Kelimenin tam manasıyla tuhaf bir durumdayız. Bütün dünyayı kasıp kavuran salgın belasına rağmen ekonomimiz rakamsal açıdan hakikaten iyi bir durumda. Ancak, eski alışkanlıkları nükseden birileri, dövizdeki dalgalanmalarla ülkemizi test ediyorlar.
Dövizle ülkemize diz çöktürmeyi deneyenlerin, büyük kayıplara rağmen saldırıyı inatla sürdürmeleri, her türlü kaybı göze aldıklarını düşündürüyor.
Saldırının ve bu saldırıya sebep olarak gösterilen ekonomik tavır değişikliğinin zamanlaması da manidar. Her şey eskisi gibi gidiyor olsaydı ve döviz hareketliliğine Merkez Bankası'nın piyasaya döviz satması ve faiz artırması şeklinde cevap verilseydi, işler biraz düzelmiş gibi görünebilirdi belki. Ancak bu durumda, seçimlere kısa bir süre kala bugünkünden daha vahim bir tablo ile karşılaşırdık herhalde.
Olup bitenlerin ekonomi ilmi ile izah edilememesi, yaşadıklarımızın hesaplanmış bir saldırı olduğunun delili. Şükretmemiz gereken husus ise, Türkiye'nin bu saldırılara karşı mukavim olması. Bunun sebebi de Cumhurbaşkanımız yönetimindeki iktidarın, neler olacağını tahmin ederek yaptığı hazırlıklar.
Bu saldırılara, cari açığımızın yıllık 60-70 milyar dolar olduğu, bütçemizin nerdeyse yüzde 80'ini faiz ödemelerine ayırdığımız, yüksek faiz düşük kur dolayısıyla ürettiğimizden çok ithal mallara yöneldiğimiz günlerde maruz kalsa idik, neler olabileceğini düşünmek zor.
Bir zamanlar 70 sente muhtaç olan Türkiye'nin, bütün dünyanın üzerinden adeta bir silindir gibi geçen salgın sürecinde, bütün ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılaması yanında mağdur kesimlere yönelik devasa imkanlar sunan bir ülke haline gelmesi, belki de asıl odaklanmamız gereken nokta.
Ortalığı velveleye vermek için yandık, bittik, mahvolduk edebiyatı yapanların da çok iyi bildikleri gibi, Türkiye ekonomisinin sadece göstergeleri değil, yapısı da sağlıklı bir durumda.
Döviz fiyatlarının kasıtlı olarak artırılması sebebiyle sıkıntılar yaşadığımız ve bunun bir süre daha süreceği bir gerçek. Döviz üzerinden saldırı yapanlarla paralel hareket edip etmedikleri belirsiz olsa da, dumanlı havadan istifade ile kasalarını doldurmaya heveslenenlerin de bu sıkıntıda payı olduğu malum.
Serbest piyasa, her türlü yolla kar etme peşinde olanların zannettiği kadar da serbest değil elbette. Ama bunun anlaşılması için harekete geçen ilgili mekanizmaların çalışmaları zaman istiyor.
Yakın zamanda fiyatları anlaşmalı bir şekilde artırdıkları anlaşılan kuruluşlara kesilen cezaların bir buçuk yıllık bir süreç aldığını unutmamakta fayda var. Dolayısıyla bugünleri fırsat kabul ederek büyük karlar sağlamaya çalışanların tepelerine binilecek günler de yakındır…
Devletin gerekeni er ya da geç yapacağına şüphe yok…
Gençler bilmeyebilirler, ama çok daha vahim günler yaşadık ve hepsinin de üstesinden geldik elhamdülillah…
Bu da geçecek inşallah!..