Koronavirüs salgınıyla ilgili alınan izole etme tedbirlerinin ne işe yaradığına dair teoriler muhtelif.
İngiltere ve Hollanda gibi devletler, enfekte olanların
toplumsal aşılama işlevi göreceğine dair görüş belirten bilim adamlarının tezlerini tartışıyor. Bu yüzden
ekonomik ve sosyal hayatı durduracak kısıtlamaların virüsten daha ağır sonuçlar doğurabileceğini göz
ardı etmiyorlar.
Ne var ki kamuoyunun geneli, bu ürkütücü tablo karşısında işlevine ve sonuçlarına aldırmadan
daha çok sınırlama talep ediyor.
Kiminle konuşsam elinde uzunca bir yasaklar, kısıtlamalar listesi olduğunu görüyorum.
Sosyal medya zaten çoktan, karantina altına alınması gerekenlerin isimlerinin yetkililere
ihbar edildiği bir dilek kutusuna dönüşmüş durumda.
İnsanlar siyasi ve kültürel gerekçelerle düşman bellediklerini geçici
bir süre de olsa "içeri aldırmak" için yırtınıyorlar. İsim listeleri yayınlıyorlar.
Ortalık, devletin nasıl olup da her yeri kapatıp bütün etkinlikleri tümden iptal etmeyi akıl edemediğine "hayret eden"
aklı evvellerin "yaratıcı yasak" önerilerinden geçilmiyor.
Sohbetler illa ki "abi bize ne zaman tatil eder devlet? İş yerinde birbirimize bulaştıracağız" talebiyle sonlanıyor.
Tahmin edeceğiniz üzere,
ense kökünde başlayan bu "beyin fırtnası" frontal loba uzanıp "umalım ki
işimiz tümden tatil edilmesin de"
noktasına kadar pek ulaşamıyor.
***
Bilim, insan bedeninin olağanüstü dönemlerde, kriz hallerinde
uzun ve yüksek süreli stres hormonu salgılamasının onun sağlıklı düşünmesini engellediğini gösteriyor.
Dolayısıyla korku ve panik halinde
iptidai çözümlerin ve basit önerilerin gözümüze mucizevi tedbirler olarak görünmesi normal.
Yöneticilerin işi ise kuşkusuz hepimizden daha zor.
Popülizme sapmadan soğukkanlılıklarını koruyanların bile bu yoğun toplumsal talepler karşında direnmeleri neredeyse imkansız.
"Çağdaş" devletlerin şehir merkezlerine orduları indirerek hayatı durdurmaya çalışmaları bunun en net göstergesi.
ABD'de ve Avrupa'da tedbirler öyle bir seviyeye ulaştı ki,
'Sapiens' ve
'Homo Deus' gibi bestseller'ın yazarı
Harari dün, yaşananları
"totaliter rejimlerin doğuşu" olarak gördüğünü ilan ediyordu.
***
Türkiye şimdilik, dünyadaki kötü gidişatı geriden takip eden nadir ülkelerden.
Bu konuda, krizler karşısında
örgütlü bir devlet mekanizmasına sahip
olduğunu ortaya koyan Türkiye'yi herkes
tebrik ediyor.
Hatta
virüsün bugün dünyada geldiği nokta ile Türkiye'nin içinde bulunduğu evre karşılaştırılınca ilan edilen tedbirlerin
normalin üzerinde olduğunu bile söyleyebiliriz.
Bugün tüm gözler,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın koronavirsle ilgili yapacağı açıklamada olacak.
Umarım ki, ülkece soğukkanlılığımızı muhafaza ederiz.
Çünkü
manipülasyonun gönüllü aktörleriyle ortalığı talan ettiği koronagünlerinde bütün mesele bu.