Efsanevi bir kişilik olan Köroğlu'nu duymuşsunuzdur. İşte bu Köroğlu, dağa taşa hükmettiği günlerin birinde köye inerken yolda gördüğü sürüden bir koyun almak ister.
Ancak, koyunu kaptırmak niyetindeolmayan çoban, mücadele ettiğiKöroğlu'nu alt eder.
Karizmasını çizdiği kişinin Köroğlu olduğunu öğrenen çobanın sözleri çok manidardır: "Neden kendin geldinki ağam, haber salsaydın sürüyügönderirdim!.." Dağa taşa hükmettiğine inanan çoklarını da inandırmış olan ABD de,birçok işini haber göndererekhallettirebiliyordu. Çünkü herkes,eğer söz dinlemeyecek olurlarsaABD'nin geleceğini düşünüyordu...
Ancak, 2001 Afganistan ve 2003 Irak işgalinden sonra, o eski gücünyerinde yeller estiğine dair emareler öne çıkmaya başladı.
Afganistan ve Irak'ı içeriden devşirdikleri sayesinde kolayca işgal edebilen ABD, buralara demokrasi, insan hakları filan getirmedi. Niyeti de yoktu zaten. Ama asıl dikkat çekici olan,bu ülkeleri ağırlıklı olarak vekaletyoluyla idare etmeye çalışmasıydı.
ABD askerlerinin konuya bir tür 'iş' olarak bakmaları, maliyet açısından ciddi bir problemdi. Her türlü ihtiyaç maddelerinin, hatta kolalarının, sigaralarının bile ABD'den gelmesi gibi ardı arkası gelmeyen istekleri vardı.
Profesyonellik bunu gerektiriyordu çünkü...
Halen istikrara kavuşmayı bekleyen Afganistan'ı bir yana bırakalım. ABDadına iş gören paralı askerlerdenoluşan kuruluşlar sebebiyle işlerin kontrolden çıktığı Irak'ta yaşananlar, dünya gücünün uzaklara asker gönderme konusundaki zafiyetini açıkça ortaya koydu.
Ve Suriye'de yaşananlar gösterdi ki, ABD artık uzak coğrafyalaradoğrudan asker gönderebilmegücüne sahip değildir...
HA ABD, HA FRANSA...
Suriye konusunda kafası karışık olan ABD, bu ülke konusunda sürekli değişen bir politika izledi. Kendisi gelemeyeceği için de, bölgeden ve değişikülkelerden toparladığı teröristleri'müttefik' ilan ederek, onlar vasıtasıyla bir şeyler yapmaya soyundu.
Parçalanacağını düşündükleri Suriye'nin kuzeyinde silah ve teçhizat verdikleri terör unsurları ile bir devlet kuracak ve böylelikle Türkiye ve İran'ıköşeye sıkıştırdıkları gibi, İsrail'inde elini rahatlatacaklardı.
Plan ilk bakışta güzel gibi gözükse de, burnunun ta dibinde bir terör yapılanmasına müsaade etmeme kararında olan Türkiye harekete geçti.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı sebebiyle Irak'tan başlayıp Akdeniz'e uzanacak koridor hayalinden, önce Fırat'ın batısını çıkardı ABD ve işbirlikçileri.
Şimdi ise, Türkiye'nin Fırat'ın doğusu konusundaki kararlılığını anlayınca, planlarını tümüyle revize etmemecburiyeti ile karşı karşıyalar...
Ele geçirmek ya da hiç değilse boyun eğdirebilmek için birçok girişimde bulundukları Türkiye, dimdik ayakta ve bölge ile ilgili gelişmeler konusunda da oldukça hassas.
15 Temmuz'la saflaşan ve kendisine gelen TSK , ÖSO ile birlikte bölgeyeyönelik planlar için oluşturulanDEA Ş'a olduğu gibi, PYD/YPG'yede dünyayı dar etti...
Siyasetçileri, medya mensupları, akademisyenleri ile oluşturmaya çalıştıkları algılar da işe yaramıyor artık. Milletin oylarıyla işbaşına gelenbir Cumhurbaşkanı ve yine aynışekilde iktidara gelen AK Partigerçeği var Türkiye'de...
ABD, kendisi gelemediği, daha doğrusu gelemeyeceği ve teröristlerle olan ittifakı da işe yaramadığı için, şimdi Suriye'yi Fransa'ya havale etmeyi düşünüyor gibi...
İlk anda heyecana kapıldığı anlaşılan Fransa'nın da ABD'den bir farkı yok oysa...
Hülasa: Gelebilseler, uluslararası kural, akıl, mantık filan dinlemeyip, gelecekler...
Ama gelemiyorlar. Gelemezler çünkü... Taşıma su ile değirmendönmez, malum...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.