ABD'nin "B Planı" Ankara'yı kızdırdı

11 Eylül sonrasında Bush'un "yeni haçlı seferi" sözünü ağzından kaçırması gibi, Kerry'nin "B Planı" açıklaması da bilinçaltının dışa vurumu olarak görülüyor. Bölgede olayların gidişatı, Batı’nın, bölgede bir harita oyununun nelere sebep olacağını görmek istemedikleri ya da her türlü gelişmeyi göze alarak kaos planları için fırsat kolladıkları şeklinde yorumlanıyor.

Beşinci yılını dolduran Suriye krizinde ilk kez ateşkes ilan edildi. Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen ateşkesin siyasi çerçevesi, aralarında Türkiye, İran ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkelerinin de bulunduğu uluslararası Suriye destek grubunun 11 Şubat'taki Münih toplantısında kararlaştırıldı.
ABD-Rusya öncülüğünde koordine edilen "düşmanlıkların durdurulması" kararı 27 Şubat itibariyle fiilen yürürlüğe girdi.
İlk gününde Şam rejimine bağlı güçler ve Rus uçaklarının bombalamaya devam etmesi nedeniyle muhaliflerce ateşkes ihlali yapıldığına ilişkin ciddi uyarılar yapılsa da, ilerleyen günlerde tarafların karara bağlılık konusunda daha dikkatli olmaya başladıkları görüldü.
Ancak en kritik konu, Suriye'nin geleceği konusunda bugün ateşkesi destekleyen iç ve dış aktörlerin siyasi yol haritaları ve bunu uygulayacak yöntemleri...
Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün Star Gazetesi'ne yazdığı analiz yazısında, ABD'nin tüm bu süreçte bilinçaltında yatan düşünceleri masaya yatırdı.
Akgün'e göre, Münih toplantısında kararlaştırılan ve uygulamaya sokulan geçici ateşkes antlaşması, bir anlamda Cenevre'de başlayacak olan ve Suriye iç savaşının kalıcı biçimde bitirilmesini amaçlayan diplomatik müzakerelerin önünün açacak bir ara çözüm olarak görülmeli.
Ancak Suriye halkının en çok merak ettiği şey, ateşkes sürecinin kalıcı olup olmayacağı ve Suriye'nin siyasi geleceğinin ne olacağı konusu.
Zira DAEŞ'in kontrolü altındaki bölgelerde Nusayri nüfus; PYD bölgesinde ise Marksist düşünceye inanmayan kim varsa göçe zorlandı. Kadim bir medeniyet merkezi olması nedeniyle antik dönemlerden bu yana çok kültürlü bir coğrafya olan Suriye, mezhepsel ve etnik olarak çoğulcu karakterini yitirmeye başladı.
Bu nedenle uluslararası toplumun en zor işi, Suriye'nin siyasi haritasının bütünlüğünü koruyabilmek..
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, yaptığı bir açıklamayla, eğer Suriye'de ateşkes sağlanamaz ve geçiş süreci ilerlemezse, kendilerinin bir "B Planına" sahip olduklarını söyledi.
Türkiye'de de büyük yankı uyandıran bu açıklama Amerika'nın Suriye'yi siyaseten parçalara ayırma hazırlıkları yaptığı şeklinde yorumlandı.
Bu noktada Akgün, Arap Baharı sürecini yorumlayarak, bu süreçte halkı rahatlatacak adımlar atılsa da, bölge halklarının "ekmek, onur ve özgürlük" arayışının hala bitmediğini belirtti.
Stratejik askeri ve siyasi olarak hala güçlü olan Batı dünyası için, Ortadoğu'daki Müslüman ülkelerin sınırları uluslararası sınırlar olarak tanınsa da, Batı için kutsal değil.
Zira bu sınırlar 100 yıl önce zaten batı tarafından çizildi, ve Batı, bir asır sonra o siyasi haritalar üzerinde revizyon yapmayı doğal hakkı olarak görüyor..
Philip Gordon gibi eski Amerikalı diplomatın ülkenin önde gelen düşünce kuruluşlarından Rand için hazırladığı Suriye raporu da, üç bölgeli bir Suriye'den bahsediyor.
Daha eskiye gidildiğinde Arap dünyasının en çok kullandığı argüman ise 1982 yılında bir İsrail dergisinde yayınlanan Meşhur Oded Yinon planına dayanıyor.
Yinon projesi, tarihsel Siyonist hafızada var olan Nil ve Fırat havzasındaki ülkelerin, İsrail ve Yahudiler için yaşam alanı haline getirilmesi amacına yönelik olarak, etnik ve mezhepsel temelde yeniden inşa edilmesini öngörüyor.
Kerry'nin "Suriye'de B Planımız var" açıklaması, özellikle Türkiye gibi tarihsel bir müttefiki ile PYD üzerinden karşı karşıya gelmeyi göze aldığı da dikkate alındığında, küresel aktörlerin, Suriye ve bölgenin geleceğine ilişkin politikalarını ortaya çıkarıyor.
Irak'ın işgaliyle başlayan ABD politikasının, ırak'ta sürdürülebilir bir siyasi ve askeri yapı oluşturmadan neden bölgeyi terk ettiği, ve 'Arap Baharı' sürecinde neden bilerek perde arkasına saklandığı sorgulanmalı...
Rusya'ya Ukrayna ve Suriye konusunda neden bu kadar alan açtığı da sorgulanması gereken diğer bir konu. 11 Eylül sonrasında Bush'un "yeni haçlı seferi" sözünü ağzından kaçırması gibi, Kerry'nin "B Planı" açıklaması da bilinçaltının dışa vurumu olarak görülebilir.
Batı, böyle bir harita oyununun nelere sebep olacağını ise görmek istemiyor ya da her türlü gelişmeyi göze alarak harekete geçmek için fırsat kolluyor.
Türkiye ve Almanya, yaklaşan tehlikeyi görerek yakınlaştı. Zira bölge karışırsa Avrupa'ya yılda bir milyon değil; on milyonlarca mülteci akın etme ihtimali var.
Bölgedeki özellikle demografik-askeri ağırlığı olan ülkeler arasında acilen güvenlik öncelikli bir siyasi diyalog mekanizması kurulması ve dışarıya karşı bir siyasi direniş hattı inşa edilmesi gerekiyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.