- 06.10.2025, Pazartesi
Türkiye’nin ‘Sumud’ Diplomasisi ve ‘küresel vicdan’
Filistin'de, Gazze'de toprağını terk etmeyen halkın sarsılmaz iradesini de temsil eden bu kavram, bugün beş yüze yakın aktivistin, Filistin ve Gazze davasına gönül koymuş yürekli insanların yol göstericiliğinde, küresel vicdanın ortak dili haline gelmiş durumda. Geçtiğimiz hafta sonu Latin Amerika'sından Kuzey Afrikası'na, Avrupa'dan Asya'ya yüzbinler, hatta milyonlar 'Sumud Filosu' için meydanlarda, sokaklarda, 'küresel vicdan'ın temsilcileri olarak Filistin ve Gazze için, Orta Doğu'da barış için, katil Netanyahu ve soykırımcı hükümetinin bir an önce durdurulması için dünyaya çağrıda bulundular. Türkiye'nin Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü ve kararlı kişiliğinde, liderliğinde şekil bulan diplomatik çizgisi ise, bu yönüyle 'Sumud Diplomasisi' olarak tanımlanabilecek kapsamlı, sahada ve masada etkili bir mücadeleye işaret ediyor.
Bugün dünya, salt ekonomik merkezlerden değil; artık küresel adaletsizliklere, soykırımlara, çifte standart uygulamalara karşı ses olan, direnç gösteren, mücadele için çağrıda bulunan ahlaki merkezlerden yönetilen bir çağın eşiğinde. İstanbul ve Ankara bu merkezler arasında müstesna bir yere ve öneme sahip. Gazze'de yaşanan insani trajedi, soykırım, kimi batılı ülke başkentlerine çöreklenmiş siyasiler ve bürokratların karanlık çıkar grupları ve siyonistlerle kirli iş birlikleriyle uzun süredir bastırılmış bir toplumsal vicdanın uyanarak, çok şükür ki yeniden yükselmesine yol açtı. Bu vicdan, sadece Küresel Güney ülkelerinde değil, Avrupa'nın kalbinde de ses buluyor. Türkiye, Meksika, Brezilya, Güney Afrika, Endonezya kadar; Madrid, Lizbon, Roma, Brüksel, Kopenhag ve Dublin'de de yüzbinler sokaklarda. İnsanlar adalet, merhamet ve insani onur adına tek bir kelimeyi haykırıyor: 'Artık Yeter'. Bu küresel tablo, yeni bir dönemin de habercisi. Artık güç diplomasisi değil, vicdani diplomasi konuşuluyor.
Türkiye ise, Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü ve kararlı liderliğinde 'vicdani diplomasi'ye dayalı bu dönüşümün merkezinde yer almakta. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın her uluslararası platformda dile getirdiği 'dünya 5'ten büyüktür' söylemi, yalnızca bir politik çıkış değil, insani bir manifestodur. Türkiye, bu söylemi eyleme dönüştüren nadir ülkelerden birisi olarak öne çıkıyor. İster Gazze, Ukrayna, Karabağ, isterse de Afrika'da olsun; Türkiye, her kriz alanında aynı çizgide duruyor: Adalet, insani onur ve barış. 'Sumud Diplomasisi', Türkiye'nin bu ısrarlı tutumunu tanımlayan yeni bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü Türkiye, çıkar değil, ilke merkezli bir dış politika yürütüyor. Diplomasi tarihinde alışık olduğumuz pragmatik reflekslerin yerini, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, sabır, tutarlılık ve ahlaki direnç alıyor. Bu yaklaşım hem Güney ülkelerinde hem Avrupa toplumlarında büyük yankı buluyor. Artık, Türkiye yalnızca 'küresel ve bölgesel bir oyun kurucu' aktör olarak değil; aynı zamanda küresel vicdanın sesi olarak da tanımlanıyor. Türkiye'nin liderliğinde güç kazanan 'vicdani ittifaklar', 'Sumud Diplomasisi', bu yeni çağın ahlaki pusulasını da temsil ediyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Erdoğan’dan tarihi çağrı: ‘Kalkınma Adaletini Güçlendirelim’ (24.11.2025)
- 2030 Rekabet Manifestosu: Yeni Piyasa Düzeni (21.11.2025)
- Sigortacılığın geleceğinde fırsatlar ve riskler (19.11.2025)
- Washington’ın yeni efendileri: ‘Algoritmik Oligarklar’ (17.11.2025)
- Kırılgan dünyada Türkiye’nin ‘esneklik’ gücü (14.11.2025)
- Küresel yatırımcılar rota arayışında (12.11.2025)
- Süper Güçler için ‘Tragedya’ dönemi (10.11.2025)
- Doların derdi ‘güç gösterisi’ (07.11.2025)
- Türk Siyasetine ‘Adalet’ ve ‘Kalkınma’ Mührü (05.11.2025)
- Avrupa’yı kurtulamadığı ‘kibri’ batıracak (03.11.2025)