CumhurbaşkanlığıSistemi'nin aslında tam olarak nemanaya geldiğini bilmesi gerektiği halde,çeşitli sebeplerle 'hayır demekistiyor değiliz, ama...' şeklindecümleler kuranlar var...
Bu cümlenin sarf edilme sebepleri arasında, hayır cephesinin yalanlara dayalı ve kafa karıştırıcı propagandalarının etkisi var, şüphesiz. Bunların kafakarışıklıklarının, ilerleyensüreçte işin doğrusunuöğrendiklerindegeçebileceğini varsayabiliriz.
Ancak kafaları karışık olmadığı ve bu değişikliğinmükemmel olmasada, mevcut halenazaran çok ileribir adım olduğunubildiklerihalde,evet demekonusunda problemleri olanların ne yapacakları, merak konusu...
Bu durumda olanların sayısı öyle pek fazla değil, şükür. Ancak belirli ölçüde özgül ağırlığa sahip olup, çevrelerini etkileme ihtimalleri bulunduğunun altını çizmek gerek. Bütün mesele, çevrelerinde bulunanların, onların bu hallerini çözümleyebilmeleri ile ilgili. Bu kişilerintamamı değilse de çoğu, konu ilealakalı bazı fikirleri olup bunlarındikkate alınmadığını düşünenlerdenoluşuyor çünkü.
Oysa, söz konusu anayasa değişikliğinin çok da rahat şartlar altında yapılmadığını, dolayısıyla arzu edilen mükemmellikte olmadığını zaten biliyoruz.
Mevcut durumun zaruretleri sebebiyle, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'negeçişin bir tür ilk adım olduğunuve daha mükemmele ulaşmak içinçabaların bundan sonra süreceğini de...
Parlamenter Sistem'de bulunup da yeni sistemde bulunmaması bir eksiklik olarak vurgulanan gensoru gibi bazı mekanizmaların, aslında ne işe yaradıkları konusunda da, bütün ülke olarak ciddi bilgilere sahibiz.
KÖRLER VE SAĞIRLAR...
Müteredditmiş gibi gözükenlerden bazıları esas olarak yargı ile ilgili değişikliklere odaklanıyorlar. Bu düzenlemelerin neden gerekli olduğunu iyi bildikleri halde hem de.
Sıkıntı, yüksek yargı ile ilgili seçimleri kimin yapacağı ile ilgili. Evet demeleri beklendiği halde mütereddit olanların,yüksek yargı ile seçimleri yineyüksek yargı mensuplarınınyapmalarını istiyor olmalarıihtimali, konunun en can sıkıcı yanı.
Bu, 'körler ve sağırlar, birbirini ağırlar' durumunun devamını istemek çünkü...
Son senelerde neler yaşadığımızı unutmuş olmaları mümkün değil bu zevatın. Yargı erkinin kısavadede kendisini derleyiptoparlayabileceğini ve olmasıgerektiği gibi davranmayabaşlayacağını beklemek de, safdillik olur.
Referandum sandıkları, insanların kendi kendilerine ve vicdanları ile baş başa kaldıkları yerlerdendir. Orada ne diyeceğine de, herkes kendisi karar verir, şüphesiz. Ancak 'Prensip olarak sözkonusu değişikliğe karşı olmasabile, bu halinin içine sinmediğini'vurgulayarak, evet demeyebileceğihavası oluşturmak, mevcut durumla ciddi bir uyumsuzluk teşkil ediyor.
Oylanacak metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılması imkanı olmadığını hepimiz biliyoruz. Mademki mükemmele ulaşamıyoruz, ohalde kötüye geri dönelim demeninanlamsız olduğu da, malum.
Referandumda, ilgili anayasa değişikliğini kabul edip etmediğimiz sorulacak. Cevap da iki şıktan birisi: Evet ya da hayır.
Mevcut değişikliği tam olarak içine sindiremediğini söyleyenler için 'Belki'diye bir şık yok yani. Dahası, cevap pusulalarının herhangi bir yerine, 'evet,ama...' şeklinde başlayan notlardüşmemiz de mümkün değil.
Müteredditlerin durumlarını hızlıca gözden geçirmelerinde fayda var...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.