız, gürültüsüz, demokratik bir devir teslime hazırlanan AK Parti'nin bu tavrını ağır sözlerle eleştiriyor Kılıçdaroğlu..

"Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bizim anladığımız anlamda demokrasiyi savunan bir parti olmadığı ortaya çıktı. Sen böyle bir demokrasiyi bizim bedenimizi çiğnemeden hayata geçiremezsin" dedi.

Kılıçdaroğlu eleştiriyor..

Eleştiriyor çünkü ona göre gerekirse can çıkmalı ama koltuk asla bırakılmamalı..

Çünkü Kılıçdaroğlu'na göre demokrasi demek koltuk demek..

MESELE KOLTUKSA GERİSİ TEFERRUAT MI?

Sandıkta aradığını bulamayan, seçmenine iktidar umudu veremeyen Kılıçdaroğlu, buna engel olarak gördüğü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef almaya başladı..

CHP'yi diktatörce yöneten Kılıçdaroğlu gittiği her ülkede devletin temsil makamı olan Cumhurbaşkanı'nı şikayet etmeye başladı..

Küfür ve hakareti bir siyaset biçimi olarak benimseyen CHP Lideri üslupsuz tavrıyla da yetinmedi..

Kimi zaman orduyu göreve, kimi zaman halkı sokağa çağırdı..

Peki ama neden?

Kılıçdaroğlu, neden sürekli "diktatör" diyerek Cumhurbaşkanı'nı itibarsızlaştırmaya çalışıyor?

Neden her mikrofon uzatıldığında hakaret ve küfür edip nefret diliyle konuşuyor?

Hep bu tavrıyla gündeme geliyor?

Aslında cevaplar çok basit..

Benzer bir davranışın kendisinden de beklenmemesini sağlamak....

Daha önce partisine oy vermiş seçmeni CHP'de konsolide etmek ve kutuplaştırmak....

Bu nedenle gerçek dışı beyanlarda bulunmaktan da kaçınmıyor Kılıçdaroğlu..

Merhum Adnan Menderes'in idamıyla ilgili gerçekleri bile tahrif ediyor:

"Rahmetli İnönü idam kararları verildiğinde 14 Eylül 1961'de o dönemin bütün siyasi partilerinin genel başkanlarını topluyor, 'Ortak bir mektup yazalım ve idamlara karşı çıkalım'. Altında Chp Genel Başkanı İsmet İnönü, Adalet Partisi Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala, MSP Genel Başkanı Enver Adakan, Yeni Türkiye Partisi Genel Başkanı Ekrem Alican, hep beraber diyorlar ki 'biz idamlara karşıyız, yapmayın' diyorlar."

Oysa ki gerçek Kılıçdaroğlu'nun söylediğinden çok farklı..

Milli Şef İsmet İnönü'nün 27 Mayıs 1960 darbesine zemin hazırlayan açıklamaları hala arşivlerde..

Demokrasiyi kirleten 27 mayıs darbesinden sadece 40 gün önce skandal açıklamalar yapmıştı İsmet İnönü..

Bakın nasıl tehdit etmişti Adnan Menderes ve arkadaşlarını?

İNÖNÜ 1960 DARBESİNE ZEMİN HAZIRLAMIŞTI

"Biz demokratik rejim dedik, bu rejim kurulmuştur. bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp, baskı rejimi haline götürmek tehlikeli birşeydir. bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam. şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilal, meşru bir haktır."

İnönü'nün bu tavrına o dönemin milletvekilleri de tepki göstermişti.

27 Nisan 1960'ta tahkikat encümenlerinin görev ve yetkileri hakkında kanun teklifi konuşmasını yapan İnönü'ye Afyon Milletvekili Murat Ali Ülgen: "Kürsüden ihtilal beyannamesi okudun Paşam" demişti.

Bu tarihi gerçekler ortadayken şimdi İnönü'nün idamlarda parmağı olmadığını savunuyor Kılıçdaroğlu..

Demokrasi savaşçısı olduğunu ilan eden Kılıçdaroğlu bir yandan da Bangladeş'te Cemaat-İ İslami partisinin lideri Nizami'nin idamına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neden karşı çıktığını da sorgulayarak skandala imza attı..

"Bangladeş'te de bir kişiyi idam ettiler, Erdoğan köpürdü, 'vay nasıl idam edersiniz' diye..."

KILIÇDAROĞLU SİYASİ TARİHE NASIL GEÇECEK?

Peki Kılıçdaroğlu'nun bu küfürbaz, tehditkar tavrı Türkiye siyasetini ve imajını nasıl etkiliyor?

CHP Lideri Kılıçdaroğlu 1960'ın Milli Şef dönemi söylemleriyle 2016 yılında yolunu bulmaya çalışıyor..

Hem siyasete, hem Türkiye'ye büyük ve onarılmaz yaralar açıyor..

Şimdi gözler CHP seçmeni ve delegelerinde..

Küfür, hakaret ve tehditle gerçek gündemi perdelemeye çalışan, koltuğuna sımsıkı sarılan Kılıçdaroğlu'na "dur" mu denilecek?

Yoksa CHP milli şeflik dönemini özleyen genel başkanıyla yola devam mı edecek?

Bunu zaman gösterecek...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.