Birkaç istisna vardır elbette...
Ancak hemen her Afrikaülkesine gittiğinizde, Türkiye'nin20, 30 hatta belki 50 yılönceki haliyle mukayeseedebiliyorsunuz rahatlıkla.
Bazı gazeteci arkadaşlarımızın, 'aynen ülkemizin 200 yıl öncesi' gibisinden şakalarını hesaba katmıyoruz tabii.
Mukayese sadece şekille de alakalı değil.
Türkiye'nin eski yılları söz konusu olduğunda, aslında büyük imkanları olan ülkemizin o imkanları kullanmadığı ya da kullanamadığı zamanlar vardı.
Afrika ülkelerinin birçoğu da böyle: Yeraltı ve yerüstü zenginliklerinikullanmadıkları, daha doğrusukullanamadıkları için sıkıntılıdurumlarla karşı karşıyalar.
Bu kullanamama hali bazen imkansızlıklardan, bilgi eksikliğinden.
Ama çoğu zaman da -tıpkı bir zamanlar bizde de olduğu gibi-, dışarıdan ve içeriden birilerinin çeşitli engeller çıkarmaları ile alakalı. Afrika'da altın, elmas ve benzerikıymetli madenler; petrol, doğalgazgibi enerji kaynakları bol miktardamevcut. Ama, bir türlü gerektiği gibikullanılamadıkları için Afrika ülkelerininbazıları, dünyanın en fakir ülkeleriarasında ilk sıralarda bulunuyorlar daima.
Yani tam manasıyla 'varlık içinde yokluk' durumu...
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'la beraber Tanzanya, Mozambik, Madagaskar gezisindeyiz.
Her zaman olduğu gibi oldukça yoğun bir program söz konusu. Resmi görüşmeler, iş forumları... Ve tabii ki FETÖ ile mücadele konusundaki faaliyetler...
Daha önceki seferlerden aklımızda kalan kural yine geçerli. Hemen her coğrafyada olduğu gibi Afrikaülkelerine gelindiğinde de,Cumhurbaşkanımız başta olmaküzere siyasilerin, bürokratların,STK temsilcilerinin veişadamlarımızın zihninde aynısoru var: Bu ülkelere ne verebilir,insanların hayat standartlarınıngelişebilmesi, sağlıklı ve mutlu birşekilde yaşayabilmeleri açısındanne tür katkılarda bulunabiliriz...
Balık tutmayı öğretmek
Afrika ve dünyanın diğer yardıma muhtaç bölgelerine yönelik yardımlar konusunda ülkemizin ilk sırada olduğu malum. Ve bu durumla alakalı olarak özellikle batılıların yaşadığı kafa karışıklığı da.
Batılı zihin yapısı, Türkiye kökenli yardım kuruluşlarının Afrika'ya yönelik yardım faaliyetlerine akıl erdiremiyor bir türlü. Literatürlerinde 'Allah Rızası've 'Bereket' gibi kavramlarınkarşılığı olmadığı için de kurban, kumanya, su kuyusu, katarakt ameliyatları gibi faaliyetlerden ne tür bir 'çıkar' sağladığımızı düşünüp duruyorlar hala... Önceleri 'balık verirken'şimdilerde 'balık tutmayıöğretme'ye başlamış olmamız da,ciddi şekilde canlarını sıkıyor sömürüniyetiyle bölgede bulunanların. Bukonuda atılan her adım, bölgeye yöneliksömürü hesaplarının altüst olması vegiderek bu imkanın tamamen ortadankalkması demek çünkü...
Vaktiyle örtülü bir şekilde çalışan FETÖ'nün gerçek yüzü ortaya çıktıktan sonra, Afrika ülkelerine yönelik çalışmalar da daha bir önem kazanmış durumda. Afrika'nın çeşitli ülkelerinde yaygın bir şekilde örgütlenmiş durumda olan FETÖ'ye karşı 17-25 Aralık'tan sonra başlayan ve 15 Temmuz'dan sonra iyice yoğunlaşan faaliyetlerle, gerçek yüzü anlatılmaya başlandı ve iyi mesafeler alındı.
Görünürde eğitim-öğretim konusunda örgütlenmiş olsalar da, FETÖ faaliyetlerinin aslında batılıülkelerin işlerini kolaylaştırmayayönelik olduğu, Afrikalıyöneticilerce de anlaşılmışdurumda.
Dolayısıyla, ellerini verip kollarını kurtarmakta zorluk çekenler hariç, Afrika ülkeleri de artık FETÖ'ye dar ediliyor...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.