Farkındasınızdır muhakkak, Suriye meselesi ile ilgili gelişmeler başta olmak üzere son senelerde yaşanan birçok olay, uluslararasıkuruluşların ne kadar çaresiz vezayıf olduklarını açıkça ortaya koydu...
Dünya üzerinde yaşayan yaklaşık 7 milyar insan, Birleşmiş Milletler'in sadece laf ürettiğinin ve herhangi bir meseleye çözüm bulma gücünün olmadığının farkında artık. İşin garip tarafı, okul kitaplarında ve ansiklopedilerde BM'nindünya barışını sağlamakla görevliolduğu hikayesinin hala anlatılıyor olması...
BM üyesi 190 küsur ülke,devletler arası eşitliğin laftaolduğunun ve kuruluşun GüvenlikKonseyi daimi üyesi 5 devletinparmağında oyuncak olduğununbilincinde artık.
Ancak belki de asıl önemli gelişme, uluslararası kuruluşları baskı altında tutanlar başta olmak üzere, birçokülkenin karizmalarının da fenahalde çizilmesi...
ABD başta olmak üzere Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya ve başka birçok ülke, kendi vatandaşları da dahil olmak üzere, dünya kamuoyunezdinde bir zamanlar sahipoldukları saygınlığı kaybetmişdurumdalar artık.
Soğuk Savaş yıllarında devletlerin yalan söylemeleri ve hedeflerine ulaşabilmek için gizli operasyonlar düzenlemeleri kolaydı.
Ancak, daha önceleri sınırlı olan iletişimde adeta bir patlama yaşanması ile birlikte, görünürde 'insan hakları,demokrasi ve evrensel değerleriönceliyormuş' gibi gözükenbirçok ülkenin, esas olarak kendimenfaatlerini önceledikleri, artık çocuklar tarafından bile biliniyor.
2001'de güya demokrasi ve insan hakları götürme iddiasıyla Afganistan'ı işgal ederken, yalan söylüyordu ABD, Sonra tarihin en büyük yalanlarından birisini söyleyip, güya kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olduğu iddiasıyla Irak'ı işgal etti. Irak'la ilgili yalanların gönüllü takipçilerinden birisi de 'üzerinde güneş batmayan' imparatorluğun mirasçısı İngiltere idi...
YALAN RÜZGARI...
Yalana dayalı işgali, yalana dayalı başka gelişmeler takip etti ve halen ediyor da... Aradan geçen yıllararağmen Afganistan ve Irak'ta huzurve istikrar hala yok. İnsan hakları ve demokrasi vaadiyle üzere oraları işgal eden ABD, var olanı da yok etti...
2011'de iç karışıklık yaşanmaya başlayan Suriye, yine başta ABD olmak üzere büyük ve orta çaptaki güçlerin yalancılıkları ile ilgili, en açık gelişmelerin yaşandığı alan.
Suriye'deki ideal çözümün, ülkenin toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi ve ülkede yaşayanların tümünü temsil eden bir yönetim kurulması olduğu açık.
Ancak Türkiye hariç, konuya müdahil olan ülkelerin tamamı, Suriye konusunda kendi menfaatlerine uygun davranıyor ve bu arada akla hayale gelmedik yalanlar söylüyorlar.
Dünyada huzur ve istikrarın temini için kurulduğu söylenen BM ve benzeri kuruluşların itibarları yerle bir olmuşken ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, İran ve benzeri birçok ülkenin itibarları da yöneticilerinin yalanları sebebiyle, aynı durumda.
Bu gelişmenin ülkemizi ilgilendiren en önemli tarafı, bu toprakların insanıimiş gibi yapıp ülkemizi çeşitlişekillerde köşeye sıkıştırmayaçalışan mihraklara destek olanların durumları.
ABD başta olmak üzere nerdeyse bütün ülkeler yalan rüzgarına kapılmış durumda. Normalde savrulan ülkeleri eleştirip, ülkemizin takındığı doğru ve yerinde tavrı alkışlamaları gereken içimizdeki kriptolarise, hala Türkiye'yi eleştirmeyisürdürüyorlar. Tutarsızlıkları ayyuka çıkan ülkeleri haklı gösterme gayretlerini de tabii..
Birçok şeyin yanında, doğruları söyleyen ve doğruları yapan yöneticilerimiz sebebiyle de, buülkenin vatandaşı olduğumuz içinşükretmemiz gerek...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.