Çanakkale’deki 15’liler gibi vatanını savundu ve şehit oldu
Mahir Ayabak 16 yaşındaydı. 15 Temmuz gecesi herkes gibi o da meydandaydı. Çanakkale'deki 15'liler gibi vatanını savundu. İşten çıktı arkadaşlarıyla işgal altındaki Atatürk Havalimanı'na gitti. Cuntacı askerlerin karşısına dikildi. Ama darbeciler oradakileri hedef aldı ve delikanlı Mahir şehit düştü.
Mahir Ayabak, hayatında belki de ilk defa duymuştu darbe sözünü. Hemen annesini aradı ve "Anne televizyon izliyoruz, darbe diyorlar, ne olduğunu bilmiyoruz" dedi. Meydanlara çıkan insanları görünce gerçeği fark etti. "Vatan savunmasının işte tam zamanı şimdi" dedi. Ailesine söylemedi. Arkadaşları ile Atatürk Havalimanı'nın yolunu tuttu. En önde yer aldı. Delikanlı Mahir darbecilere "Durun" dedi, göğsünü siper etti ama vatanın ne demek olduğunu bilmeyen cuntacılar, sivilleri hedef aldı ve ateş açtı. Kurşun, Mahir Ayabak'ın kalbine saplandı ve genç yaşta şehit düştü. Şehit Mahir Ayabak'ın annesi Muteber Ayabak, 15 Temmuz darbe girişiminde yaşananları anlattı:
"O gün evladım Cuma namazına, oradan da işine gitmek için evden çıktı. Akşam saat 21.00 sularıydı. Kardeşi telaşla eve geldi. 'Hayırdır oğlum' dedim. 'Anne köprüde polis ve asker karşı karşıya gelmiş' dedi. Ben de 'Oğlum polis bizim, asker bizim öyle bir şey olabilir mi?' dedim. Hemen televizyonu açtım, evet baktım köprüde bir karışıklık var. Sonra az zaman geçti, insanlar sokağa çıkmaya başladı. Mahir'i aradım, 'Ne yapıyorsun' dedim, o da 'Anne televizyon izliyoruz, 'darbe' diyorlar ama ne olduğunu biz de bilmiyoruz' dedi. Saat 22.30 sularında, baktım herkes sokakta. Biz de, Turgut Özal Köprüsü'ne kadar gittik ve o sırada Mahir geldi aklıma.
'Mahir gelir bizi bulamazsa, birbirimizi kaybederiz' dedim çünkü ben çok düşkündüm ona, aşırı derecede... Tekrar kapıya geldim bekliyorum, komşular çıkmaya başladı ve o sırada silah sesi falan geldi. O sırada tekrar Mahir'i aradım, 'Anne biz yoldayız geliyoruz' dedi. Ama oğlum sokağın köşesinden beni görmüş, gitmeye de niyeti var. 'Annem beni bulursa ya benimle gelir veya beni göndermez' diye düşündü galiba. Mahir'e ulaştım nerede olduğunu sordum, 'Anne işe geri döneceğiz' dedi. Sonra biraz zaman geçti aradım ulaşamadım. Daha sonra kuzenlerini aradım, 'Mahir'i getirdik evin aşağısına bıraktık' dedi. Onlar öyle söylediği an ben anladım oraya gittiğini. Bekledim o sırada namaz kıldım, tespih çekmeye başladım o sırada silah sesleri geliyor ve elimi başıma koydum çığlık attım. Meğer o sırada oğlum vurulmuş."
Muteber Hanım, oğlunun vurulma haberini gece saatlerinde aldığını ve bacağından vurulduğunu söylediklerini belirterek şunları söyledi: "Mahir işten 23:30'da çıkıyor ve en öne geçiyor. Atatürk Havalimanı'na gidiyor ve o saatte çıkmasına rağmen apronda en önde olan gruba yetişiyor. Orada ateş ediyorlar, kurşun, Mahir'in sağ boşluğundan giriyor, kalbine saplanıyor. Daha sonra arkadaşı aradı, 'Mahir, Atatürk Havalimanı'nda ayağından vuruldu, hastaneye gidiyoruz siz de gelin' dedi.
Muteber Ayabak, o gün hastanede yaşananları ise şöyle anlattı: "Saat gece 03:00 sularında uçaklar hastaneyi hedef aldı. Hastaneye yakın alçak uçtular ve amaçları herkesi korkutmak, doktorları engellemekti. O sırada içeridekiler dışarı kaçıyor, dışardakiler içeri kaçıyor her taraf kan içinde. Saatlerce çaresiz şekilde bekledim. Sabah saatlerinde karşı tarafta polis yeri vardı oraya gittim ve 'Abi bana bir bilgi verin' dedim. Sonra biri geldi elinde poşet vardı, o poşet içinde oğlumun kıyafetleri varmış. Adam bana baktı, poşete baktı sonra 'Abla git ben sana haber veririm' dedi. Arkamı döndüm kıyamet koptu."