Merkez'in kararı teknik anlamda doğru
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci Merkez Bankası’nın faiz indirimine ilişkin ilk açıklamayı Macaristan’da A Haber'e yaptı. Bakan Zeybekci kararın teknik anlamda bu sefer doğru ama yetersiz olduğunu söyledi.
Karar teknik olarak bu sefer çok uzun süreden beri, teknik anlamda doğru. Teknik anlamda doğru derken, bundan önceki indirimde sadece gösterge faizini 0.50 puan aşağıya indirip de, nominal faizi ve alt bandı oynatmadığınız zaman yapmış olduğunuz indirim hiç bir anlam teşkil etmiyor. Çünkü o zaman da anlatmaya çalıştığım, 3 tarafından duvara tutturulmuş olan bir objenin tek bir tanesini boşalttığınız zaman diğer ikisi onu sabitlemeye, daha doğrusu yukarıda durmasını sağlamaya devam ediyordu. Bu sefer teknik anlamda doğru dediğim üçünü birden aşağıya doğru bir indirim yapıldı. Ama diğer taraftan Türkiye olarak yaklaşık olarak ABD'nin Merkez Bankası'nın parasal genişlemeyi sıfırlaması, bitirmesi, faiz artırımı gibi bir riski ortaya koymasından sonra bizim hep söylediğimiz şu oldu; bizim daha çok etkileneceğimiz Avrupa Birliği Merkez Bankası. Avrupa Birliği Merkez Bankası'nın faiz indirimleri ve parasal genişlemeden kaynaklanan kararları Türkiye'yi daha çok etkileyecektir.

HAKSIZ FAİZE KATLANIYORUZ
Dünyada ABD'den kaynaklanan negatif etkilenmeden maliyet yüklenen ülkelerin tam tersine 'Türkiye'nin bu maliyetinin katlanmasına gerek yoktur' dedik. Türkiye şu anda iki indirimi değil, dördüncü, beşinci indirimi konuşuyor olması lazımdı. Gelmiş olduğumuz noktada gösterge faizinin 7'nin altında bir yerlere doğru çoktan inmiş olması lazımdı. Alt tabanın 6 buçuklar seviyesine inmiş olması lazımdı. Nominal faizinin, üst bandın şu anda 10'un altına inmiş olması lazımdı. Hala Türkiye'nin bu haksız faize katlanmasını ben anlamakta güçlük çekiyorum. Bizim bunları konuşurken de Merkez Bankası ile ilgili bir tartışma anlamında, Merkez Bankası'nı tartışıyor olmak da, böyle bir tavır veya gayret içinde değilim. Hiçbir zaman için de öyle bir şey olmadı. Bu kadar çok yetkiyle sorumluluk doğru orantılı değil. Merkez Bankası'nın bu piyasada bu kararı aldığı yaptığı uygulamayı da bu yetkinin getirdiği etkiyi sorumluluk anlamına dönüp baktığımız zaman sıfır sorumluluk haline dönüşüyor.
ÇOK DAHA CESUR KARAR BEKLERDİK
Ben cesaretle ilgili hiçbir şey göremediğimi söyleyeyim. Bu alınmış olan kararda çok daha cesur bir karar, daha etkili bir karar yani en azından bunun daha üzerinde bir karar ama en azından şunu söyleyeyim. Sevindirici olan kısmı teknik anlamda doğru bir teknik. En azından üçü birden. Bundan sonra adımlarını Merkez Bankamızdan bu üçlü bir şekilde hareketinin devam etmesini bekliyoruz. Yatırım yapılabilir bir faiz değil bu. İstihdamı artıran bir faiz değil. Üretimi artıran bir faiz değil. Büyümeyi destekleyen bir faiz değil. Türkiye'de hala beklenti enflasyonun yüzde 5'ler seviyesine kadar inebileceği bir ortamda bankaların reel anlamda, reel kesime verdiği faiz hala yüzde 12'ler seviyesindeyse, arada 7 puanlık reel anlamda yüklenilen bir maliyet varsa bunun aynı zamanda diğer taraftan o tartışmaya girmek istemiyorum. Faizin enflasyona katkısı şeklinde de doğrudan bir etkisinin olduğu bir ortamda ben daha cesur adımlar bekliyorum.
KUR ARTIŞI İLE İLGİLİ RİSK YOK
Kur artışları ile ilgili Türkiye'de bir risk olmadığını her zaman için söyledim. Doğrusu bir risk olduğuna inanmıyorum. Bu olağandır zaten yani Türkiye'de siz faizi aşağı doğru çekme eğilimine gittiğiniz zaman TL'nin cazibesi düşer.TL'ye talep düşer. Dolayısıyla TL'ye talep düştüğü zaman döviz kuru artar, TL'nin değeri düşer. Bunu ben makul seviyelerde olmak kaydıyla ki bu seviyeleri de makul olarak görüyorum. Türkiye'de ihracatı destekleyen, ithalatı cazip olmaktan çıkartan, ithalata dayalı büyümeyi bir daha Türkiye'nin gündemine getirmeyen çünkü en büyük sıkıntılar yaşadığımız dönemlerdi. Aşırı değerli TL, faizlerin yüksek olduğu, ithalata dayalı bir büyüme, bu zaman içinde de zaten üretmediğiniz size ait olmayan kaynaklarla tüketime dayalı ekonomi yaratıpda ona dayalı bir büyüme ortaya çıkardığınız zaman, zaman içinde balonlar oluşturur.
Şimdi ben gelinen seviyeyi normal görüyorum. Türkiye'de TL'nin değer kaybetmesiyle, kurun yükselmesiyle Türkiye'nin yaşayacağı bir risk, sıkıntı yoktur.
LİBYA'DA HER ADIMI DİKKATLİ İNCELİYORUZ
Libya'da bu kararı alan bir bölge. Orda Türk yatırımları fazla yoktu. Türkiye petrollerinin yatırımının olduğu bir bölge vardı, oradaki de bir haktır zaten, bir lisanstır, o lisans kaybolmuş değildir. Orada cüzi miktarda Türk firmamız var, yakında da takip ediyoruz. Libya'da Türkiye'nin önemini ve etkinliğini azaltıcı her adıma karşı da çok dikkatli yaklaşılıyoruz.

HAKSIZ FAİZE KATLANIYORUZ
Dünyada ABD'den kaynaklanan negatif etkilenmeden maliyet yüklenen ülkelerin tam tersine 'Türkiye'nin bu maliyetinin katlanmasına gerek yoktur' dedik. Türkiye şu anda iki indirimi değil, dördüncü, beşinci indirimi konuşuyor olması lazımdı. Gelmiş olduğumuz noktada gösterge faizinin 7'nin altında bir yerlere doğru çoktan inmiş olması lazımdı. Alt tabanın 6 buçuklar seviyesine inmiş olması lazımdı. Nominal faizinin, üst bandın şu anda 10'un altına inmiş olması lazımdı. Hala Türkiye'nin bu haksız faize katlanmasını ben anlamakta güçlük çekiyorum. Bizim bunları konuşurken de Merkez Bankası ile ilgili bir tartışma anlamında, Merkez Bankası'nı tartışıyor olmak da, böyle bir tavır veya gayret içinde değilim. Hiçbir zaman için de öyle bir şey olmadı. Bu kadar çok yetkiyle sorumluluk doğru orantılı değil. Merkez Bankası'nın bu piyasada bu kararı aldığı yaptığı uygulamayı da bu yetkinin getirdiği etkiyi sorumluluk anlamına dönüp baktığımız zaman sıfır sorumluluk haline dönüşüyor.
ÇOK DAHA CESUR KARAR BEKLERDİK
Ben cesaretle ilgili hiçbir şey göremediğimi söyleyeyim. Bu alınmış olan kararda çok daha cesur bir karar, daha etkili bir karar yani en azından bunun daha üzerinde bir karar ama en azından şunu söyleyeyim. Sevindirici olan kısmı teknik anlamda doğru bir teknik. En azından üçü birden. Bundan sonra adımlarını Merkez Bankamızdan bu üçlü bir şekilde hareketinin devam etmesini bekliyoruz. Yatırım yapılabilir bir faiz değil bu. İstihdamı artıran bir faiz değil. Üretimi artıran bir faiz değil. Büyümeyi destekleyen bir faiz değil. Türkiye'de hala beklenti enflasyonun yüzde 5'ler seviyesine kadar inebileceği bir ortamda bankaların reel anlamda, reel kesime verdiği faiz hala yüzde 12'ler seviyesindeyse, arada 7 puanlık reel anlamda yüklenilen bir maliyet varsa bunun aynı zamanda diğer taraftan o tartışmaya girmek istemiyorum. Faizin enflasyona katkısı şeklinde de doğrudan bir etkisinin olduğu bir ortamda ben daha cesur adımlar bekliyorum.
KUR ARTIŞI İLE İLGİLİ RİSK YOK
Kur artışları ile ilgili Türkiye'de bir risk olmadığını her zaman için söyledim. Doğrusu bir risk olduğuna inanmıyorum. Bu olağandır zaten yani Türkiye'de siz faizi aşağı doğru çekme eğilimine gittiğiniz zaman TL'nin cazibesi düşer.TL'ye talep düşer. Dolayısıyla TL'ye talep düştüğü zaman döviz kuru artar, TL'nin değeri düşer. Bunu ben makul seviyelerde olmak kaydıyla ki bu seviyeleri de makul olarak görüyorum. Türkiye'de ihracatı destekleyen, ithalatı cazip olmaktan çıkartan, ithalata dayalı büyümeyi bir daha Türkiye'nin gündemine getirmeyen çünkü en büyük sıkıntılar yaşadığımız dönemlerdi. Aşırı değerli TL, faizlerin yüksek olduğu, ithalata dayalı bir büyüme, bu zaman içinde de zaten üretmediğiniz size ait olmayan kaynaklarla tüketime dayalı ekonomi yaratıpda ona dayalı bir büyüme ortaya çıkardığınız zaman, zaman içinde balonlar oluşturur.
Şimdi ben gelinen seviyeyi normal görüyorum. Türkiye'de TL'nin değer kaybetmesiyle, kurun yükselmesiyle Türkiye'nin yaşayacağı bir risk, sıkıntı yoktur.
LİBYA'DA HER ADIMI DİKKATLİ İNCELİYORUZ
Libya'da bu kararı alan bir bölge. Orda Türk yatırımları fazla yoktu. Türkiye petrollerinin yatırımının olduğu bir bölge vardı, oradaki de bir haktır zaten, bir lisanstır, o lisans kaybolmuş değildir. Orada cüzi miktarda Türk firmamız var, yakında da takip ediyoruz. Libya'da Türkiye'nin önemini ve etkinliğini azaltıcı her adıma karşı da çok dikkatli yaklaşılıyoruz.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN