Güzel bir kelime nasıl olur da dile getirildiğinde insanın içini titretmez?
Nasıl olur da, daha ilk işitildiği anda şüpheye düşürür insanı?
Yazık!
Ama oluyor işte!
Zalimler ile "
okumuşlar" tayfası el ele verip bir kavramı kötü niyetlerine alet ederlerse, oluyor.
Nitekim,
"barış" kelimesini duyduğu anda irkilmeyen kalmadı.
Öylesine kirlendi.
O kadar yalan oldu.
***
Evirip çevirmeden söylemeliyim.
Ben de bu tuzağa düştüm.
Geçmişte "
barış projeleri"ne omuz verdiğim
oldu ve her seferinde yalanlara
tosladım.
İçimizdeki ecnebilerin bütün hilelerini bu kavramın arkasına sakladıklarını görüp hayal kırıklıkları
yaşadım.
Artık yutmam!
Ancak adil bir savaşa ve adalet kavgasına "
barış" adı verildiğinde kabul ediyorum.
Katillere hendek kazma zamanı tanınmasını isteyenlere, zalimleri mazlum gösterenlere, oturduğu yerde
vicdan makyajıyla süslenenlere karnım tok!
***
Ermenistan ile Azerbaycan arasında barış sağlanmalıymış?
Nasıl yani?
Ermenistan otuz yıl önce işgal ettiği topraklardan çekilmeden mi?
Suriye'ye daha fazla gecikmeden barış gelmeliymiş?
Sahi mi?
Yani demek istiyorsunuz ki, Esad gitmesin, Baas iktidarı yıkılmadan savaş bitsin, kuzey Suriye'deki oldu bittiler kabul edilsin.
Biz de bunu "
barış" sanıp içimize sindirelim, öyle mi?
***
Neyse ki, memleket Cihangir değil.
Neyse ki, memleketin ahalisi "sanatçı, şarkıcı, aktör" tayfasından ibaret değil.
Faili belli bir katliam varken, "kim yaparsa yapsın, kimse kimseyi öldürmesin" türünden gevşek gevezeliklere prim vermiyor bu halk.
Ota boka "susamam" diyenlerin, Ermenistan'ın cinayetleri karşısında niye sustuklarını gayet iyi biliyor.
Tıpkı PKK karşısındaki suskunluklarını affetmedikleri gibi bu suskunluğu da affetmeyecekler.
Sosyal medyadaki barış kampanyalarının katilin adını gizlemeye yaradığının farkındalar.
***
Efendim, ünlüler pek barışçıymışlar...
Gülün geçin bunlara!
Milletin umurunda değil.
Müzik prodüktörü, ünlü yazar menajeri, dizi yönetmeni, sosyal medya ajansı falan değil...
Milletten söz ediyoruz.
Biliyorlar zaten, şimdiki oyuncular, "oyuncu!
Hepsi o kadar!