Bağımsız ve egemen olalım, ülke olarak kendi kararlarımızı alıp bunları uygulayalım. Bunları sağlamak için mücadele etmek gerekirse, bunu da yapalım tabii. Ancak, bütün bunlar yapılırken herhangi bir kaybımız da olmasın... Bu tür düşünceler, ilk bakışta iyi niyetli bir temenni gibi. Ancak, hakikaten ciddi saldırılar karşısında olanve bunlara karşı mücadele verenülkemizde döviz ve faiz oranlarındagerçekleşen oynamalar sebebiyle dile getirildiklerinde, tuhaf kaçıyor.
Kimden gelirse gelsin ülkemizin bağımsızlığını ve egemenliğini yok saymaya yönelik girişimlere karşı çıkılması ve bu yolda gereken her türlü adımın atılması konusunda hemfikir.
Yine kimden gelirse gelsin, sınırlarımıza yakın bölgelerde ileride ülkemizi ciddi problemlerle karşı karşıya bırakacağı kesin olan faaliyetlere göz yumulmaması ve önceden engellenmesi hususunda da, durum aynı. Ancak bütün bunlar yapılırken, rahatımızınve huzurumuzun da kesinliklebozulmaması şartını koşuyor birileri.
Yani, birileri bütün güçleriyle saldıracak, biz de ülke olarak bunlara karşı koyacağız ama bu arada en ufak bir şekilde sarsılmayacak, sendelemeyeceğiz de. Tam da 'ateş yakmasa, suıslatmasa' gibisinden bir beklentiyani. Oysa ateş yakar, su ise ıslatır.
Ülkeniz birtakım saldırılarla karşı karşıya kaldığında da, bütün gücünüzle mücadele eder ve bunu yaparken de, sarsılır hatta sendeleyebilirsiniz de.
Söz konusu saldırılarınamacına ulaşması durumundakaybedebilecek olduklarınızla,mücadele sırasında sarsılmanızsebebiyle uğradığınız zarar,mukayese bile edilemez oysa....
MÜCADELEETMEYELİM Mİ?..
Öncekiler bir yana, ekonomik açıdan oldukça iyi bir duruma geldiğimiz Mayıs 2013'ten sonra başlayan saldırılar, bizi dizlerimizin üzerine çöktürmeyi hedefliyordu. Gezi olaylarını takiben yaşanan 17-25 Aralık ve ardından 15 Temmuz hain darbe girişimi de, bu niyetin birbirini takip eden adımlarıydı.
Birkaç ağaç bahanesiyle başlatılan GeziOlayları, arzu edildiği gibi hükümetiiş yapamaz hale getirebilseydi,ekonomi ne hale gelirdi dersiniz?.. Yada o zaman ekonomi diye bir şey kalırmıydı?.. 17-25 Aralık keza?..
Hele 15 Temmuz... TRT'den silah zoruyla okuttukları korsan bildiride ülkemizi 'uluslararası sistemin sözdinleyen uyumlu bir üyesi halinegetireceklerini' söyleyenler, hedefineulaşabilseydi, neler olurdu?..
Türkiye'nin kararlı bir şekilde yürüdüğü 2023 hedeflerinin revize edilmesinde, yakın dönemde yapılan bu girişimlerin olumsuz etkilerinin büyük payı olduğu, malum. Halen çeşitli sebeplerle karşı karşıya kaldığımız ekonomik saldırıgirişimlerinin de esas olarakülkemizin kararlı yürüyüşünüdurdurmaya ya da yavaşlatmayamatuf olduğu, açık seçik gerçeklerden.
Gerektiği şekilde mücadele edilmemesi durumunda çok daha büyük kayıplar verileceği açıkken, mücadele sırasındauğranılan ufak-tefekzararlar üzerindeniktidarı karalamagirişimlerinin akla getirdiği ihtimaller, sevimsiz. Mücadele edilsin,tamam. Ama kayıpda olmasın diyenlerin-akıl almayacak kadar safdeğillerse şayet-, aslında'mücadele etmeyelim'demek istiyor olmaları, buihtimallerden birisi...
Tıpkı ateşinyakacağı ve suyunıslatacağı gibi, mücadeledediğiniz şey de kaçınılmazolarak bazı kayıpları gereklikılar.
Ama saldırıların amacına ulaşması durumunda kaybedeceklerimizin yanında, bunların esamesi bile okunmaz...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.