CHP Genel Başkanı'nın 15 Temmuz'da darbe heveslilerine karşı koyan sivillerin takibata uğramaması için çıkarılan KHK'ya karşı çıkması, anlaşılabilir bir şey. Açıktan, 'keşke o gece darbegirişimine mani olmasalardı'diyemeyeceği için, 'devletin gücünün,devlet dışı militanlara devredildiğini'iddia ediyor ve ekliyor: "Hiçbir darbedöneminde bunlar olmamıştır. İlk kez budarbe döneminde yaşıyoruz."
Birileri 15 Temmuz'a milletimizinmani olduğunu yani darbeningerçekleşmediğini hatırlatsa iyi olur. Bu, sağlıklı bir mukayese için gerekli.
CHP Genel Başkanı'nın önceki günkü grup toplantısındaki bazı sözlerine bakılırsa, nihayet etrafımızda olup bitenlerle ilgili kafa yormaya başlamış gibi...
Başta Ortadoğu olmak üzere bölgedeki gelişmelerde petrolün etkisine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, petrolüntarihini, önemini ve üzerindeoynanan oyunları iyi bilenlerin,bölgedeki olayları da daha doğruokuyabileceğini belirtmiş ve şöyle devam etmiş:
"Bugün Ortadoğu, aktörlerin yönlendirdiği bir Ortadoğu'dur. Oradaki devletlerin elinden ipler, büyük ölçüde çıkmıştır. Bir ucunda Amerika, bir ucunda Rusya, bir ucunda İran, bir ucunda Türkiye var. Bu dört temel aktörün bir araya gelip Ortadoğu'daki acıyı, kanı gözyaşını sonlandırması lazım." Şimdiye kadar 'Ortadoğu bataklığına bulaşmayın'dan başka söz duymadığımız birisinden gelen bu değerlendirmeler, sevindirici.
Qetrolün ne olduğu ve bölgenin bu açıdan taşıdığı önem sebebiyle oynanan oyunlar konusunda söyledikleri doğru olsa da, ana muhalefet partisi genelbaşkanının bütün bunları şimdi dilegetiriyor olması, garip.
Kılıçdaroğlu'nun köprülerin altından bu kadar sular aktıktan ve ABD esas niyetinin Suriye'nin kuzeyinde bir koridor devlet oluşturabilmek olduğunu ortaya koyduktan sonra olup biteni kısmen anlayabilmiş olması, önemli bir gelişme.
ABD VE RUSYA'YA UYARI(!).
Konuşmasında 'hükümet edenlere önce petrolün, sonra da bölgenin tarihini okumalarını' önermiş ve 'bölgenin bir devletin tek başına yapılandırdığı bir yer olmaktan çıktığını' söylemiş, Kılıçdaroğlu.
Bu sözleri, biraz daha dersine çalışması halinde hükümet edenlerinzaten bunları bilerek hareketettiklerini Kılıçdaroğlu'nun daanlayabileceğine işaret kabul etmek mümkün...
ABD'nin gönderdiği 4 bin TIR'dan daha fazla silah ve teçhizat yanında, Rusya'nın da Suriye'de iki adet üs bulundurduğunu biliyor olması gereken Kılıçdaroğlu, şunları söyleyebilmiş, mesela:
"Defalarca söyledik, silah göndermeyin terör örgütlerine. Silah gönderdiler. Aynı olayı şimdi Amerika Birleşik Devletleri yapıyor. Suriye'deki, Irak'taki terör örgütlerine silah desteği veriyor." Hatırlatalım, bu sözleri sarf eden kişi Türkiye Cumhuriyeti'nin ana muhalefet partisinin genel başkanı. Gönderilenlerin terör örgütlerine değil bulundukları stratejik bölgeyi korumaya çalışan Bayırbucak Türkmenlerine gönderildiğini de iyi biliyor...
Güya muhalefetini yaptıktan sonra söyledikleri ise, ABD veRusya'yı yönetenlerin başlarınınellerinin arasına alıp derin derindüşünmelerini(!) sağlayacak cinsten:
"Buradan uyarmak bizim namus borcumuzdur. Eğer insan kanı içmekten hoşlanıyorsanız; buyurun silah gönderin.
Ama 'İnsanlık bizim temel formumuzdur' diyorsanız silah göndermeyin. Ne PKK'ya ne onun uzantılarına ne IŞİD'e ne onun uzantılarına ne El-Nusra'ya ne onun uzantılarına silah göndermeyin." ABD ve Rusya'yı yönetenler, Kılıçdaroğlu'nun sözleri üzerine şimdiden ne yapacaklarınıdüşünmeye başlamışlardır herhalde...
Kılıçdaroğlu'nun tam yarıyıl tatili başlamışken ders çalışmaya başlamış olması, iyi bir gelişme...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.