Türkiye daha yönetilebilir ve güçlü sistem arayışını nihayet sonlandırıyor. Bu tarihi bir adım. Geçmişi darbeler ve müdahalelerle dolu bir demokraside bunu gerçekleştirmek "demokratik devrim"dir. Bu değişim siyaseti de diğer kurumları da kökten etkileyecek.
Türkiye'nin demokrasisini derinleştirmek ve toplumu zenginleştirmek için buna ihtiyacı var. Şu andaki ucube sistemi bir yana bırakalım, çok partili sisteme geçtiğimiz 1950'den beri Türkiye inişli çıkışlı bir yol izlediği için ne demokrasisini kurumlaştırabildi ne de ekonomisini güçlendirdi.
Aslında ister İngiltere gibi parlamenter sistem olsun, isterse ABD'deki başkanlık sistemi olsun hiçbiri bizde tartışıldığı gibi sorunsuz ve "mükemmel" değil. Ortak demokrasi tecrübesi denge ve denetleme sistemini öngörürken, asıl arayış "güçlüyürütme" oluşturma ekseninde sürüyor.
İtalya boşuna yüzde 40 sınırı getirmedi. Son 69 yılda 66 hükümet kurulduğu ve muhalefet sürekli her şeye "hayır" dediği için Başbakan Renzi, seçimlerde yüzde 40 oy alma sınırı getirdiklerini söylüyor. İlk oylamada yüzde 40 geçilmediği takdirde de en çok oy alan iki parti yarışacak.
Türkiye'nin bu arayışı 70'lerin başında başladı. Rahmetli Özal'dan Demirel'e Erbakan'dan Türkeş'e iktidar deneyimi yaşayan hepsi de aynı sonuca vardı; Türkiye'nin ihtiyacı başkanlık sistemi...
Demokratik sayılan (başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter) her sistemin pozitif ve negatif yanları var. Türkiye'nin parlamenter sistem tecrübesi özellikle de vesayetçi kurumlar nedeniyle sürekli sorun ürettiği hatta üretmesi istendiği için düzeltilmesi de işi yaramayacak.
Ayrıca toplumun hafızasında 70'lerde ve 90'larda yaşanan ve her yıla neredeyse bir hükümetin düştüğü o kaotik yılların derin izleri var. Bu yüzden de Andy-AR'ın son anketinde "Başkanlık sistemiülkeyi ileri götürür mü?" sorusuna yüzde 49.5 "evet" çıkıyor.
Meclis'ten de AK Parti ve MHP oylarıyla geçecek görünüyor. Çok fire vereceklerini sanmıyorum. Ancak hâlâ birileri tıpkı geçmişteki gibi "411 el kaosakalktı" demek için bekliyor ama o beklenti hayal.
Şu gerçeği artık görmek gerekiyor, bu sistem değişikliği küresel dayatmalara itiraz eden, içeride ve dışarıda "yeninormal" oluşturmak isteyen "YeniTürkiye" için gerekli, er veya geç olacaktı. Ama bu gün Cumhurbaşkanı Erdoğangibi güçlü bir lider varken tam zamanı.
Bu siyaseti de yeniden şekillendirecek. Hatta mevcut muhalefet partilerine bugünkünden daha çok iktidar olma şansı sunacak. CHP neredeyse 66 yıldır tek başına iktidar olmuş değil. Önümüzdeki yıllarda toplumu "kandökmeden gerçekleştiremezsiniz"söylemi veya "bölünmeyle" korkutanCHP'nin, siyaset üretmese dahi iktidarolma şansı, düne göre çok daha fazlaolacak.
Bugün yürütülen kampanyaları, içi boş karşı çıkışları -doğru eleştirileri değilbir yönüyle 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yaşananlara benzetiyorum. "Çankaya Köşkü'ne eşibaşörtülü Cumhurbaşkanı çıkamaz"diye yeri göğü inletenler acaba şimdi nedüşünüyor? Sisteme alternatif önerileritartışmak veya olası risklere dikkat çekmekyerine kalkıp "rejim değişiyor"korkusuna sığınırsanız sonuç 2007'denfarklı olmayacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.