Muharrem İnce, arkadaşlarıyla CHP'den büyük bir gürültüyle ayrılıp Memleket Partisi'ni kurdu ama partiyi toplumla buluşturmakta aynı başarıyı gösteremedi.
Çünkü siyasette beklenen farklılığı ortaya koyamadı ve parti içinde huzursuzluk ve ayrışma yaşanmaya başladı. Bunun bir nedeni Muharrem İnce'nin yönetim anlayışı ise bir diğer nedeni de dış politikada daha milli bir çizgi izlemelerine rağmen iç siyasette kendilerini Kılıçdaroğlu CHP'sinden ayrıştıramamalarıydı. Bir anlamda İnce, muhalefet-iktidar arasında yeni bir siyasi hat oluşturamadı.
Ve iş öyle bir noktaya geldi ki, Memleket Partisi içinde başta CHP olmak üzere muhalefeti eleştirmek "uyarı" nedeni sayıldı ve dışlanmalar başladı. Ama daha vahim olanı, son dönemde ciddi tartışma yaratan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İngiliz ve ABD büyükelçileriyle buluşmasına yöneltilen eleştirilere tahammülsüzlüktü.
Oysa Memleket Partisi'ni kuranların büyük çoğunluğu, CHP'den Atatürk ve bağımsızlık çizgisinden uzaklaştığı için ayrılmıştı. Ama nedense şimdi İmamoğlu'nu yabancı misyon şefleriyle ilişkisi nedeniyle eleştiremiyor, o hassasiyeti göstermeleri istenemiyordu. Partide adı konmamış bir yasak vardı.
Bir kısım partili de ister istemez bu durumu, "Acaba İnce ile İmamoğlu arasında özel bir ilişki mi var?" diye yorumluyordu.
MEHMET ALİ ÇELEBİ İSTİFA MI EDECEK?
Bu siyasi tutarsızlık da en çok, CHP'yi Atatürk'ün partisi olmamak, dış politikada milli çizgi izlememekle suçlayıp ayrılan İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'yi rahatsız ediyordu.
Çelebi, bu rahatsızlığını birlikte yola çıktığı arkadaşlarıyla paylaştı mı bilmiyorum ama siyaset kulislerinde şimdi, "Çelebi, yakında partisinden ayrılıp bağımsız kalacak" diye konuşuluyor.
Kuşkusuz bu süreç en çok da CHP yönetimini memnun etti. Onlar zaten başından beri Memleket Partisi güç kazanmasın diye ellerinden geleni yapıyor. Hatta bizzat CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ilgileniyor ve eski CHP'lileri istifa ettirerek geri dönmelerini sağlıyordu.
Kısaca, yeni parti kuran İnce, tıpkı o seçim gecesini doğru yönetemediği gibi bugün de partisini yönetmekte zorlanıyor.
TÜRKİYE'NİN MUHALEFET SENDROMU
Bu da hiç şaşırtıcı değil. Çünkü bir siyasi aktör, ülkenin temel sorunlarını teğet geçiyorsa, kaset komplosu sonrası Kılıçdaroğlu siyasetiyle CHP'nin dönüştürüldüğü üzerine kafa yormuyorsa, yıllarını verdiği partinin FETÖ tarafından kuşatılmasıyla ilgilenmiyorsa, hatta "Amerikalılar beni aradı" diyerek FETÖ'ye karşı verilen mücadeleyi görmezden geliyorsa ve sadece popülizmle siyaset yapıyorsa diğer partilere fark atması mümkün değil.
Aslında bu sadece Memleket Partisi'nin de sorunu değil. Bugün bütün muhalefet partileri aynı sorunu yaşıyor. Muhalefetteki hiçbir parti, küresel ve ülkesel sorunlar konusunda somut bir proje ve kuşatıcı bir siyasete sahip değil. Tabii sorun sadece proje ve siyasete sahip olmakla da aşılmıyor. O siyaseti, topluma doğru anlatan, samimi ve sahici lidere ve ekibine de ihtiyaç var. Bunların hiçbiri olmadığı için bugün muhalefet partileri, AK Parti'den ayrılıp gelenler dahil birbirine benziyor, hatta giderek CHP'nin kopyası oluyorlar.
Muhalefetin neden umut olmadığının cevabı burada saklı...
Çünkü siyasette beklenen farklılığı ortaya koyamadı ve parti içinde huzursuzluk ve ayrışma yaşanmaya başladı. Bunun bir nedeni Muharrem İnce'nin yönetim anlayışı ise bir diğer nedeni de dış politikada daha milli bir çizgi izlemelerine rağmen iç siyasette kendilerini Kılıçdaroğlu CHP'sinden ayrıştıramamalarıydı. Bir anlamda İnce, muhalefet-iktidar arasında yeni bir siyasi hat oluşturamadı.
Ve iş öyle bir noktaya geldi ki, Memleket Partisi içinde başta CHP olmak üzere muhalefeti eleştirmek "uyarı" nedeni sayıldı ve dışlanmalar başladı. Ama daha vahim olanı, son dönemde ciddi tartışma yaratan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İngiliz ve ABD büyükelçileriyle buluşmasına yöneltilen eleştirilere tahammülsüzlüktü.
Oysa Memleket Partisi'ni kuranların büyük çoğunluğu, CHP'den Atatürk ve bağımsızlık çizgisinden uzaklaştığı için ayrılmıştı. Ama nedense şimdi İmamoğlu'nu yabancı misyon şefleriyle ilişkisi nedeniyle eleştiremiyor, o hassasiyeti göstermeleri istenemiyordu. Partide adı konmamış bir yasak vardı.
Bir kısım partili de ister istemez bu durumu, "Acaba İnce ile İmamoğlu arasında özel bir ilişki mi var?" diye yorumluyordu.
MEHMET ALİ ÇELEBİ İSTİFA MI EDECEK?
Bu siyasi tutarsızlık da en çok, CHP'yi Atatürk'ün partisi olmamak, dış politikada milli çizgi izlememekle suçlayıp ayrılan İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi'yi rahatsız ediyordu.
Çelebi, bu rahatsızlığını birlikte yola çıktığı arkadaşlarıyla paylaştı mı bilmiyorum ama siyaset kulislerinde şimdi, "Çelebi, yakında partisinden ayrılıp bağımsız kalacak" diye konuşuluyor.
Kuşkusuz bu süreç en çok da CHP yönetimini memnun etti. Onlar zaten başından beri Memleket Partisi güç kazanmasın diye ellerinden geleni yapıyor. Hatta bizzat CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı ilgileniyor ve eski CHP'lileri istifa ettirerek geri dönmelerini sağlıyordu.
Kısaca, yeni parti kuran İnce, tıpkı o seçim gecesini doğru yönetemediği gibi bugün de partisini yönetmekte zorlanıyor.
TÜRKİYE'NİN MUHALEFET SENDROMU
Bu da hiç şaşırtıcı değil. Çünkü bir siyasi aktör, ülkenin temel sorunlarını teğet geçiyorsa, kaset komplosu sonrası Kılıçdaroğlu siyasetiyle CHP'nin dönüştürüldüğü üzerine kafa yormuyorsa, yıllarını verdiği partinin FETÖ tarafından kuşatılmasıyla ilgilenmiyorsa, hatta "Amerikalılar beni aradı" diyerek FETÖ'ye karşı verilen mücadeleyi görmezden geliyorsa ve sadece popülizmle siyaset yapıyorsa diğer partilere fark atması mümkün değil.
Aslında bu sadece Memleket Partisi'nin de sorunu değil. Bugün bütün muhalefet partileri aynı sorunu yaşıyor. Muhalefetteki hiçbir parti, küresel ve ülkesel sorunlar konusunda somut bir proje ve kuşatıcı bir siyasete sahip değil. Tabii sorun sadece proje ve siyasete sahip olmakla da aşılmıyor. O siyaseti, topluma doğru anlatan, samimi ve sahici lidere ve ekibine de ihtiyaç var. Bunların hiçbiri olmadığı için bugün muhalefet partileri, AK Parti'den ayrılıp gelenler dahil birbirine benziyor, hatta giderek CHP'nin kopyası oluyorlar.
Muhalefetin neden umut olmadığının cevabı burada saklı...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
