Balıkesir'in Sındırgı ile Kütahya'nın Simav ilçelerindeki sismik hareketlilik önemli ölçüde sönümlense de sürüyor.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mimarlık-Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve volkan bilimci Prof. Dr. Özgür Karaoğlu, bölgedeki hareketliliğin Santorini Adası'nda yaşanan deprem aktivitesine benzetti.
DEPREMLER ÇOK DAR İKİ ALANA SIKIŞMIŞ DURUMDA
Volkanotektonik alanında çalışmalar yürüten Prof. Dr. Karaoğlu, nisan ayından itibaren Kütahya'nın Simav ilçesinde 4 bin 400'e yakın, Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde ise 23 bin civarında deprem meydana geldiğini söyledi. Çok dar alana sıkışmış iki deprem bölgesi gördüklerini kaydeden Karaoğlu, "Sındırgı bölgesinde depremler, yaklaşık 30 kilometreye 20 kilometrelik bir alanda meydana geliyor. Yaklaşık 5 ila 15 kilometre derinlikte gerçekleşiyor. Depremlerin çoğu tabii çok küçük depremler, 2 büyüklüğündeki depremler. Çok azı 3 ve üzeri depremler." diye konuştu.
"YENİ KIRIK OLMAMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYOR"
Karaoğlu, Simav'da da benzer bir durumun olduğunu fakat oradaki depremlerin 10 ila 20 kilometrelik dar bir alanda oluştuğunu ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu: "Burada bölgenin tektonik yapısına baktığımızda bir Simav Fayı var. Bu Simav Fayı'nı kesen Gelenbe Fayı var. En önemli husus, Sındırgı'daki depremlerin çoğunun fay düzlemleri üzerinde gerçekleşmemesidir. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün ve biz akademisyenlerin tespit ettiği fayların dışında, özellikle güney kesimde meydana gelmesi oldukça önemli. Saha çalışmalarımızda neredeyse yeni kırık olmamış gibi görünüyor. Zaten yeni kırık oluşumlarında 6,4 veya 6,5'in üzerindeki depremler beklenir. Burada 6,1 gibi depremler olsa da çok fazla öyle bir yüzey kırığı falan olduğunu göremiyoruz."
Özgür Karaoğlu, bölgede çoğunlukla kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu bir çekme kuvvetiyle gelişen normal fay bileşeni olarak gördükleri depremlerin gerçekleştiğini vurguladı.
"SINDIRGI'NIN DERİNLİKLERİNDE MAGMATİK ZONLAR TESPİT EDİLDİ"
Karaoğlu, Sındırgı'nın güneyindeki alanları kapsayacak şekilde 2012-2024 yılları arasında tomografi çalışması gerçekleştirdiklerine değinerek, bu çalışma sonucu 5 ila 12 kilometrelik derinliklerde birtakım magmatik zonların varlığını tespit ettiklerine dikkat çekti. Simav Grabeni olarak tabir edilen çöküntü havzasının batısına doğru jeotermal veya soğuk akışkan suların yüzeyin ilk 1-2 kilometre altında olduğuna dikkati çeken Karaoğlu, şunları ifade etti:
"Yaptığımız çalışmalarda depremlerin dağılımı ile kinematiklerine baktığımızda ve dünyadaki diğer depremlerle karşılaştırdığımızda, özellikle karşımızda Santorini çok güzel bir örnek."
İKİ İLÇE İÇİN SANTORİNİ BENZETMESİ
Yunanistan'ın ünlü Santorini Adası'nda yılbaşında bir deprem fırtınası yaşanmıştı.
Bölgede yaşanan depremleri anımsatan Karaoğlu, "Yeni bir magma yerleşiminin meydana geldiğini, şu ana kadar özellikle yanal yönde hareket eden bu yerleşimin hem sıcaklık hem de yer değiştirmeye bağlı yarattığı stresten kaynaklı buradaki akışkanları etkileyebileceğini ve burada zaten var olan fayları bir şekilde harekete geçirdiğini görüyoruz." dedi.
Karaoğlu, Simav Fayı'nın güney kesiminde fay hatları dışında depremler olduğuna değinerek, şöyle devam etti: "Yüzde 90-95 depremler burada oluyor. Burası batıda da Gelenbe Fayı ile sınırlanıyor. Burada magmanın hareketiyle kendine yer açma çabası, fay olmayan yerlerde depremler oluşturuyor. İkinci olarak da magmanın akışkanlara etkisiyle burada var olan fayları tetikleyerek, bu depremleri meydana getiriyor."
Magma hareketiyle ilgili depremler incelediğinde çok büyük depremler oluşmadığının görüldüğünü dile getiren Karaoğlu, "Bu depremlerin uzun soluklu olarak devam ettiğini görüyoruz. En yakın örneğimiz, Santorini örneğinde olduğu gibi. Burada da son 25 yılda en az üç kere 8-10 yılda bir magma yerleşiminden kaynaklı deprem fırtınaları yaşanmıştır." diye konuştu.