Marmara Denizi'nde oksijen alarmı: 25 metreye kadar düştü
Marmara Denizi'nde Bilim-2 Gemisi ile önemli araştırmalar yürüten ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsünde görevli bilim insanları, 110 ayrı istasyonda yaptıkları inceleme sonunda müsilajın, tekrar ortaya çıkma şartlarını korusa da gözlemlenmediğini ancak 1950'li yıllarda 1200 metre derinlikte var olan oksijen seviyesinin, yıllar içinde biriken azot ve fosfor yükü nedeniyle 25-30 metreye düştüğünü belirledi.
"Marmara'da oksijenin harcandığı yerler, oksijenin sağlandığı kaynakların çok çok üzerinde"
Oksijensizliği tetikleyen faktörleri anlatan Mustafa Yücel, şu bilgileri aktardı:
"Denizdeki oksijen dağılımı bir dengenin sonucu. Oksijen her şeyden önce denizde üretiliyor. Bunu ne üretiyor? Alg dediğimiz çoğu mikroskobik olan canlılar, fotosentez yaparak kendileri büyüyorlar, oksijeni de bir yan ürün olarak üretiyorlar. İkincisi, atmosferden denize karışıyor, üçüncüsü de Akdeniz gibi derin akıntılarınız varsa, onlar derinlere oksijen getiriyor. Bunlar oksijen bütçemizin girdileri, bir de çıktıları var. Nasıl biz solunum yaparken oksijen harcıyorsak, denizde de bizim gibi solunum yapan canlılar var. Bunlar oksijeni kullanarak, çeşitli 'yemek moleküllerini' parçalıyorlar. Bunlar da oksijen tüketiyor. Bu oksijen girdileri, oksijen çıktılarını dengelemezse sizin sisteminizde oksijen problemi başlıyor.
Şu an Marmara'da oksijenin harcandığı yerler, oksijenin sağlandığı kaynakların çok çok üzerinde. Bunun sebebi, denizin içindeki organik moleküllerin çok çok artmış olması. Bunun ana nedeni de yine biyolojik kaynaklı, aşırı azot ve fosfor sisteme girdiğinden, bunlar özellikle ilkbahar ve yaz aylarında ışıkla birleştiğinde biyolojik üretime sebep oluyor. Bu da daha fazla oksijen tüketimi demek. Marmara şu an bu kısır döngüye girmiş durumda. Bu besin fazlası nedeniyle, azot, fosfor fazlası nedeniyle sistemin kaldıramayacağı kadar çok fazla yemek üretiliyor. "
Azalan oksijen seviyesi "alarm zillerinin çalmasına yetmeli"
Geçen yıl yaşanan müsilaj patlamasının bunun uç bir örneği olduğunu belirten Doç. Dr. Yücel, "Bu fazla besin yükünün yarattığı bir semptomdu. Bir komaya girdi Marmara Denizi. Şimdi çıkmış görünüyor o komadan ama hala tekrar o komaya sokacak koşullar devam ediyor. Nedir bu koşullar? Azot, fosfor hala çok fazla. Oksijen eski kötü koşullarını koruyor. Dolayısıyla sistem, oksijeni net olarak tüketen bir sistem olarak karşımızda duruyor." dedi.
Oksijen azlığının Marmara için çok büyük bir problem olduğunu vurgulayan Yücel, "Çeşitli kurumlardaki ve kendi üniversitemdeki çeşitli araştırmacılar, dünyanın birçok yerinde benzer sistemle çalışmış durumda. Marmara Denizi onlardan bile daha oksijensiz. İlk 25-30 metreden sonra bir balığın giremediği bir deniz, dünyada neredeyse yok. Karadeniz oksijensiz olmasıyla ünlüdür, orada bile bu kritik derinlik 80-100 metredir. Marmara'da 25-35 metreye dayanmış durumda. Dolayısıyla artık yüzeydeki balıkçılığı ya da çeşitli ekonomik aktiviteyi destekleyecek o su hacmi, oraya sıkışmış durumda. Bu özelliği ile dünyada tek ve bu bile zaten alarm zillerinin çalmasına yetmeli. Müsilaj, biraz da bu sorunun çözümünü hızlandırabilir. Çünkü müsilaj için açıklanan eylem planı, az önce bahsettiğim fazla azot, fosfor yüklerini kesme yönünde. Ana amacı bunları en az yüzde 40-50 kesmek." diye konuştu.
Müsilaj Eylem Planı'nın bilimsel bulguları kullanan bir eylem planı olduğunu düşündüklerini dile getiren Mustafa Yücel, özellikle yük azaltım tedbirleri ilk aşamada devreye alındığında, denizin yavaş yavaş toparlandığının görüleceğini söyledi.