Bir gazetecinin, İstanbul'un göbeğinde, güpegündüz üstelik de resmi bir binada öldürülüp cesedinin parçalanması ve yok edilmesi aklın sınırlarını zorlayan bir olaydı. Ne var ki olağan şüpheli SuudiAilesi olduğu için hiçbirimiz fazla şaşırmadık.
Dolayısıyla ilk günden beri soru, bu vahşi cinayetin altından nasıl kalkacaklarıydı.
Suudiler iki haftalık inkâr direnişinin ardından dün radikal bir adım attılar... Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluklarındaöldürüldüğünü kabul ettiler!
Aklı Pompeo'yu cinayet mahalli olan İstanbul'dan önceRiyad'a gönderen Orta Doğu'nun şerifi verdi.
Nereden mi biliyorum? Trump FOX'ta bizzat kendisi söylemişti:
"Kaşıkçı olayına tepkim, Kral veVeliaht Kral'ın konuyu bilip bilmemesinebağlı. Öncelikle, ne oldu? Ya da onlar biliyormuydu?"
Ardından da dün Riyad'dan, cinayetinKral ve Veliaht Kral Muhammed binSelman'ın (MSB) bilgisi dışında gelişen"bir kaza" olduğu itirafı geldi.
Ve nihayet, Trump'ın, "samimi itirafçılığa" soyunan MSB yönetimine "inandığını" söylemesiyle döndü tamamladı.
***
Ama yemezler! Zira cinayet merkeziotoriteden bağımsız işlenmiş olsaydı, iddiagündeme gelir gelmez Suudi yönetimi detüm dünyayla birlikte işi çözmeye soyunurdu...
Mesela, Türk polisinin olayı aydınlatmak için konsolosluğa girmesine günlerce ayak diremezdi... Hepimizin gözleri önünde delillerin boya badanayla karartılmasına, diplomatik dokunulmazlığı zırh yapmazdı.vs.
***
Evet, aslında ABD'nin Veliahtı olan MSB'nin yürüttüğü onca imaj kampanyası bu skandalla bir anda çöpe gitti. Artık o, ülkesindeki kadınlara araba sürmeyi serbest bırakan bir modernist değil... Tüm dünyanın gözündeki imajı, yönettiği krallığın resmi binalarında testereyle kıtır kıtır gazeteci doğranan bir Prens.
Acaba diyorum, MSB cinayeti ört bas ederken aklı başka yerden mi alsaydı?
Mesela "demokratik takılan" ABD yerine, kendisi gibi, hala Prenslerin falan olduğu İngiltere'den.
Üstelik önünde yakın tarihinden bir örnek de var. Kaşıkçı'nın yeğeni Dodi AlFayet'in başına gelenleri hatırlayın, MSB hatırlıyordur mutlaka. Prens Charles'ın eşi Prenses Diana'yla aşk yaşayan Fayet'in, sıradan bir trafik kazasına kurban gittiğini sorgusuz sualsiz kabul etmedi mi dünya? Sonrasında gelen şaibeli ölümlere de "Kaza" dedikerinde "hay hay" demedik mi hep bir ağızdan?
Neyse, idam cezası alan Temel'in "Bu da bana ders olsun" demesi misali bu yaşananlar da Veliaht Prens'e deneyim olsun!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.