Dünya üzerinde toplam
356 bin kişinin hayatını kaybettiği açıklanan pandemi sürecinde göstergeler iyiye gidiyor.
Bu olumlu gidişatta neyin etkili olduğunu söylemek tam olarak mümkün değil. Egemen bilim otoriteleri ısrarla
bu olumlu sonuçta izolasyon tedbirlerinin etkili olduğunu iddia ediyorlar.
Ne var ki başından beri
izolasyona başvurmayan İsveç, Brezilya gibi ülkelerle diğerleri arasında kayda değer bir fark olmaması bu yaklaşımı çürütüyor.
Verilerden anladığımız kadarıyla koronanın ulaştığı yerde
tedbirlerden bağımsız olarak bir yayılım hızı var. Virüs sağlıklı insanlara bulaştıkça güçsüzleşiyor, etkisini yitiriyor. Yaklaşan yazla birlikte sıcaklıkların artması da bu iyiye gidişte önemli bir faktör gibi görünüyor.
Ama bu sözünü ettiğim olasılıklar, garip şekilde üzerinde hiç düşünülmeden peşinen mahkûm ediliyorlar.
Gribe bile yıllardır etkili bir aşı bulmaktan aciz olan bilim çevreleri, korona hakkında kendilerinden ve bilgilerinden sual edilmesinden hoşlanmıyorlar.
Bir ilaç konusunda başlayan tartışma üzerine
Fransız Profesör Didier Raoult'un L'Express'e yaptığı açıklamalar sözünü ettiğim "modern engizisyona" dair önemli ipuçları veriyor:
"Toplum dindışına doğru kayarken bilimin kendisi dine indirgeniyor.
Bir tartışmaya son verilmek istendiğinde 'Bu bilimsel' denip geçiliyor. Oysa bir bilim cemaati olamaz,
bilimde tekseslilik olmaz."
***
Tablolar iyiye doğru evrilirken şimdi de "ikinci dalga" korkusu pompalanıyor. Godot'u bekler gibi,
"Pandemi uykuya daldı ama mutlaka geri gelecek" deniliyor.
Belli ki salgın sürecinde tüm dünyada gücü ele geçiren, siyaseti bile rotalarına sokan otoriteler bu olağanüstü hali sevdiler.
Ne var ki
8 milyar insanın izolasyon koşullarında daha fazla yaşaması mümkün değil.
Çünkü daha
kimin yakalanıp atlattığı konusunda bile sağlıklı veriye sahip
olmadığımız koronadan katbekat büyük
sorunlar şimdiden varlığını hissettirmeye
başladı.
Dolayısıyla yolu gözlenen "ikinci dalganın" nereden geleceği konusunda çok da emin olmamak lazım.
***
Birkaç aylık izolasyon sürecinde 40 milyona yakın insanın işini kaybettiği açıklanan ABD'de başlayan olayları dikkatle izlemeliyiz.
Minneapolis kentinde polisin sokak ortasında siyahi bir vatandaşı öldürmesi üzerine başlayan
isyan bir şiddet protestosundan fazlası.
Zira George Floyd isimli vatandaşın
yağma girişiminin ardından öldürüldüğü iddia ediliyor.
Sokağa çıkanların
komşuları tarafından yetkililere ispiyonlandığı, evlerinin
önünde oynayan çocukların bile
dışarı çıkartılmayan akranları tarafından dışlandığı bir ortamda koronadan korunduğumuzu
düşünebiliriz... Ancak
sürü bağışıklığıyla bugüne gelen insanın, doğasına aykırı böylesine bir cinnet ortamında
mutlu, huzurlu ve sağlıklı şekilde
yaşaması mümkün değil.
İnsan yalnızca koronadan hastalanmıyor, ölmüyor ya!..