Hiçbir şey için değil belki ama bu suç için kesinlikle idam yasası çıkartılmalı. Yoksa bu hayvanlık bitmeyecek bu ülkede! Kadına hayvanca yaklaşan ve hayvan gibi davranan alçak namussuzlar tükenmeyecek!
Herkes gibi ben de çok üzüldüm Özgecan'ın başına gelenlere. İnsanın midesi kaldırmıyor. Havsalası almıyor. Dün cenazesinde anacığının babacığının halleri perişan etti hepimizi. Empati yapıp kendimizi onların yerine bile koyamadık çoğumuz. "Allah'ım Özgecan'ın başına gelen ya benim çocuğumun başına gelseydi?" diyemedik. Çünkü düşüncesi bile insanın tüylerini ürpertiyor. Gerçekten diyecek bi söz bulamıyorum. Söz yok çünkü bu korkunç cinayetin üzerine söylenecek. Tek diyebileceğim şey; Belki mevcut yasalar çerçevesinde bunu yapabilmek mümkün değil ama keşke bir imkan olsa da, fırsat verilse de ibret olsun diye bu hayvanları milyonların gözleri önünde assak! Ancak içimiz soğur. Ancak Özgecan'a yapılanların hesabı sorulmuş olur! Haksız mıyım?
MİZANSEN Mİ DEDİNİZ?
Senaryoymuş güya... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi istemişmiş eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın siyasete girmesini. Ama çaktırmıyormuş. Bu yorumu sadece muhalif kesimin yaptığını sanmayın sakın ha! Şaşırtıcı belki ama iktidar çevrelerinde de epeyce yaygın bu yorum. İktidara yakın bazı isimlerle beraberdim. Yaşananların danışıklı dövüş bir kurgu olmadığını anlatmaya çalışsam da ikna edemedim. Baktım ki bayağı inanmışlar bu mizansen olayına. Diyorlar ki; "Fidan onun itirazına rağmen istifa edemez! Yakında çıkar kokusu!" Onlara da dedim. Buradan da aktarayım efendim; Bir kere, bu mealde komplo teorileri üretenlerin hiçbiri Erdoğan'ı zerre-i miskal kadar tanımıyor! Çünkü herkesin kabul etmesi gereken gerçek şu ki; Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş en içi dışı bir olan lideri. Bu yüzden kaç kez kimler ters köşe oldu lütfen hatırlayın! Ha bu son olayda olmadı ama mesela Bülent Arınç'ın "ters köşe" rekorları saymakla bitmez! Özetle efenim; Bu son olay aynen göründüğü gibidir.
HUBER'İN MUTFAK MASRAFI!
11'inci Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Ailesi Huber Köşkü işgali ile ilgili yorumlarıma çok kırılmış. Daha o gün arandım Huber'e yakın bazı isimler tarafından ve Sayın Gül'ün basın açıklamasını yapmadan önce biliyordum köşkün mutfak masraflarının bizzat kendisi tarafından karşılandığını. Arayan kişiye de söylemiştim; "Mesele mutfak masraflarının Gül'ün cebinden karşılanıyor olması değil! Mesele Gül'ün devlete ait bir mülkü her ne sebep olursa olsun haketmediği halde uzun zamandır kullanıyor olması!" Etik değil, devlet terbiyesiyle zinhar örtüşen bir durum değil. Deniliyor ki; "Huber'in kullanımı için öneride bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat kendisidir" Bu aktarılan bilgi kesinlikle doğrudur. Erdoğan makamı devraldıktan sonra Gül'ün; "Otele çıkacağız" açıklaması karşısında bir kibarlık yapıp; "Olur mu öyle şey.
Burda kalın" filan demiştir. Kusura bakmasınlar ama onun nezaket çerçevesinde sunduğu bu öneri de beni bağlamıyor. Sonuçta o köşk Erdoğan'ın evi filan değil, devletin ağırlama mülkü! Ha bu arada bir dip not; Huber'in giderleri mutfak masrafları ile de sınırlı değil. O köşkte 30'un üzerinde insan çalışıyor ve bu insanların maaşları, giderleri de Gül'ün değil, devletin kasasından ödeniyor. Yani bizim ödediğimiz vergilerden. Dolayısıyla ben yazdığım yazının arkasındayım ve sonuna kadar haklıyım da!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.