Yerel seçimler yaklaşıyor, siyasetçiler "halkın arasına" karışacaklar ya... Partiler birbiri ardına adaylarını eğitmeye başladılar.
Geçenlerde MHP'nin adayları için bastırdığı tam 152 sayfalık davranış kitapçığını okuduk. Hakla temasa geçmeden önce gerekirse vitamin ve antidepresandesteği tavsiye edilen kitapçıkta ayrıntılı tarifler var:
Kötü arabayla gezerek fakirlik edebiyatı yapmayın ama pahalı araba da kullanmayın... Her gün hayalkurun... Koyu renk takım elbiseiçine koyu renk gömlekgiymek yerine masumiyetinrengi olan beyazı tercih edin... Tıraş olmaya özen gösterin, pazar günleri kravat takmayın, gülümseyin, herkesle mutlaka tokalaşın, insanlarla konuşurkengözlerinin içine bakın.
***
Dün de CHP'nin profesörler tutup verdiği, "halkla benzerlik açısındanönemli" dediği "etkili iletişim teknikleri" dersinin ayrıntılarını öğrendik.
İşte, yıllarca İstanbul vapurlarında seyyarcılık yapan ve 'Burhan Pazarlama' olarak bilinen Burhan Demircan'ın ikna kabiliyetinin hedeflendiği seminerden bazı başlıklar:
Konuşmada, 'eh', 'tabii ki de', 'anladın mı', 'cool' gibi moda ifadelerden kaçının. Sürekli gülümsemeyin... İşaret parmağını sık kullanmak tehdit anlamı taşır... Bacak bacak üstüne atmayın. Bacakları uzatıp 'V' şeklinde açmakuygunsuzdur... Erkekler, takım kıyafetlerdemendil, kol düğmesi ve çok dikkatçekici saat takmamalı.
Arayıp AK Parti'ye de sordum. Bu konuda bir kitapçıklarının olmadığını, ancak partinin Siyasi Erdem ve Etik Kurulu'nun sürekli denetimde olduğunu söylediler.
HDP'nin ilgili birimleri de sanırım siyasetçilerine Tunceli'de PKK'lıların yaptığı gibi, hayvanları öldürüyorlar diye avagidenleri avlamanın "yanlış" bir davranış olduğunu falan anlatıyordur.
Tüm partilerimizi, "halka benzemekiçin" çabalarından ötürü tebrik ediyoruz.
***
Ama keşke daha küçük yaşlarda verebilsek bu eğitimi. Tevazu sahibi olmanın getirilerini, yönetmeye talipolacak yaşa gelince değil, mesela ta ilkokulda anlatsak çocuklarımıza.
Sektörden gelen yeni Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk bilmem bu konuda ne düşünür ama bir seçmen olarak benim talebim bu.
Çünkü bugün şahit olduğumuz tablo, mütevazıolmanın daima yüceltildiği bu topraklarınvasatı değil.
Aday olamadığı partisinin halktan koptuğunu ima ettikten hemen sonra kendisinden "üçüncü tekil şahıs" olarak bahsederek komik duruma düşen siyasetçilerden... "Kızımı görseniz inanamazsınız, benim kızım olduğunu hiçbelli etmez, ailecek o kadar mütevazıyız yani" diyen ünlülerden... Resmi kurumlardaki hükümranlığı bitince sarıldıkları birlokma bir hırka edebiyatıyla, ekranlardan gözümüze soktukları, taşları hanımlarınkiyle yarışan dev yüzüklerini pek bağdaştırmadığımız gazeteci beylerden... Twitter biosunda "hiç" yazan, görünür yerlerde virgül gibi gezen ama içinde kopan fırtınaları ezebildiklerine yaşatan pasif agresiflerden... Sı-kıl-dık!
Hâlâ halkımızın tevazu sahibine denk düşen "mütevazı" ile "paralel" anlamına gelen "mütevazi"yi karıştırdığını düşünüyor musunuz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.