Paldır küldür gireyim konuya...
Ve dümdüz sorayım... Sevilmek mi istiyorsun?
İstiyorsun...
Kim istemez!
Hem de çok istiyorsun.
Tamam!
Peki nasıl sevileceksin?
Mesela TV8 programlarının kahramanları gibi yaparsan bunu başarabilir misin?
Ya da tv'lerdeki öğle kuşağı yarışmaları gibi...
Öyle sanıyorsun çünkü çok belli oluyor. Sürekli itişip kakışarakmesela... Sabah akşam "sen yanlışsın,ben doğruyum" tartışmalarıyaparak... Sevip sevilebilir miinsan?
Hep mızmızlanarak...
Talep ederek, sorumluluk yükleyerek...
Ya da o bitmez tükenmez "beni sevmezsen fena olursun" anlamına gelen duygusal şantajlarla...
"Benim sevgimin eşibenzeri yok" dayılanmalarıyla...
Veya o en eski modelle; hani saçını süpürge ederek...
Sevilecek biri olabilir misin?
Hayır!
***
Bir de yalanlar uydurmak var. Yalan hikâyelerdenyalan kişilikler yaratmak...
İçinde bulunduğun her ortamı bir tür "sahne"ye çevirmek mesela...
Olur mu?
İnsan bu yolla dikkat çekebilir, ilgiyi bir süre üzerinde toplayabilir.
Beğenilir. Ünlülük gibi bir şey!
Ama derdin kendi çapında (eş dost arasında, instagram'da, snapchat'da falan) ünlü olmak değilse...
Şu canına yandığın hayatta gerçekten sevilmek istiyorsan...
Yani sana birileri "iyi kidoğmuşsun, iyi ki varsın"hissini derinden tattırsın; dünyadakivarlığın birkaç kişi tarafındanolsun, onaylansın istiyorsan...
O başka bir şey!
Bunu anlamadığında hayallerin azalıyor, hayal kırıklıkların çoğalıyor.
İtiraf et! Değil başkalarının seni sevmesi, sen bile kendinisevmez oluyorsun.
***
Sevmekten (yani sorumluluk almaktan) bucak bucak kaçarak...
Güvenlik arayışını her şeyin üstünde tutarak...
Donanımsız, baştan aşağı bir süs kalarak...
Ve hani son zamanlarda pek moda olduğu biçimde hep "güzel bir fotoğraf" kalarak sevilebilir mi insan?
Sanmıyorum.
İnsan kaç yaşında olursa olsun, "nereden geldim,nereye gidiyorum" sorularına ruhen uzaksa...
Şeyh Galib'in "hoşça bakzatına ki zübde-i âlemsinsen" deyişindeki "âlem"le hiçilgilenmiyorsa...
Bencil bir uyuşukluğu "kendini sevmek" sanıyorsa...
Ne sevebilir, ne de sevilebilir.
Bal gibi biliyorsun işte!
Sevilme isteğin seni sevilen biri yapmaya yetmiyor.
***
Gelelim kritik noktaya...
Birbirimize söylediklerimiz söylemek istediklerimizi tarif etmiyor.
Piyasa yapan itiraflar, ifşalar, samimiyet adı verilen saçmalıklar içimizi zerre rahatlatmıyor. Bizim aslımız suskunluklarımızve sustuklarımızdır. Sevgi, hâlâ o sessizlikiçinde sırasını bekliyor.
O gün gelinceye kadar hepsi "mış gibi"den ibaret.
Seviliyormuş gibi, seviyormuş gibi...
Sanki!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.