Nisan başlarında Kemal Kılıçdaroğlu sosyal medyadan şöyle bir mesaj paylaşmıştı. "Erdoğan benim için diyor ki'sen er meydanına gelemezsin.' Çokşükür, nihayet böyle bir davetgeldi. Sevgili Erdoğan,sana çok açık ve net birçağrı yapıyorum. Er meydanınıntespitini de sanabırakıyorum. Er meydanınıtespit et, gelmeyenşerefsizdir!"
Erdoğan daha önce olduğugibi o günden sonra daKılıçdaroğlu'nu er meydanınaçağırmaya devametti. Dahası er meydanınıaçık ve net biçimde tanımladı. Erdoğan Kılıçdaroğlu'na "Cumhurbaşkanlığına adayol, yarışa gir" çağrısını yineledi.
Ne demişler, "büyük lokma yeama büyük laf konuşma!"
Kılıçdardoğlu Erdoğan'ın tespit ettiğier meydanına gelmedi. Kendini birkez daha kötü duruma düşürdü.
"Yapmazsam şerefsizim" diyerek meydan okuyan bir siyasi parti başkanının söylediği adımı atmaması neyle izah edilebilir?
Bu, her şeyden önce o kişinin siyaseti 24 saatlik bir uğraş olarak gördüğünün delilidir.
Geçmişte söylendiği gibi siyasete "dün dündür, bugün bugündür" mantığıyla bakanlar toplumu da hafızasız bir varlık olarak telakki ederler.
Her gün yeni bir boş vaat, her gün ispat gerektirmeyen yeni suçlamalar sıralar dururlar.
***
Kılıçdaroğlu için en önemli mesele CHP'deki iktidarını, koltuğunu korumak. Çünkü Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı olursa kaybedeceğini, kaybedince de CHP genel başkanlığı koltuğundan olacağını çok iyi biliyor.
O yüzden önce Abdullah Gül'ün adaylığı için uğraştı. Başaramayınca bu kez Muharrem İnce isminde karar kıldı. O isimde karar kılmak da o kadar kolay olmadı.
Neden mi? Çünkü CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği Muharrem İnce de CHP'de iktidar mücadelesi veren bir isim.
Ve Kılıçdaroğlu niçin aday olmuyorsa, İnce de aynı gerekçeyle aday oluyor.
İnce de seçilemeyeceğini biliyor. Ancak bu süreçte parlamak ve güçlenmek istiyor. Böylelikle seçimden sonra CHP genel başkanlığı koltuğuna oturabileceğini düşünüyor.
Kılıçdaroğlu'nun hesabı ise Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olmamak. Öte yandan CHP'deki en büyük rakibinin kazanamayacağı bir yarışta yıpranmasını sağlamak.
CHP'nin tepesindeki isimler önce kendi konumlarını düşünüyor. Ülkenin yönetimiyle ilgili sahici bir vizyonları yok. Öyle olmuş olsaydı Kılıçdaroğlu Muharrem İnce'yi nasıl aday gösterebilirdi?
İnce'nin Cumhurbaşkanlığı adaylığı gündeme geldiğinde çıkıp şunu söylemesi gerekmez miydi? "Ben buadamın CHP'yi yönetebileceğineinanmıyorum, ülkeyi yönetebileceğinenasıl inanayım?"
Oysa öyle olmadı. Kılıçdaroğlu, İnce'nin CHP'yi yönetemeyeceğini ancak ülkeyi yönetebileceğini ifade etmiş oldu.
Neyse en azından CHP'nin adayı da belli olmuş oldu.
Gün sonunda CHP "AKP yüzde49 oy alsın siyaseti bırakırım,giderim kitap okurum, köydetavuk beslerim" diyen Muharremİnce'yi aday göstermiş oldu.
İnsan kendisini böyle durumlara neden sokar ki?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.