Dünkü Hürriyet'in manşetine bakanların, "Hürriyet yine bir mesaj veriyor" dediğinden eminim. O tabloda yeni görev yapmaya başlayan "başörtülüpolis" üzerinden bir yaklaşım sergilense, hadi neyse gazetecilik refleksi denir geçilirdi. Ama o manşet sadece ondan ibaret değil. Daha derin ve eski Türkiye'yi hatırlatan ve inceymiş gibi görünen "kaba" bir mesaj var. Fotoğrafa dikkatle bakın. Başörtülü kadın polise fokuslanmak bir yana, asıl vurgulanmak istenen, Özel Harekât Polisi'yle asker ilişkisi... Sadece yazıyla söylenmemiş, fotoğrafla anlatılmak istenen açıkça askere güvenilmemesi meselesi.
Oysa daha 15 Temmuz'un üzerinden iki ay bile geçmedi.
Toplum askeriyle polisiyle derin travma yaşadı.
Atlatmış da değil.
Cumhurbaşkanı'nın ölümün eşiğinden döndüğü, yaverinin ihanet ettiği, askerlerin apoletli teröriste dönüştüğü, F-16'larla tanklarla halkı bombaladığı günlerin sarsıntısı henüz geçmedi. Hayatın ve ilişkilerin normalleşmesi için çok zamana ihtiyaç var.
Böyle dramatik ve özellikle de Doğan medyasıyla siyasi iktidar arasında bahar rüzgârlarının estiği günlerde, eski askeri hassasiyetleri kaşıyan mesajlar vermek, polis-asker karşıtlığını dillendiren hem de özel işaretlerle dikkat çeken manşetler yapmak kimseye yarar getirmez.
Büyük olasılıkla statükocu asker kafasının kapalı kapılar arkasında kulaklara fısıldadığı sitem, Hürriyet'çe manşete çekildi. Yıllar yılı askerler sivillerle hep böyle manşetler üzerinden konuştu. Yüz yüze konuşmadılar. Bunu da ağırlıkla Hürriyet üzerinden yaptılar. Eee...
Artık yeter. Bu millet 15 Temmuz'da ölümüne ülkesine, demokrasiye, sivilleşmeye sahip çıktı.
Milli ve sivil iradeye saygılı ordusuna da sahip çıktı. Bunun için de ağır bir bedel ödedi.
Artık herkes 15 Temmuz'un o temiz ruhuna uygun davranmalı. Hürriyet de artık yüzünü geçmişe değil, o ruhun işaret ettiği geleceğe dönmeli.
PKK-PYD HATTINDAKİ SİYASAL ÇÖKÜŞ
Birkaç gündür Diyarbakır merkezli bir haber siyaset kulislerinde konuşuluyor.
HDP ve çevresi yeni bir ateşkes çağrısı yapacak.
Daha önce de aralarında Türkan Elçi, Şahismail Bedirhanoğlu gibi isimlerin olduğu 60 kanaat önderinin imzaladığı ve PKK'yı eleştiren bildiri gündeme gelmişti.
Bu durumda acaba silahların bırakılması gündeme gelebilir mi? Manzara çok açık;
PKK-HDP ve PYD hattında siyaseten derin bir sıkışma yaşanıyor. 7 Haziran sonrası izledikleri bütün siyasetler çöktü. Halk savaşı, özyönetim, hendek ve Rojava siyaseti iflasla noktalandı ve binlerce insan ölüme sürüklendi.
Özellikle Suriye siyasetinde yaşanan çöküşü en çarpıcı biçimde HDP Milletvekili AltanTan dile getirdi: "Bugün PKK'nın, PYD'nin Suriyepolitikası da çöktü. Yani bir Kürt koridorukurup Hatay'a, İskenderun'a veyaLazkiye'ye kadar uzanma, Amerika'nında buna sonuna kadar destek vereceğihesaplandı. Bunun böyle olmadığı ortayaçıktı."Bu gerçeğe rağmen HDP aklı ne yazık kibeklenen açıklamayı değil, tam tersi bir şeyyaptı. Bütün siyasetleri iflas edince, bu kezÖcalan üzerinden yeni bir siyaset geliştirecekleriniaçıkladı.
Ne olduğunu da Hatip Dicle açıkladı: "Öcalan için 50 arkadaşımız açlık greviyapacak..."Klasik deyimle dağ fare doğurdu. Bu sıkışma,artık halk nezdinde bir ağırlıkları kalmadığınıgösteriyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.