15 Temmuz'un ilk şehidi Abdullah Tayyip
FETÖ'cülerin kalkıştığı darbe girişimin üzerinden 6 yıl geçti ancak ihanetin en acı anlarını yaşayan kahraman sağlıkçıların ruhlarında kalan izler hiç silinmedi... Onlar, mahşeri andıran karanlık gecede onlarca şehidin, yüzlerce gazinin en acı tanıklarıydı. Kurtuluş Savaşı'nda sağlıkçılar hangi ruhla çalıştıysa, 15 Temmuz'da hainlere karşı da o ruhla çalıştılar.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne en yakın hastanelerden Haydarpaşa Numune en çok yaralının götürüldüğü adreslerden biri oldu. SABAH'a konuşan kahraman doktorlar, "Mahşer yeri gibiydi. Yaralıları sedyeler almıyordu. Her taraf kan gölüydü. Her an hastaneye bomba atılacakmış hissiyle hastalarımızı kurtarmaya çalışıyorduk" diye anlattı.
Şehit Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip, köprüde hainlerin karşısına dikilenler arasındaydı. Baba-oğulun getirldiği hastanede acil tıp uzmanı olan Dr. Mehmet Koşargelir, "O kahramanları acilde ben karşıladım. Baba-oğula ilk müdahaleyi ben yaptım. Abdullah Tayyip ilk şehidimizdi " dedi.

İşte o kahraman doktorlar ve anlattıkları:
SAVAŞ ALANINDAYDIK SANKİ KAHRAMANCA ÇARPIŞTIK
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Acil Tıp Öğretim Üyesi ve Haydarpaşa Numune Hastanesi Acil Tıp Kliniği Uzmanı Dr. Mehmet Koşargelir:
*15 Temmuz'da hastanenin acilinde görevliydim. 200'e yakın ateşli silah yaralanması geldi. O kahramanları acilde ben karşıladım. Acil, mahşer yeri gibiydi. Üzerimizden jetler alçak uçuş yapıyor. Acil servis zangır zangır titriyordu. Hastaneye bomba atıldı zannettik. O an tüm sağlıkçılar birbirimize sarıldık . Hastalarımızı bırakıp, kaçamazdık, kahramanca çarpıştık.

*Peş peşe yaralılar geliyordu. O gece görevde olmayan doktor arkadaşlar, sağlık çalışanları birer birer hastaneye koştu. Tek yürek olduk. Sabahın ilk ışıklarına kadar mücadelemiz sürdü.
* Erol Olçak ve oğlu Abdullah Tayyip Olçak'a da ilk müdehaleyi ben yaptım. Abdullah Tayyip Olçak ilk şehidimizdi. Pırıl pırıl bir delikanlı. Yüzünde vatana hizmet etmenin gururu vardı. Geldiğinde vefat gerçekleştiğinden bir şey yapılamadı. Onun ardından babası Erol Olçak getirildi. Acil servis o kadar kalabalıktı ki boş olan hiçbir sedyemiz kalmamıştı.
Her tarafı kan olan acil servisimizin Resussitasyon odasında yere yatırdık Yeniden canlandırma işlemine başlamak için bende yüzüstü yere yatarak entübe ettim. Ventilasyonunu sağlarken kapalı kalp masajına da başladım. 30 dakika kadar ekibimle canla başla uğraştık. Ancak hiçbir yaşam belirtisi vermedi. Bu arada yaralılar durmaksızın gelmeye devam ediyordu. Baba-oğula çok üzüldüm.
*Savaş alanındaydık sanki. Sabaha kadar ameliyathaneler çalıştı. Herkes 'önce vatan' dedi. Sağlıkçılar canla başla hainlerin önüne atlayan kahramanları yaşatabilmek için çalıştı.

