Başbakan Davutoğlu paralel yapıya meydan okudu!
Başbakan Davutoğlu A Haber ekranlarından paralel yapıya sert mesajlar gönderdi.
Murat Akgün'ün moderatörlüğünde "Başbakan ile Gündem Özel" programına konuk olan Davutoğlu, gazeteciler Erdal Şafak, Mehmet Barlas ve Mahmut Övür'ün sıcak gündeme ilişkin sorularına içtenlikle cevap verdi.
Başbakan Davutoğlu'nun paralel yapıyla ilgili açıklamalarıdan satır başları:
AYM'NİN RED KARARLARI
Birilerinin 4 saatlik hakaret etme özgürlüğünü Anayasa Mahkemesi teminat altına alamaz. Bir kötülüğü bertaraf etmek, bir iyiliği celp etmekten iyidir. Eminim yarın Anayasa Mahkemesi, bu tür hakaret eden çevrelerce özgürlük kahramanı olarak görülebilir ama benim hukukumu koruyamaz. Evlerine yönelik vandallık çağrısı yapılmış bir ailenin hukukunu koruyamaz.
AYM'NİN PARALEL POLİSLERE GERİ DÖNÜŞ YOLU AÇMASI
Bugün bir mücadele yürüyor. Yarın HSYK seçimleri de var. Birileri şunu diyor, siz milletten rey alsanız da, buraya gelseniz de biz yargıya öyle sızarız ki, sizin elinizi kolunuzu bağlarız. Önceden bunu derin devlet yapıyordu, şimdi başka yollarla bu mesaj veriliyor. Kardeşim sen bu memura dokunamazsın diyor. Paralel yapı dokunamazsın diyor. Böyle bir şey olabilir mi? O zaman ne olacak, bırakalım da devleti onlar mı idare etsin.
HAKAN FİDAN'A DÜŞMANLAR
Bütün bakanlıklarda örgütlendikleri yerlere bakın, iletişim daire başkanlıkları, personel başkanlıkları, emniyet istihbarat ve KPSS sınavları. MİT'e zaten kendi istedikleri adamı atayamadıkları için Hakan Fidan'a düşmanlar. Mesele şu grup veya bu grup değil, kim bunu yaparsa hesap vermeden yetki kullanmak kimsenin hakkı değil. Meşru da olmaz bu.
HSYK SEÇİMLERİ B VE C PLANLARI
Normalde Türkiye'de yargı kendi doğası içinde işleseydi, emin olun HSYK seçimlerinin olup bittiğini duymazdık. Biz ne yapmak istedik HSYK da. Aslında iyi niyetimizin kurbanıyız. Devletin esası adalettir. Adalet mülkün temelidir derken, mülk devlettir. Adaletin olmadığı yerde devlet ayakta duramaz. Onun için bakanlar sıralamasında bile önce adalet gelir. Çünkü adalettir esas olan. Biz geldiğimizde bütün hakim ve savcılarda bir şikayet vardı; biz müdahil olamıyoruz, çok küçük bir çevre var yargıda diye. Biz de en az 10 aday için bir oy kullanma potansiyeli olsun dedik. Tek başına karar verme ehliyetine sahip olmayan kişi, adalet dağıtma yetkisine de sahip değildir.
YARGIDA DARBE YAPMAK İSTİYORLAR
Siyaseti de baskıyla yöneteceğini sanan bir grup, herkesi dinleyen bir grup, gerektiğinde herkesi mahkemeye de çıkarırım diyen bir grup yargıda bu hakimiyeti kurdu. Bizim yargıya müdahale etmek gibi bir durumumuz yok. Kendi başına karar vermiyor, dışarıdaki birisi şöyle olacak diyor, aynı renk oy kullanılıyor. Bugün yapılmak istenen yargıda bir tekel kurmak. Yargıda bir yapı kurulmak isteniyor, bir darbe yapılmak isteniyor. Bilinsin ki, en büyük zorluğu en büyük zorluğu yargı mensupları çeker. Çünkü çözüm, yargı mensuplarının bunu çözmesi. 12 Ekim'de seçim, gidip kendileri karar versinler. En büyük zararı yargı mensuplarımız yer. Ben hala ümitvarım. Yargı mensuplarının basiretine de güveniyorum. Ama diyelim bir grup egemen oldu, o zaman o yargı adalet dağıtma imkanını kaybeder. Bu ülkenin geleceğini bir grup örgütün insiyatifine bırakamayız. Ve kimin ne dediğine bakmayız.
KİMSEYE BOYUN EĞMEYİZ
Ülkenin korunması bizim için bir kutsal emanetse, onun gereğini yaparız. Ama bu bir tehdit olarak algılanmasın. Bir grup egemen olup da ben onun üzerinden siyaseti, hükümeti, meclisi, iş adamını, tanınmış insanları, toplumu dizayn edeceğim derse, kusura bakmasınlar bizim kimseye boyun eğmeyeceğimizi de en iyi onlar bilir. Herkes fellik fellik onlardan kaçtığında ben onların okullarına gittim. Bunu çok iyi bilirler. Çünkü doğru yaptıklarını bilirdim. Nasıl o zaman korkmadıysak, hepsi bilsin ki bu ülkede vatandaşın hukukunu zedeletmemek için her türlü tavrı, tedbiri alırız. Ben o günkü şartlar içinde doğru yaptığımı düşünüyorum. Doğru olduğuna inandığım bir şeyi yapmaktan çekinmem. Sonucu ve bedeli ne olursa olsun.
VEREMEYECEK HESABIMIZ YOK
Şimdi de bu özelliğimizi bildikleri için söylüyorum, bizim üzerimizde şu veya bu şekilde bizim üzerimizde bir tasallut kuralım derlerse, o zaman nasıl çekinmediysek bugün de çekinmeyiz. Bizim veremeyecek bir hesabımız yok. Böyle bir çekince içinde değiliz. Ama millet, devlet zarar veriyor. Hepimizin millet olarak ortak geleceğimiz konusunda mutabık kalmamız lazım. Güya yolsuzluklarla mücadele. Yolsuzluklarla mücadeleyi geçen ahi evranda söyledim. Eğer yolsuzlukla mücadele olmazsa, bir dakika bize şu koltukta oturmak nasip olmasın. Ama bir sınavda ip uçlarını kendi yandaşlarına vermek yolsuzluk değil mi? Bu hangi ilkeye uyar. Bir bakanlığa ya da yargı kurumuna 45 kişi girecekse, 45'i de bizden olacak, 42 ye de razı olmamak böyle bir şey olur mu?
Başbakan Davutoğlu'nun paralel yapıyla ilgili açıklamalarıdan satır başları:
AYM'NİN RED KARARLARI
Birilerinin 4 saatlik hakaret etme özgürlüğünü Anayasa Mahkemesi teminat altına alamaz. Bir kötülüğü bertaraf etmek, bir iyiliği celp etmekten iyidir. Eminim yarın Anayasa Mahkemesi, bu tür hakaret eden çevrelerce özgürlük kahramanı olarak görülebilir ama benim hukukumu koruyamaz. Evlerine yönelik vandallık çağrısı yapılmış bir ailenin hukukunu koruyamaz.
AYM'NİN PARALEL POLİSLERE GERİ DÖNÜŞ YOLU AÇMASI
Bugün bir mücadele yürüyor. Yarın HSYK seçimleri de var. Birileri şunu diyor, siz milletten rey alsanız da, buraya gelseniz de biz yargıya öyle sızarız ki, sizin elinizi kolunuzu bağlarız. Önceden bunu derin devlet yapıyordu, şimdi başka yollarla bu mesaj veriliyor. Kardeşim sen bu memura dokunamazsın diyor. Paralel yapı dokunamazsın diyor. Böyle bir şey olabilir mi? O zaman ne olacak, bırakalım da devleti onlar mı idare etsin.
HAKAN FİDAN'A DÜŞMANLAR
Bütün bakanlıklarda örgütlendikleri yerlere bakın, iletişim daire başkanlıkları, personel başkanlıkları, emniyet istihbarat ve KPSS sınavları. MİT'e zaten kendi istedikleri adamı atayamadıkları için Hakan Fidan'a düşmanlar. Mesele şu grup veya bu grup değil, kim bunu yaparsa hesap vermeden yetki kullanmak kimsenin hakkı değil. Meşru da olmaz bu.
HSYK SEÇİMLERİ B VE C PLANLARI
Normalde Türkiye'de yargı kendi doğası içinde işleseydi, emin olun HSYK seçimlerinin olup bittiğini duymazdık. Biz ne yapmak istedik HSYK da. Aslında iyi niyetimizin kurbanıyız. Devletin esası adalettir. Adalet mülkün temelidir derken, mülk devlettir. Adaletin olmadığı yerde devlet ayakta duramaz. Onun için bakanlar sıralamasında bile önce adalet gelir. Çünkü adalettir esas olan. Biz geldiğimizde bütün hakim ve savcılarda bir şikayet vardı; biz müdahil olamıyoruz, çok küçük bir çevre var yargıda diye. Biz de en az 10 aday için bir oy kullanma potansiyeli olsun dedik. Tek başına karar verme ehliyetine sahip olmayan kişi, adalet dağıtma yetkisine de sahip değildir.
YARGIDA DARBE YAPMAK İSTİYORLAR
Siyaseti de baskıyla yöneteceğini sanan bir grup, herkesi dinleyen bir grup, gerektiğinde herkesi mahkemeye de çıkarırım diyen bir grup yargıda bu hakimiyeti kurdu. Bizim yargıya müdahale etmek gibi bir durumumuz yok. Kendi başına karar vermiyor, dışarıdaki birisi şöyle olacak diyor, aynı renk oy kullanılıyor. Bugün yapılmak istenen yargıda bir tekel kurmak. Yargıda bir yapı kurulmak isteniyor, bir darbe yapılmak isteniyor. Bilinsin ki, en büyük zorluğu en büyük zorluğu yargı mensupları çeker. Çünkü çözüm, yargı mensuplarının bunu çözmesi. 12 Ekim'de seçim, gidip kendileri karar versinler. En büyük zararı yargı mensuplarımız yer. Ben hala ümitvarım. Yargı mensuplarının basiretine de güveniyorum. Ama diyelim bir grup egemen oldu, o zaman o yargı adalet dağıtma imkanını kaybeder. Bu ülkenin geleceğini bir grup örgütün insiyatifine bırakamayız. Ve kimin ne dediğine bakmayız.
KİMSEYE BOYUN EĞMEYİZ
Ülkenin korunması bizim için bir kutsal emanetse, onun gereğini yaparız. Ama bu bir tehdit olarak algılanmasın. Bir grup egemen olup da ben onun üzerinden siyaseti, hükümeti, meclisi, iş adamını, tanınmış insanları, toplumu dizayn edeceğim derse, kusura bakmasınlar bizim kimseye boyun eğmeyeceğimizi de en iyi onlar bilir. Herkes fellik fellik onlardan kaçtığında ben onların okullarına gittim. Bunu çok iyi bilirler. Çünkü doğru yaptıklarını bilirdim. Nasıl o zaman korkmadıysak, hepsi bilsin ki bu ülkede vatandaşın hukukunu zedeletmemek için her türlü tavrı, tedbiri alırız. Ben o günkü şartlar içinde doğru yaptığımı düşünüyorum. Doğru olduğuna inandığım bir şeyi yapmaktan çekinmem. Sonucu ve bedeli ne olursa olsun.
VEREMEYECEK HESABIMIZ YOK
Şimdi de bu özelliğimizi bildikleri için söylüyorum, bizim üzerimizde şu veya bu şekilde bizim üzerimizde bir tasallut kuralım derlerse, o zaman nasıl çekinmediysek bugün de çekinmeyiz. Bizim veremeyecek bir hesabımız yok. Böyle bir çekince içinde değiliz. Ama millet, devlet zarar veriyor. Hepimizin millet olarak ortak geleceğimiz konusunda mutabık kalmamız lazım. Güya yolsuzluklarla mücadele. Yolsuzluklarla mücadeleyi geçen ahi evranda söyledim. Eğer yolsuzlukla mücadele olmazsa, bir dakika bize şu koltukta oturmak nasip olmasın. Ama bir sınavda ip uçlarını kendi yandaşlarına vermek yolsuzluk değil mi? Bu hangi ilkeye uyar. Bir bakanlığa ya da yargı kurumuna 45 kişi girecekse, 45'i de bizden olacak, 42 ye de razı olmamak böyle bir şey olur mu?
