Can'ımızın ağrısı geçmedi hâlâ

Türk şiirinin usta kalemi Can Yücel, 12 yıl önce 12 Ağustos'ta hayata veda etmişti. Bugün evinin bulunduğu Datça Kuzguncuk'ta dostları onu bir kez daha şiirleriyle anıyor. 'Sevgi Duvarı'nı hep birlikte aşarak...

Can'ımızın ağrısı geçmedi hâlâ
"Yağmurlu bir ağustos çıkmazında geçip gidiyor, hayat... Ki sen şimdi bir duble rakıyı götürüyorsundur, mor salkımlı bir evin asma katında. Dilinde bol yaşamaklı şiirler, yalnızlıklar ve bakışlarında derin bir keder ama çaktırmadan ama çaktırarak. Karın Güler eşlik ediyordur sana, kızın Su, içeride küçücük oynuyordur, bak şimdi. İçip içip diriltiyorsundur, yalnızlığının çoğul türkülerini."

Türk şiirinin kaba efendisi, kelime cambazı, Türkçe oyunbazı, ihtiyar küfürbazı... Sadece 'Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim' şiirinin usta kalemi değil, Shakespeare'in, Lorca'nın, Brecht'in Türkiye şubesi. Rakının şairi. Güler'in kocası. Su'yun babası. Tam bir aile babası. Kızıla çalan sakalları arasında boy veriyor şiirleri.

Ölümünün 12 yılında bir kez daha anılıyor, Datça Kuzguncuk'ta, Can Yücel. Aşkla, mapusla, bol şiir, bol kahkaha, içmeler, sevmeler, güzellemelerle geçen 73 yıllık hayatın adamı Can Yücel. Arsız dizeleri dolaşıyor ağızdan ağıza. Hep ama hep sevdikleri baş ucunda.

12, 12 ağustoslar geçerken onsuz, Can'ımızın ağrısı geçmedi hâlâ...

Ne demiştin, Can baba?
"to be or not be"
yani
bir ihtimal var, o da ölmek mi dersin?

bir kez daha ellerinden öperiz!

Nilüfer TÜRKOĞLU
nilufer.turkoglu@ahaber.com.tr


VİDEOYU İZLEMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ FOTOĞRAFI TIKLAYIN