Daha dün gibi... Ama barışçı gösterilere rejim güçlerinin silahlı mücadelesi sonrası Suriye'debaşlayan iç savaş 7 yılı geridebıraktı. Başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşlar ve yine başta ABD olmak üzere küresel güç olarak geçinen ülkeler açısından utançdolu bir 7 yıl bu... 7 yılın hikayesi, hayatını kaybeden yüz binlerce ve bazıları kendi ülkelerinde olmak üzere çevre ve çeşitli Avrupa ülkelerini dağılan milyonlarca insandan ibaret değil sadece. Olup bitenler Suriyedenilen 24 milyonluk bir ülkeningeleceğinin kararması ve bundun sonra neler olabileceğinin bilinmemesi de demek. Suriye başlangıçta da sadece Suriye'den ibaret değildi belki. Ancak iç savaş başlar başlamaz İran'ın, hemen sonrasında ABD'nin müdahaleleri başladı ve ülkedeki kaos bir şekilde durulacağına iyice içinden çıkılmaz hale geldi.
Tabii kaynakları açısından herhangi bir değer ifade etmiyor olsa da, stratejik olarak taşıdığı önemsebebiyle, ilgi odağı haline geldiSuriye. Dünya barışını korumak ve benzeri parlak sözlerle tarif edilen BMve ilgili kuruluşları, Suriye'deyaşananlar konusunda lafüretmekten başka iş yapamadılar.
Başta ABD olmak üzere patronların işine karışmak işlerine gelmiyordu belli ki. Başlangıçta Özgür Suriye Ordusu varken, bir süre sonra denkleme DEAŞ eklendi. Bazı bölgeleri adeta adrese teslim olarak işgal eden bu örgüt yoluna devam ederken, kısmen rejimin ve kısmen de ABD'nin dahliyle PYD/YPG işe müdahil oldu.
Derken Rusya çıktı sahneye. Bu ülke ile geçmişten beri devam eden ilişkileri vardı ve gerek ABD'yidengelemek ve gerekse kendisinehas hesaplarla Rusya'da Suriye'yeda müdahil oldu. Ülkeyi kendi çiftlikleri gibi kullanmaya alışmış olan Esed ve Baas kadrosu, neler olup bittiğini anladıklarında ok yaydan çıkmış ve ülkeleri küresel güçlerin oyun alanı haline gelmişti artık.
YANLIŞ HESAP...
Ülkedeki bütün unsurların adaletli bir şekilde temsil edildiği ve yaşayanların tamamının üzerinde ittifak ettiği bir yapıya dönüşme fikrine direnen rejimyanlıları, yaşanabileceklerinhiçbirisini ya hesaplamamışlar,ya da hesaplamışlar amaolabilecekler çok ta umurlarındaolmamıştı.
Herkesin kendisine göre bir hesabı ve beklentisi vardı. Kimisi enerji hatlarına hakim olmanın yanında, bölgeyi yıllarca içinde çıkamayacağı bir kaosa sürükleyerek İsrail'e destek olmayı hesaplıyordu. Böylelikle artık yükselen bir güç halinegelen Türkiye'yi de sınırlamışolacaklardı akılları sıra.
Bir başkası için, mezhebi yakınlık sebebiyle mevcut rejimi korumak ve böylelikle Irak'la Lübnan arasında bir hattı canlı tutmak önemliydi.
Başka birisi ise bu ülkedeki mevcut kazanımlarına yenilerini eklemek ve bu arada olabildiği kadarıyla ABD'nin kazanımlarına mani olmak önemliydi.
Hasılı kelam, Suriye'ye müdahilolan güçler arasında, Suriye'ninmevcut toprak bütünlüğünümuhafaza ederek ülkenin istikrarlıbir hale gelmişini aklından geçirenbile yoktu. Tabii ki Türkiye dışında.
Ülkedeki karışıklıklar başlar başlamaz mülteci akını ile karşı karşıya kalan Türkiye, 'başı sıkışıldığındagidilecek ülke' pozisyonunukorumanın yanında, Suriye içindoğru olanı savunan tek ülke oldu yıllarca. Bunu yaparken de, çıkar temelli değil, öncelikle insani açıdan yaklaştı konuya ve bir yandan gelenlere kucak açarken, bir yandan da başta Suriye'yi yönetenler olmak üzere müdahil herkesi uyarma görevini de yerine getirdi. Şimdi de küresel oyunlarıbozarak Suriye'nin toprakbütünlüğünü muhafaza edebilmekve bu arada kendi sınır güvenliğinisağlamak için çalışıyor Türkiye.
Dışarıdaki ve içerideki birtakım memnuniyetsizlere rağmen...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.