Sahanın bize söylediğini bir yana bırakıp, eski Kadıköy Geceleri'ningeri döndüğünü gördük. Tribünler yine eski iddiasına ve hırsına kavuşup, aynı duyguları takıma yansıttı.
Zenit'in dezavantajlarını bir gün önce dillendirdiler. 2,5 aydır maçyapmayan bir ekibin, hem tempo, hem de oyun kurgusu ile sorunlarının olması kaçınılmazdı.
Yine Isla bindirmeleri ile sağ kanattan pozisyon kovaladılar. Valbuena da kendini bu bölgeye taşıyınca, Hasan Ali sadece opsiyon olarak kaldı. Bu kadar istekle, "bir an önce" telaşıyla direkt olarak kaleye gitmenin, geçmenin mümkün olmadığı bir duvardan atlamaya çalışmak gibi olduğunu, Zenit savunması çok güzel gösterdi. Golün duran top karambolündengeldiğini de düşünürsek, akanoyunda, Eljif'in şutları dışındakaleciyi zorlayamadılar.
Moses ilk defa 11'deydi, Slimani de uzun bir aradan sonra... Böylesine yumuşak bir rakip ve boş alan bulmalarına rağmen, beklenenin uzağında kaldılar. Fark yaratacak performansIsla ve Harun dışında varmıydı? Çok koşan, terini sakınmayan oyuncularına rağmen, kendine ait bir oyun ve stratejinin olmadığını hala söyleyebiliriz. Ersun Yanal, hala işe başladığındaki, "ileriye vur, dönentopu kap" formülüne hiçbir ekleme yapmadan devam ediyor.
İyi taraftan bakarsak, Fenerbahçe'nin de akan oyunda rakibine fırsat vermediğini söylemeliyiz. Harun'un kurtardığı penaltı, belki de turun anahtarı olacak. Gol yemeden rövanşa gitmek, bu baskıyı rakibe vermek de önemliydi. Ama ne olursa olsun, Slimanı'yi tekrar takımınparçası yapmak gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.