Halep'te yaşanan insanlık dramının dayanılmaz hale gelmesi de, Musul ve Rakka'da DEAŞ'a karşı ABD'nin başını çektiği mücadelenin düşük yoğunluklu sürmesi de sinsi bir siyasi hesaba dayanıyor.
Bu sinsi siyasetin altında, 20 Ocak'ta göreve başlayacak DonaldTrump'ı yönlendirmek ve etkilemek yatıyor.
Trump'ın nasıl bir dış politika izleyeceği merak ediliyor ama hiç bilinmez de değil. Seçim döneminde, İslamofobik yaklaşımlarına, mülteci karşıtı söylemlerine rağmen bazı ipuçları da verdi.
Özellikle Ortadoğu ve Türkiye'ye dair bu ipuçları, başta bölgeyi kaos ve düşük yoğunluklu vekalet savaşlarıyla dizayn etmeye çalışan demokratların "Derin Amerika"sını, onlarla ilişkili FETÖ'cüleri ve Türkiye karşıtı çevreleri rahatsız ediyor. İşte bu nedenle seçimi Trump'ın kazandığının anlaşılmasından sonra başta FETÖ'cüler olmak üzere Türkiye karşıtı inanılmaz bir kampanya başlatıldı. Her gün ABD'nin önemli gazetelerde Trump ve çevresini kışkırtan, Türkiye karşıtı haberler çıkıyor.
Bu kirli kampanyada FETÖ'cülerin ABD'den kovulma korkusu kadar, Trump'ın seçim sürecinde açıkladığı ve Türkiye'yi yakından ilgilendiren iki yaklaşımın da etkisi var. İlki, Trump'ın örgütlerle değil, devletlerle ilişki kuracağını açıklaması... İkincisi de "Türkiye'nin bölge Kürtleriyle birliktehareket etmesini tercih ederiz" demesi.
Bu yaklaşımlar sadece CIA ve FETÖ'yü değil, onlarla ilişkili PKK ve DEAŞ'ı da rahatsız etti.
Tam da bu yüzden son günlerde saldırılar arttı. Bu noktada Trump'ın Kürt siyasetinde kimi tercih edeceği de Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Trump ve kurmayları, ABD'nin Barzani'yi tercih edeceğini seçim sürecinde de son dönemde de altını çizerek açıkladı.
Çünkü Trump ve aşırı sağcı kurmayları PKKPYD hattına "komünist örgüt" gözüyle bakıyor. Trump'ın Rusya ve İran'a bakışıyla Ortado-ğu'daki gelişmelere yaklaşımı ve Barzani tercihi çok şeyi kökünden değiştirecek.
Öncelikle de AB'nin, "Şii Hilali" oluşturmak için pervasızca kan döken İran'ın ve aynı şeyi Türkiye'de yapan PKK'nın hesapları altüst olacak.
Türkiye, 20 Ocak sonrasına tüm bu kirli hesapları dikkate alarak hazırlanmalı.
YAPI KREDİ'DE FETÖ AÇMAZI
Cumhurbaşkanı Erdoğan son dönemde ısrarla bankalara yaptığı çağrıda; "Reelsektöre verilecek kredilere engel çıkartmayın" diyordu. Genel tablo nasıl bilmiyorum ama şu örnek çok çarpıcı. İzmirli işadamı Barış Aydın, yıllardır iş yaptığı Yapı Kredi'nin Liman Şubesi'nden 700 bin liralık kredi talebinde bulunur. 13 yıldır bankasıyla sorun yaşamayan Aydın'a kötü haber gelir. Aydın bunun üzerine şube müdürünü arar. Onun cevabı daha da kötüdür: "Barış Bey, medyasektöründe çalıştığınız, hükümet yanlısıolduğunuz ve sık sık FETÖ'ye dair yazıyazdığınız için sizin kararınızı yönetimkurulu verecek." Hürhaber'de haftada bir yazı yazan Aydın, "Bu sizi ne ilgilendiriyor" dese de işe yaramaz.
Konuyu bir kez de ben şube müdürüne sordum. Cevap beni de şaşırttı, çünkü gerekçesini ilk kez duyuyordum: "Kredi vermiyoruz demedim, sadece şunu söyledim, bankalarda müşterinin pozisyonuyla ilgili farklı makamlarda değerlendirme yapılıyor. Gazetede yazı yazması nedeniyle daha üst seviyede bir makamda değerlendiriliyor." Şimdi sormak lazım: Türkiye'nin en büyük bankalarından birinde yaşanan bu olayın bankacılık yasasında yeri var mı? Bu gerekçe ve söylenenler (sesli kayıt sisteminde mutlaka vardır) kabul edilir gibi değil.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.