30 yıllık meslek hayatında binlercesinin hayatını kurtardı! Kan kusarak ölmesinler diye…
Demiryolu yol kontrol memurluğundan emekli Mehmet Erbil, doğa aşığı... Manisa dağlarına ve demiryolu güzergahına hemen hemen 10 bin ağaç dikti. Bununla da kalmadı, hayatını kaplumbağalara adadı. O, çiftçilerin tarlalarına zarar vermemesi için demiryoluna terk ettiği, demiryolundan çıkamayan, kilometrelerce yürümeye mecbur kalan, güneşin kavurucu sıcaklığından etkilenen kaplumbağaların kan kusarak ölmemesi için gayret gösterdi binlercesinin hayatını kurtardı. Emekli bile dahi onun gözü hâlâ raylarda, 'bir kaplumbağa daha kurtarabilir miyim?' derdinde! 30 senelik meslek hayatında binlerce kaplumbağanın hayatını kurtaran, kaplumbağaların kahramanı Mehmet Erbil konuştu...
Sene 1963. "Manisa Tarzanı" lakaplı Ahmet Bedevi, bir çocuğun sorusuna yanıt olarak "ağaçlar evlatlarım" cevabını verince 10 yaşındaki çocuk, bu yanıttan çok etkilendi. Bedevi ile beraber bir çam ağacı dikti. O çocuk, tek bir ağaçla yetinmedi, devamını getirdi. Gençlik seneleri de Manisa dağlarına ağaçlar dikerek geçti. O, dağları sevdi, dağcı oldu. Yürümeyi sevdi, demiryollarında yol kontrol memuru oldu. Demiryollarında 20'li yaşlarında başladığı görevinde her gün 20 kilometrelik yolu hiç üşenmeden yürüdü, canla başla tren kazalarını önlemek için uğraştı.
Namıdiğer "Dağ Fırtınası", 30 senelik demiryolu emektarı Mehmet Erbil (69) Sabah'a konuştu. Onun çoğu kişinin bilmediği bir özelliği ise sosyal medyadan "Bu trajedilere son verin" haykırışıyla ortaya çıktı. Erbil, aynı zamanda demiryollarına çiftlilerin bilinçsizce bıraktığı kaplumbağaların kurtarıcısıydı ama ne kurtarmak!

SÖZÜ AÇILINCA GÖZLERİ DOLUYOR
Erbil, ilk olarak dağların meskeni, ağaçların dostu, kaplumbağaların ise demiryolunda yoldaşı olduğunu anlatıyor. Kaplumbağalardan söz açılınca gözyaşlarına hâkim olamıyor Erbil.

"ÖLMESİNLER DİYE ONLAR İÇİN SU TAŞIRDIM"
Sesi titreyerek anlatmaya başlıyor:
"Ahmetli'nin Salihli'nin Turgutlu'nun dağlarına ve Turgutlu-Alaşehir demiryoluna sıralı olmak üzere toplamda 10 bin civarı ağaç diktim. Şu an o güzergâhta 40 yıllık ağaçlar yol boyunca dizili. Bütün bunları ise mesai saatlerimin dışında yaptım. Emekli oldum ama hâlâ gidip yangın şeritleri açarım. Yaya yol kontrolüne gittiğimde ise gözüm hep kaplumbağalarda olurdu, hâlâ raylarda gözlerim... Güneşin kavurucu sıcaklığında, rayların ateş parçası olduğu demiryolu güzergâhında, taşların sıcaklığının üzerinde kilometrelerce yavaş yavaş yürüyen kaplumbağaların kan kusa kusa ölmelerine şahit oldum. Demiryolu yol kontrol memurluğu yaptığım dönem yol için sırt çantama kendim için iki litrelik su taşıdıysam, onlar için de iki litrelik su taşırdım, ölmesinler diye..."


