Referandum sonrası cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin başta uyum yasaları olmak üzere Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu gibi çok önemli reformların yapılması bekleniyor. Ancak siyasetten beklenen bir şey daha var; FETÖ'nünsiyasi ayağının ortaya çıkartılması. Referandum sonrası özellikle AK Parti teşkilatlarında ve yerel yönetimlerde büyük temizlik olması gerektiği beklentisi ilgili ilgisiz herkes tarafından ve her yerde dile getiriliyor.
Ama ortada net bir cevap yok. Seçimler ve iç sıkışma nedeniyle bu tür adımların atılamadığının herkes farkında. Ama şimdi referandum bitti ve önümüzde siyasi gerilimi yükselten seçimlerin (son 15 yılda 12seçim) yapılmadığı 2 yıl gibi geniş bir zaman dilimi olacak. Bu dönemde toplum biraz nefes alırken, siyaset boş durmayacak, bir yandan reformlarla demokrasiyi güçlendirirken öte yandan da siyasette yol temizliği yapacak. Asıl beklenen de o yol temizliğiyle FETÖ'nün siyasi ayağıyla ilgili somut bir şeyler ortaya çıkarmak.
Doğrusu bu soruyu Ankara'ya her gittiğimde hem güvenlik çevrelerine hem de siyasi aktörlere sordum ama net cevap alamadım. Bakan düzeyinde olmadığı, milletvekilleri arasında ise meclisteki bütün partiler dahil ByLock'ta adı geçenlerin birkaç kişiyi geçmeyeceği söylendi.
Peki, bu durumda "darbeci FETÖ'nün siyasi ayağı yok" mu diyeceğiz? Birkaç gün önce, AK Parti milletvekili MehmetMetiner, uzun siyasi tecrübesine de dayanarak şöyle yazdı: "FETÖ'nün siyasi ayağınınolmadığı iddiasına katılmıyorum. Darbe teşebbüsünde bulunan bir örgütün,siyasi ayağının olmaması mümkündeğil. Sonuçta darbe başarılı olsaydı,ülkeyi siyasetçilerle yönetirlerdi. Hem FETÖgibi bir ahtapot örgütün, her partide elemanlarınınolmadığını varsaymak doğru değildir. İnanıyorum ki her partide FETÖ'cü unsurlar vardır. Biz AK Parti olarak tespit ettiklerimizi ihraç ettik."
Böylesine küresel boyutları olan kirli bir yapının siyasal ayağının olmaması düşünülemez. Tam da bu yüzden işin bilinmezliği akla derin soru işaretleri getiriyor. Acaba ortada herkesin bildiği ama söyleyemediği ortak bir sır mı var?
FETÖ'NÜN YÜKSEK LİSANS ÜSSÜ: YENİ YÜZYIL
Fetullahçı Terör Örgütü'nün siyaset dahil el atmadığı, hatta ele geçirmediği alan yok gibi. Nereye dokunulsa altından FETÖ çıkıyor. Bu yüzden aylardır hatta yıllardır operasyonlar bitmek bilmiyor. Bir ahtapot gibi toplumun her yanını sarmış kirli bir yapıyla karşı karşıyayız. En etkili oldukları alan da hiç kuşkusuz eğitim. Sadece kendilerine ait 15 üniversite vardı. Bir karargâh olarak kullanılan bu üniversiteler nihayet KHK'lerle kapatılabildi.
Ancak bu kirli yapının bir de kapsama alanına aldığı, kripto denebilecek devlet ve özel üniversiteleri var. Kimiyle özel sözleşmeler yapılmış, kimiyle de özel ilişkiler kurulmuştu. Onlardan sadece birinde, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nde yapılanlar üniversitelerin nasıl kullanıldığının çarpıcı bir örneği.
FETÖ'nün Emniyet içindeki gücünü 17-25 Aralık darbesiyle, binlerce insanı dinleyen ve izleyen casusluk şebekesiyle gördük. İşte Emniyet'teki bu FETÖ'cü yapıyla Yeni Yüzyıl Üniversitesi arasında dosyalara yansıyan enteresan bir ilişki dikkatimi çekti. Builişki bana, FETÖ Buzdağı'nın görünmeyenyüzünü hatırlattı. Emniyet'tenyüksek lisans yapmak isteyen bütünFETÖ'cü emniyet müdürlerinin biradresi var; Yeni Yüzyıl Üniversitesi.
Hepsi de tam burslu olarak ve okula hiç gitmeden yüksek lisans diplomalarını buradan almışlar. Böylece hem maaşlarını yükseltmişler hem de konumlarını. Peki, şimdi nerede bu polis müdürleri? FETÖ'den içeridetutuklular. 17-25 Aralık sonrası FETÖ- Yeni Yüzyıl Üniversitesi ilişkisinde çok sayıda soru işareti var.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.