Galatasaray'ın yenildiği Avrupa maçlarında bile hiç bu kadar mahkum oynadığına tanık olmadım.
Schalke'nin teknik heyeti Galatasaray'ı mükemmel analiz etmiş. İlk yarı bittiğinde Galatasaray'ın Alman ekibine karşı yüzde 63'e yüzde 37'lik üstünlüğü vardı. Lokomotiv maçında Galatasaray'ın uyguladığı taktiği Schalke sahaya yansıttı.
Almanlar topu Galatasaray'a verdiler ama kontrollü oyunla ve savunma arkasına yaptıkları akıllı koşularla inanılmaz gol pozisyonları buldular. Oysa Galatasaray'ın topu Schalke'ye bırakması ve kontrollü oyunu tercih etmesi gerekirdi.
Geniş alanda oynamak Galatasaray'ın çok pozisyon yemesine neden oldu. Linnes ile Nagatomo yeterince hücuma çıkamadı.
Doğru değişiklikler yapan Terim Schalke'nin soldan yaptığı atakları durdurmak için keşke Sinan'ın yerine Linnes'in önüne Mariano'yu alsaydı.
Galatasaray'ın fizik gücü Schalke'ye kafa tutmaya yetmedi. Alman ekibi tüm ikili mücadeleleri kazandı.
Maicon'un "Tank gibi" halinden yararlanan Embolo-Konoplyanka ikilisi Galatasaray savunmasının tozunu attı. Terim, Maicon'un zaafını
önlemek için Donk'u savunmaya
çekmek zorunda kaldı. Bana göre
oyunun ilk yarısında
Muslera'nın, Konoplyanka'ya kontrolsüz girişi penaltıydı. Ama Ukranyalı oyuncu
kendini abartılı atınca Fransız
hakem inanmadı, kale arkasındaki
asistan hakem pozisyona yakındı
ama "Penaltı" demedi. Sinan'ın
etkisizliği, bir şutu kaleciden dönen
Eren'in tembel ve isteksiz haline
bakınca Muslera Galatasaray'da gecenin
en iyisiydi.
İzleyenlerin "Bu maç böyle bitsin" diye dua ettiği kabus gibi gecede alınan bir puan Galatasaray için büyük ödül oldu.