Dünyanın en büyük gücü ABD'deki başkan değişiminin dünya siyasetine kritik etkilerde bulunabileceği açık. Trump döneminde "önce ABD" politikasının daha fazla kaos ve güç boşluğu getirdiğini biliyoruz. Liberal düzenin çöktüğünü, popülizmin ve beyaz milliyetçiliğin önünün açıldığını ve büyük güç rekabetinin derinleştiğini çok konuştuk. Neredeyse bütün bu krizlerin ağırlıklı sorumluluğu koronavirüs salgını yüzünden başkanlığı kaybeden Trump'ın "skandal dolu ve otoriter" yönetimine bağlandı. Meselenin bu kadar basit olmadığını ABD'nin küresel rolünün krizi üzerine çalışanlar biliyor. Soğuk Savaş sonrası ve özellikle 2001 sonrası ABD'nin başarısız küresel performansını sadece Trump'a yıkmak adil olmaz. Kaldı ki Clinton, G. W. Bush, Obama ve Trump dönemlerinden biriken sorunlar bugün artık Biden'ın omuzlarında olacak.
SÖYLEM ÖNE ÇIKIYOR DA...
Elbette bugün, Biden yönetiminin "ABD geri döndü" ve "demokrasiler ittifakı" vizyonunun olası etkilerini öngörmek elbette bütün dünya başkentlerinin öncelikleri arasında. Yeni Başkan'ın kabinesi içeride ve dışarıda demokrasi, insan hakları ve özgürlük söylemini öne çıkaracak isimlerden oluşturuldu. "Trump'ın mirası ile yüzleşme" ihtiyacı da demokrasi söylemini öne çıkarmayı gerektiriyor. Hatta şimdiden ABD'li yetkililer Rusya ve Tayvan'a "demokrasi odaklı" eleştirilerine başladı bile. Peki, Washington'un yeni "demokrasi" söylemine bakıp, dünya siyasetinin "demokrasi- otoriterlik ekseninde" yeniden şekilleneceğini söyleyebilir miyiz? Bu soruya "Evet" cevabını vermek hayli iddialı ve ütopik olur. Biden'ın önceliği ABD'nin milli stratejik çıkarlarını gerçekleştirmek. Bunun için müttefikleri ile dayanışmayı ve demokrasi-değerler söylemini kullanmayı planlıyor. Yani, dünyayı "demokrasiler ve otoriter rejimler" şeklinde ikili bir ayrışmaya taşımaya ve güç siyasetinin zeminini bu ayrışma üzerinde şekillendirmeye niyetli değil. Bu kadar naif bir niyete sahip olsa bile ABD, bu kapasiteye sahip değil. Demokrasi promosyonunda en iddialı olduğu dönemler için bile Washington'ın karnesi kırıklarla dolu. ABD yönetimleri tümüyle işgal ettikleri ve yeniden yapılandırdıklarını iddia ettikleri Afganistan ve Irak'tan yıllardır kaçmanın yolunu arıyor. Geride "demokrasi inşası" değil, başarısız devletler ve silahlı milisler bırakarak...
DEMOKRASİ RÜZGÂRI ESER Mİ?
Biden'ın "otoriter" gördüğü iktidarlara müdahale edeceğini sanarak "ütopik demokrasi rüzgârına" kendini kaptıracak muhalefet hareketlerinin en az devlet başkanları kadar rasyonel bir değerlendirmeye sahip olması gerekir. Washington'ın çıkarlarının sadece demokrasilerle dayanışma ile sağlanacağı fikri de doğru değil. Amerikalı siyasetçiler kendileriyle uyumlu otoriter rejimlerle anlaşmada mahirdir. Karşı devrimciler Arap devrimlerini Mısır'da, Yemen'de boğarken sessiz kalarak onlara destek olan meşhur demokrat Obama idi. Libya müdahalesinin ve Suriye politikasının yarattığı felaketi hiç konuşmayalım. "Demokrasi" söyleminin onların elinde kullanışlı bir araç olduğunu fark etmeyenler yeni bir hayale kendilerini kaptırabilirler. Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı sistemini "otoriter rejim" olarak kodlayan ve muhalefete "demokrasi bloğu" ya da "demokrasi konferansı" kurmayı tavsiye edenler var. Hatta "demokrasiye geçiş" senaryoları da çalışıyorlar. Ne Biden dünyada demokrasi rüzgârı estirebilir, ne de Türkiye "geçiş" ülkesi. Kendi ülkesinin demokratik tecrübesini ve sorunlarını anlamaktan uzak bu yaklaşımdakilere Biden etkisini iyi hesap etmelerini salık veririm.
SÖYLEM ÖNE ÇIKIYOR DA...
Elbette bugün, Biden yönetiminin "ABD geri döndü" ve "demokrasiler ittifakı" vizyonunun olası etkilerini öngörmek elbette bütün dünya başkentlerinin öncelikleri arasında. Yeni Başkan'ın kabinesi içeride ve dışarıda demokrasi, insan hakları ve özgürlük söylemini öne çıkaracak isimlerden oluşturuldu. "Trump'ın mirası ile yüzleşme" ihtiyacı da demokrasi söylemini öne çıkarmayı gerektiriyor. Hatta şimdiden ABD'li yetkililer Rusya ve Tayvan'a "demokrasi odaklı" eleştirilerine başladı bile. Peki, Washington'un yeni "demokrasi" söylemine bakıp, dünya siyasetinin "demokrasi- otoriterlik ekseninde" yeniden şekilleneceğini söyleyebilir miyiz? Bu soruya "Evet" cevabını vermek hayli iddialı ve ütopik olur. Biden'ın önceliği ABD'nin milli stratejik çıkarlarını gerçekleştirmek. Bunun için müttefikleri ile dayanışmayı ve demokrasi-değerler söylemini kullanmayı planlıyor. Yani, dünyayı "demokrasiler ve otoriter rejimler" şeklinde ikili bir ayrışmaya taşımaya ve güç siyasetinin zeminini bu ayrışma üzerinde şekillendirmeye niyetli değil. Bu kadar naif bir niyete sahip olsa bile ABD, bu kapasiteye sahip değil. Demokrasi promosyonunda en iddialı olduğu dönemler için bile Washington'ın karnesi kırıklarla dolu. ABD yönetimleri tümüyle işgal ettikleri ve yeniden yapılandırdıklarını iddia ettikleri Afganistan ve Irak'tan yıllardır kaçmanın yolunu arıyor. Geride "demokrasi inşası" değil, başarısız devletler ve silahlı milisler bırakarak...
DEMOKRASİ RÜZGÂRI ESER Mİ?
Biden'ın "otoriter" gördüğü iktidarlara müdahale edeceğini sanarak "ütopik demokrasi rüzgârına" kendini kaptıracak muhalefet hareketlerinin en az devlet başkanları kadar rasyonel bir değerlendirmeye sahip olması gerekir. Washington'ın çıkarlarının sadece demokrasilerle dayanışma ile sağlanacağı fikri de doğru değil. Amerikalı siyasetçiler kendileriyle uyumlu otoriter rejimlerle anlaşmada mahirdir. Karşı devrimciler Arap devrimlerini Mısır'da, Yemen'de boğarken sessiz kalarak onlara destek olan meşhur demokrat Obama idi. Libya müdahalesinin ve Suriye politikasının yarattığı felaketi hiç konuşmayalım. "Demokrasi" söyleminin onların elinde kullanışlı bir araç olduğunu fark etmeyenler yeni bir hayale kendilerini kaptırabilirler. Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı sistemini "otoriter rejim" olarak kodlayan ve muhalefete "demokrasi bloğu" ya da "demokrasi konferansı" kurmayı tavsiye edenler var. Hatta "demokrasiye geçiş" senaryoları da çalışıyorlar. Ne Biden dünyada demokrasi rüzgârı estirebilir, ne de Türkiye "geçiş" ülkesi. Kendi ülkesinin demokratik tecrübesini ve sorunlarını anlamaktan uzak bu yaklaşımdakilere Biden etkisini iyi hesap etmelerini salık veririm.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Genelge yayımlandı! Cumartesi sokağa çıkma yasağı var mı? 6 Mart'ta hangi illerde sokağa çıkma yasağı olacak?
- Yeni normalleşme: Şehirler arası seyahat yasağı var mı? Hangi illere giriş-çıkış yasak? Risk grubu illerde...
- Tarih açıklandı! Şubat ayı kısa çalışma ödeneği ne zaman yatacak? 2021 KÇÖ ne zaman bitiyor, uzatılacak mı?
- Bitcoin'de son dakika gelişmesi! Yeniden hareketlendi 3 Mart Bitcoin ne kadar, kaç TL oldu? BTC kaç dolar?
- Kira artış oranı son dakika: 2021 Mart ayı kira artış oranı ne kadar oldu? TÜİK TEFE TÜFE kira artış oranı hesaplama...
- Marketlerde normalleşme düzenlemesi! Alışveriş yapacaklar dikkat! A101, ŞOK, BİM, Migros bundan sonra...
- Heyecan dorukta! AÖL sınav sonuçları ne zaman açıklanacak? 2021 açık lise sınav soruları ve cevapları yayımlandı mı?
- Hayranları merakla bekliyordu! Heyecan fırtınası! Stranger Things 4. sezon ne zaman başlayacak?
- Ek gelir için başladı hayatı değişti! Şimdi siparişe yetişemiyor! 30 günde...
- Paralar hesaba yatıyor! IBAN'ı hatalı olanlar dikkat! Tarih netleşti...
- Survivor kim elendi? 2 Mart Survivor'da elenen isim kim oldu? İşte SMS Exxen sıralaması...
- "O illerde yasaklar kalktı" 65 yaş üstü sokağa çıkma yasağı hangi illerde kalktı? 65 yaş üstü ve 20 yaş altı...