KÜRESEL anlamda oyun iyice hızlandı. Kabul etmemiz gereken ABD'nin Rusya ile Çin ile ve Türkiye ile mücadele ettiğidir. ABD kendi refahını korumak ve dünyayı kontrol etmek için kurduğu
EKONOMİKASKERİ SİSTEMİN kodlarını değiştirmek istemekte.
ORTADOĞU'da bunu yapmazsa yapamazsa beka sorunu yaşayacağını biliyor. Atom bombası attıktan sonra kendisi için üreten ve kendi refahı için çalışan bir
JAPONYA meydana getiren akıldan söz ediyoruz.
ABD Irak'a niye girdi?
Niye asker yolladı, işgal etti? Tek bir cevabı var!
ÇİN SINIRSIZCA PETROL ALMASIN, ALAMASIN diye... Dünya üzerindeki rakibi
ÇİN çünkü. Kendi egemenliğinin bitmemesi için, yara almaması için ABD
ORTADOĞU'dan çıkmaz, çıkamaz.
Trump çıkacaklarını söylemişti! Ne oldu! Kaldılar. Kalacaklar ve sayılarını da artıracaklar... Sistemleri tehlikeye girerse anında
İRAN'ı da vuracaklar...
Kendileri dışında herkesi
PETROL şokuna sokmak için... Konu ABD ile
ÇİN olunca devreye
ROTHSCHILD AİLESİ GİRİYOR DOĞAL
OLARAK. Büyük güç çünkü... Kavga da başını alıp gidiyor! Oyun içinde oyun kuruluyor.
Sıradan insanlar yaşadıklarının ne anlama geldiğini öğrenemeden bir diğer oyuna geçiliyor...
Açalım biraz...
2018 yılı, Kraliçe II. Elizabeth ile Rothschild ailesinin ilişkisinin bittiği bir yıldı. Rothschild ailesi, İngiltere'nin Rusya, Çin, Türkiye ve Avrupa Birliği ile birlikte karar almasını istiyordu.
Kraliçe II. Elizabeth de bu fikre karşı değildi.
Ancak Washington'da parmağını silahın tetiğinde tutanlar, bu fikre karşıydı.
Hemen ajan Skripal'in zehirlenme olayı organize edildi.
2018 Mart ayında double ajan Sergey Skripal ile kızı Yulia zehirlendi.
İşte restorantta Sergey Skripal ve kızı Yulia'nın fotoğrafını çeken kişi.
Hemen suçlu bulundu...
Putin ve Rusya... Çünkü İngiliz medyası, Rus yapımı ölümcül Noviçok ile zehirlendiğini yazdı. Ve bu haber dünyaya yayıldı.
Rusya kendini ifade etmek için alan bulamadı. İngiliz devleti de Rusya'yı suçlarken, Amerika Birleşik Devletleri'nin istediği ambargoları başlattı. Chelsea'nin patronu Roman Abramovich de ambargoya dahil edildi. Abramovich'in dışında Alişer Usmanov, Igor Sechin, Oleg Deripaska, Arkady ve Boris Rotenberg'in 'Altın vize' olarak bilinen Tabaka 1 (Tier 1) vizesi de iptal edildi.
Ancak bu isimler hedef olurken Felix Sater neden listeye alınmıyordu?
Felix Sater'in listeye alınmasını engelleyen kişi bizzat Kraliçe II. Elizabeth'in oğlu Prens Charles'tı.
Kraliçe bile bu duruma karşı çıkamıyordu. Felix Sater sık sık tekrar ettiğim gibi çok önemli ilişkilerin merkezinde bulunan çok özel bir isimdi!
Peki
CHARLES neden böyle bir adım atıyordu? Garip olan, daha doğru
SIR olan kısım burada saklıydı...
Çünkü Prens Charles, Sergey Skripal ve Yulia'nın zehirlenmesinden önce restoranda çekilen son fotoğraftaki ayrıntıyı ilk gören kişiydi.
Fotoğraf incelendiğinde, Sergey Skripal ile Yulia'nın arkasındaki aynada görünen kişi çok büyük bir haber değil miydi! O kişinin ortadan kaybolması, Prens Charles'ın zehirlenme olayının arkasında MI6'nın olduğunu anlamasını sağladı. MI6 da, daha doğrusu Pentagon'dan emir alan MI6'nın Batı kanadı, Sergey Skripal ile Yulia'yı zehirlemişti.
Bu operasyon yüzde 100 başarıyla sonuçlanmıştı.
ZEHİRLENME YAŞANMIŞ ancak Rusya
başını bu dertten
kurtaramamıştı!
Hem Rusya hem oligarklar
KARA LİSTEYE alınmıştı.
Aslında Rothschild ailesinin büyük planı bir zehirlenme olayıyla yok edilmişti. Rothschild ailesinin Rusya'daki etkinliği ve Çin'deki gücü biliniyor.
SIR değil.
Avrupa etkisi de İngiltere'nin
BREXIT kararı ile büyük bir sekteye uğradı. Türkiye'deki gücü de hiç mi hiç az değildi...
Yakın tarihe baktığımız zaman
ANKARA'nın Washington ile teması, yakınlığı, ortaklığı malum... Bu yakınlık ABD'nin hatalarına rağmen yürüyordu.
15 Temmuz'dan sonra işler iyice değişti. İpler gerilmişti ve koptu.
Türkiye
AVRASYA eksenine oturdu.
Geçtiğimiz gün
TÜRK DEVLETİ RESMEN BUNU İLAN ETTİ...
Washington, Türkiye'nin yavaş yavaş kendisinden kopmaya başladığını gördüğü anda düğmeye basmıştı.
15 Temmuz önemli bir saldırıydı.
Türkiye'nin darbe ile ABD'nin bir eyaleti olması planlanıyordu, öyle olmadı.
Ancak ABD'nin
BEKA sorunu
ORTADOĞU'dan başladığı için
TÜRKİYE ile asla ve kat'a anlaşamayacak. Yani bizim şartlarımızda anlaşma imkanı yok.
Şartlar yumuşar, esneklik başlarsa o ayrı! Ya da ABD geri adım atar,
BÜYÜK olmaktan vazgeçerse!
Bu nedenle ABD'nin öncelikli hedeflerinden biri hala Türkiye.
Rusya ve Çin de ciddi hedef. Ancak ne kadar süper güç olursanız olun, Rusya, Çin ve Türkiye ile aynı anda savaşamazsınız.
Çünkü NATO'nun sorgulandığı, Avrupa Birliği'nin artık Washington doktrinine karşı hareket ettiğini de düşünürsek ABD riskli hamlelerde bulunuyor demek abartı olmaz...
Ayrıca İsrail de tek vücutta iki ayrı kafa, iki ayrı beyinle yönetiliyor.
Rothschild ailesinin İsrail üzerindeki etkisi malum. Ancak Pentagon da İsrail'de sıradan değil.
İran da ABD'nin hedeflerinden biri haline gelirken, bunun nedeni enerji konusunda Çin'e tam destek sağlayacağını açıklamasıydı.
Bugün Tahran, Çin'e petrol satmayacağı açıkladığı an Ruhani, Pentagon'un en çok sevdiği lider olur.
O nedenle sıkıntılı dönem daha da artacak. Bu hem içeride hem dışarıda olacaktır...
Washington ile Londra
AİLENİN yani
ROTHSCHILDLER'in karşısına
geçtiğine göre bu
KUTUPLAŞMAYI kesinlikle ve kesinlikle burada
görürüz... Olanlara, olacaklara böyle
bakın. Gerisi inanın masal. Çıkması
muhtemel bütün isimler bu eksende
yer alır. Çünkü
BÜYÜK OYUNU OYNAYAN GÜÇLER BUNLAR...
Londra'daki kavga böylesine büyümüşken Washington'daki savaş her yere dağılırken
TÜRKİYE'de neler olacağını, kimlerin öne çıkacağını anlamak zor değil. İsim vermeme gerek yok sanırım...
İçeride krizin çıkmasına yardım edenlerden yeni siyasi oluşumlara kadar görünmeyen bir zincir var.
Çünkü
TÜRKİYE önemli.
Herkes
TÜRKİYE'yi yanına almak için çırpınmakta. Ve bu mücadele kaçınılmazdır...
BAKALIM GÖRELİM...
Sonunda kazanacak olan
TÜRKİYE'dir. Ama yaşanacaklar da yaşanacaktır!