Tarihinin herhalde en karmaşık dönemlerinden birisini yaşayan Suudi Arabistan'daikinci tutuklamadalgası da başladı. Ülkede tam olarak ne olup bittiği ve yürütülen operasyonla nelerin hedeflendiği konusunda, hala açıklık yok. Batılı kaynakların 'yumuşak darbe' ismini yakıştırdıkları operasyonlarla ilgili değişik yorumlar var. Kimine göre, operasyonlar Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın, gücünü pekiştirme arzusuna yönelik. Kimileri ise ortalığın, 2 trilyon dolarlık ARA MCO'nun(Arabic AmericanPetrol Oil Company) halkaaçılması işleminin ABD'deyapılması sağlamayaçalışan Trump sebebiyle karıştığını düşünüyor. Suudi Arabistan'daki yaşananların, ülkenin kendi ayakları üzerinde durabilme gayretlerinden ileri gelmiş olabileceği şeklindeki zayıf ihtimal ise, tutuklanan bazı isimler sebebiyle artık anlamsız.
Dünyanın bilinen en büyük petrol rezervlerinden birisine sahip Suudi Arabistan'daki gelişmelerin bundan sonraki seyrini zaman gösterecek. Neticesi hayır olur inşallah diyelim ve gelin tarihte kısa bir yolculuk yapalım sizlerle...
1964 yılında Suudi Arabistan tahtına geçen Kral Faysal binAbdülaziz, Suud tarihinin belki de en ilgi çekici isimlerinden birisi. İslam birliği idealinesahip olanFaysal, göreve gelir gelmez Mısır, Suriye, Irak gibi ülkelerle ilişkileri geliştirmek için adımlar atmaya başladı ve 1969'da ilk İslam Zirve Toplantısı'nın gerçekleşmesini sağladı.
Bu adımı İslam Konferansı Örgütü'nün kurulması takip etti. İsrail işgali altında bulunan Kudüs'ün kurtuluşunu dert edinen ve bunun için cihad ilan etmekten çekinmeyen Kral Faysal, o günlerde yaptığı meşhur konuşmada şunları söylemişti:
"Kardeşlerim! Neden bekliyoruz?
Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? MukaddesKudüs'ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızıbekliyor. Neden korkuyoruz?
Ölümden mi korkuyoruz?
Allah yolunda cihad ederek ölmekten şerefli ve daha faziletli ölüm var mı? Ey kardeşlerim, bizim istediğimiz İslamMilliyeti ve İslami uyanıştır. Arzumuz milliyetçilik, ırkçılıkveya bloklaşma değildir.
Çağrımız İslami çağrıdır. Allah yolunda cihad etmeyedir..."
PETROL SİLAHI...
1967'deki altı gün savaşlarında İsrail'e mağlup olan Arap ülkeleri, BM toplantıları ve ABDSSCB görüşmeleri gibi diplomatik yollardan sonuç alamayınca, yeni bir savaşa hazırlanmışlardı. 6 Ekim 1973'te Mısır ve Suriye'ninİsrail'e saldırısı ileYom Kippur savaşı başladı.
Ancak ABD ve Batılı ülkeler yine İsrail'in yanında saf tuttular.
Petrolün vanası Arapların elindeydi. Ve yapılması gerekeni yaparak, Kral Faysal önderliğindeBatı ülkelerine petrolambargosu başlattılar. Bu, büyük bir enerji krizi çıkması demekti ve öyle de oldu. Petrol ambargosunu kaldırtabilmek için Suudi Arabistan'a giden zamanın ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Kral Faysal'la çölde bir vahada görüşme yapmak zorunda kalır. Kissingerambargonun kalkmasını,Kral Faysal ise Batılı ülkelerinİsrail'den destekleriniçekmesini istemektedir.
Kissinger, İsrail'e destekolmaya devam edeceklerinive ambargo kaldırılmazsapetrol kuyularını bombalayabileceklerinisöyler. KralFaysal'ın cevabı muhteşemdir: "Biz ve atalarımız devesütü ve hurma ile yaşadık;yine öyle yaşayabiliriz!.. Kuyularıbombalarsanız, derdiniziülkelerinizde pompa başındaakaryakıt bekleyenlere anlatırsınız..."Hikayenin bundan sonrasıgarip bir şekilde gelişir. Kararlıtavrını sürdüren Kral Faysal,25 Mart 1975'te, ABD'denyeni gelen yeğeni Faysal binMüsait tarafından vurularaköldürülür...
Suudi Arabistan'da olup bitenlere bu bilgiler ışığında bakmakta fayda var...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.