Mayıs 2013'ten beri içeride devam eden tazyik kesildi. 7 Haziran'da HDP'ninaldığı oyların üstüne basan PKKhendek, canlı bomba derken tüm gücünüharcadı, kaybetti.
15 Temmuz'da askeri darbeye kalkışacak kadar gözü dönen FETÖ vefiili müttefikleri son barutlarını dakaravana salladılar.
16 Nisan referandumunda blok oluşturan muhalifler kaybetti. Türkiye'yiAB'ye, AİHM'ye ve hatta müdahaleetsin diye BM'ye şikâyet etmeleride sonuç vermedi.
Kılıçdaroğlu'nun soyunduğu adalet yürüyüşü gibi eylemler de istenildiği gibi Gezi benzeri bir sokak hareketinedönüşmedi.
Ufukta da 2 yıldanönce de bir seçimgörünmüyor.
İşte yüz yıllık teranelerin yeniden ısıtılıpönümüze konulmasınınnedeni de budurağanlık.
Başlıca teranelerimizin neler olduğu malumunuz.
"Şeriat geliyor uyanın ey..."
***
Önce Urfa'da Tunç'tan yapılmış Atatürk heykeline elindeki kör tarayla "öldürme maksadı olmaksızın"saldıran bir şaklaban sürülüyor piyasaya.
Ardından güvenlik görevlileri tarafından açık giyindiği gerekçesiyle Maçka Parkı'ndan kovulduğunu söyleyen kadın manşetleri süslüyor.
Müftülere de nikâh kıyma yetkisi veren düzenlemeye dair televizyonlardaki tartışmalarda tansiyon, konukların yayın terk etmesiyle sonuçlanacak kadar yükseliyor.
Dalaman Havalimanı'nın koridorlarında yankılanan ezan videosu da dün Facebook ve Whatsapp gruplarında "Tehlikenin farkında mısınız" başlığıyla elden ele yayılıyordu
Ve daha bir sürü şey...
***
Evet, kör gözüm parmağına provokasyonları artık gözümüz kapalı tanıyoruz.
Ancak bu tür operasyonlar karşısında sorumluluğu yalnızca kışkırtılmasıhedeflenen vatandaşlarınaşırı hassasiyetlerin ve paranoyalarınayıkmak kolaycılıktan başka bir şey değil.
Bu yarayı fark edip, tanımlayıpeleştirdiği halde, kaşıyanları dakonuşmamız gerekmiyor mu artık?
Ya da yıllardır gasp edilen inançözgürlüğü hakkını elde etmeningururunu kaldıramayıp aşırılıklarameyleden sorumsuzları.
Örneğin sigara içine başörtülü kadınlar hakkında imalar dolu yorumları sanki Türkiye Cumhuriyeti'nin bir normuymuş edasıyla yazan din adamalarını...
Çanakkale'den göğsüne kadarinen sakalı ve başındaki sarıklapolis otosunu sürerken görüntülenenmemuru...
İsrail ya da başka devletlerle yürütülen diplomatik ilişkileri, adeta Türkiye'nin rakiplerinin istediğişekilde bozmaya çalışan vakıfları,dernekleri, siyasal İslamcı grupları...
Hiçbirine istediğini vermemek, gündemlerine dahil olmamak, onları yok saymak, laikliğin olduğu kadarinanç özgürlüğünü korumanın dagarantisi.
Bence Başbakan Binali Yıldırım'ın dünkü tavsiyesi hepimize iyi gelecek: "Yaz aylarından sonra gündemimizinağırlığını ekonomi oluşturacak. Bu arada hazırlık çalışmalarınıyürütüyoruz. Bakanlar Kuruluve YAŞ bitti. Bu ara gündemdefazla bir şey yok, siz de biraz tatilyapın."
Bu gündemsizlikte havanda sudövüp kendimize ve çevremize zararvermekten daha iyi bir alternatif değilmi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.