Kim derdi ki, 2013 yılında Türkiye'deki seçilmiş siyasi iktidarı sokaktadevirmeye kalkan seçkincikabadayılık rüzgârı bir gün ABD'ye de ulaşacak.
Ama oldu işte. ABD siyasetini ve medyasını takip edenleriniz görüyordur. Trump'ın seçilmesininardından ülkede yaşananlarbizim Gezi süreciniaratmıyor.
Ülkede, "krem peyniri" tanımının bir ayrımcılık ifadesi olduğu için nefret suçu kapsamına alınmasını teklif edebilen Demokrat siyasilerin içinden adeta birküfürbaz çıktı.
O ruhsuz gülümsemesini asla bozmamasıyla bilinen Obama kaygılanan ifadesiyle daha sık çıkıyor seçmenlerinin karşısına. Hatta Trump'ın adıgeçince kontrolünü kaybedip hiddetleniyor, sesini yükseltiyor. Demokratik barikatlardanbahsediyor.
Medyası ise, kendi kanalı NTV'nin Gezi'cilerce yakılmışcanlı yayın aracı önünde zafer işaretiyapan romantik sesli susamurlarından,Ruşen Çakır'lardan falan hallice.
Her basın toplantısında Trump'ın karşısına dikilip ellerini beline koyan birCNN muhabiri bulunuyor mutlaka.
Trump hepsinde de ağızlarının payını veriyor.
Ama onlar yılmıyor, "Başkan başkanbaksana" tarzında sorudan başkaher şeye benzeyen çemkirmelerinin ardıarkası kesilmiyor.
Ekranlardan "bir kısım ABD'linin"Trump'ı seçmesinin travmasını atlatamayanseyirciye papatya çayı içmelerive evcil hayvan edinmeleri tavsiye ediliyor.
Psikologlar derneği, sandık iradesini hazmedemeyen ancak dar gelirli olan endişeliler için terapi ücretlerini yeniden düzenliyor.
Tabii, Gezi'de "helecan yapıp" sokağa fırlayan bizim montaj sinema sanatçılarımız gibi, Hollywood'da kayıtsız değil "ABD halkının bu gidişatına." Her gün bir aktör-aktris Trump'ın yöneteceği ABD'de "Newyorker" olacağınaTibet'te 7 yıl şerpalık yapmaya razıolduğunu açıklıyor. Ülkeyi terk etmeyi düşündüğünü söylüyor. Bizdeki gibi orada hala giden yok elbette...
Öbür toplumsal tortular homurdanırda, moda ve magazin camiası gerikalır mı? Gezi dönemi bizim Swarovski taşlıgaz maskeleriyle, elde ekmeklerle defilelerdüzenleyen kıroların muadili ABD sosyeteside isyanda.
Geçenlerde ünlü moda tasarımcısı Tom Ford, ABD'nin yeni first lady'si dünyalar güzeli Melania Trump'a, "Tasarımlarımonun için pahalı" diyerek elbise dikmeyi reddetti. Belli ki Bayan Melania gibi tarz sahibi isimlerden değil "sürümden kazanırım" diyor. Çünkü seçkinci söyleme çok para ödeyecek kırolar orada bol miktarda mevcut bizdeki gibi. Her yerde aşçıyamağının bir önde gideni elinde tuzbekliyor işte!
Amerikan feministleri ise bizdeki gibi "bazı kadınlar daha eşit" diye söylenmekle yetiniyorlar, Trump'a oy veren kadınların linçi karşısında.
Evet, Cem Yılmaz'ın dediği gibi "tıpkı kaynım" durumuyla karşı karşıyayız.
Aynen Gezi işte.
Yakında ABD sokaklarında duranadamlar, Cem Boyner misali milyondolarlık çapulcular falan da boygöstermeye başlarlar.
Demedi demeyin. Aylar önceki "Trump geliyor" yazılarımı "hayal görüyorsun" diye karşılayan düşünce tembeli diplomatikler gibi sözlerimi yabana atmayın.
Bizde artık marjinalleşmeye başlayan orta sınıf gericiliği en büyük savaşını ABD'de verecek, orada da yenilecek ve tüm dünyada uzun süreli bir uykuyadalacak. Çanlar siyaset doğruculuk müritleri,sahtekârlar, halka rağmenhalkçılar için çalıyor.
Resmi hepimiz gördük ve de "Hepsioradaydı işte!"
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.