ABD seçimlerinde oy sayımları bu satırlar yazıldığında tamamlanmamıştı.
Biden'ın kazanma ihtimali giderek güçlenirken iki adayın iddiaları ortalama seçim polemiklerinin çok ötesine geçti.
Artık 2020 seçimleri ABD demokrasisinin "krizinin derinleştiği" tarihi bir dönem olarak hatırlanacak.
Elbette bu kriz sadece Trump'ın istisnai başkanlığı veya Trumpizmin aldığı yüksek oyla ilgili değil.
Demokrat B. Sanders'in Trump'ın iddialarını "demagogların demokrasiye inancı yok etme ve otoriterliğe yönelme yolu" olarak nitelemesi ve Biden'ın "hiç kimse demokrasimizi elimizden alamayacak" açıklaması Amerikan siyasetinin hiç de kolay bitmeyecek bir demokrasi tartışmasına sürüklendiğini gösteriyor. Mesele "çılgın bir başkanın demokrasiye verdiği zarardan" çok fazlası.
Geçiş döneminin ne denli zorlu olacağı ise hem Trump hem de Biden kampanyacılarının davalar için bağış toplamaya başlamasından anlaşılıyor. Taraflar seçim sonuçları için "haftalarca sürecek" bir mücadeleye hazırlanıyor.
Trump'ın az farkla kaybedecek bir performansı hem de Kovid-19 salgınına rağmen göstermesi ABD demokrasisi üzerine tartışmayı daha da büyütecek. Geçiş döneminin zorlu geçmesi ise Amerikalıların kendi demokrasi tartışmasını raydan çıkaracak tehlikelere açık.
ABD'nin küresel rolünü "insan hakları ve demokrasi promosyonu" adına misyoner bir tarzda yeniden kurgulamasını istiyorlar. Geçiş döneminin sorunları yüzünden Biden yönetiminin bu tür bir politikaya yönelmesi içerideki demokrasi tartışmasının dışarıya, dünyaya ihraç edilmesi demek. Trump'a oy veren Amerikalıları küçümseyen bu yaklaşım, ki buna liberal kibir diyorum, "popülist liderlerin düşüşünü tüm dünyada dalgaya çevirmek gerekli" argümanı ile köpürtülebilir. Trump dönemi "geçici bir anomali" olarak kodlanabilir ve ABD'nin "hür-demokratik dünyaya liderlik" söylemi yeniden canlandırılabilir.
ABD'nin böyle bir kampanyayı taşıyamayacağı görüşündeyim. Trumpizmin mevcut gücü, misyoner demokratlığa geçit vermiyor. Dünyanın da bu tür misyonerliklere karnı tok. ABD'nin propagandasını yaptığı değerleri umursamadığını, aslında güce ve kendi milli çıkarlarına odaklandığını sadece Trump dünyaya göstermedi. Washington'ın makyajı Obama döneminde döküldü. Başkanlığının ilk yıllarındaki "demokrasi" söylemi, Arap isyanları sırasında otoriter rejimlere verdiği destekle buharlaştı. Batı ülkelerinin sadece kendilerine layık gördükleri demokrasiyi içeride korumaktan bile aciz olduklarını görmek için Avrupa'daki yükselen İslam karşıtlığına bakmak yeterli. Hz. Muhammed'e hakaret eden karikatürlere sahip çıkan Fransa, en son 10 yaşlarında dört Türk çocuğu sorgulayarak "demokrasiyi" kendi ülkesindeki Müslümanlara da layık görmediğini ispatlıyor.
Biden'ın kazanma ihtimali giderek güçlenirken iki adayın iddiaları ortalama seçim polemiklerinin çok ötesine geçti.
Artık 2020 seçimleri ABD demokrasisinin "krizinin derinleştiği" tarihi bir dönem olarak hatırlanacak.
Elbette bu kriz sadece Trump'ın istisnai başkanlığı veya Trumpizmin aldığı yüksek oyla ilgili değil.
***
Bütün dünya gördü ki Amerikan toplumunun kutuplaşması bir yana, geleneksel seçim sistemini bile dağınıklıktan kurtarmak için ciddi bir reforma ihtiyaç var. Mevcut başkanın "dürüst seçim istemesi," "yasal olmayan ve geç gelen oyların sayımı" ile Demokratlar'ın "seçimi çaldıklarını" iddia etmesi hayli sıra dışı. Seçime "büyük şirketlerin, teknoloji şirketlerinin ve büyük medya kuruluşlarının" müdahale ettiğini söylemesi de krizin derinliğini gösteriyor.Demokrat B. Sanders'in Trump'ın iddialarını "demagogların demokrasiye inancı yok etme ve otoriterliğe yönelme yolu" olarak nitelemesi ve Biden'ın "hiç kimse demokrasimizi elimizden alamayacak" açıklaması Amerikan siyasetinin hiç de kolay bitmeyecek bir demokrasi tartışmasına sürüklendiğini gösteriyor. Mesele "çılgın bir başkanın demokrasiye verdiği zarardan" çok fazlası.
Geçiş döneminin ne denli zorlu olacağı ise hem Trump hem de Biden kampanyacılarının davalar için bağış toplamaya başlamasından anlaşılıyor. Taraflar seçim sonuçları için "haftalarca sürecek" bir mücadeleye hazırlanıyor.
***
Foreign Affairs'teki makalesinde Larry Diamond, Biden'ın kazanmasının dahi ABD demokrasisini "iyileştirmeyeceğini" öne sürüyor. Günahın büyüğünü Trump'a yazsa da Diamond, partizanlığa ve ırka dayalı kutuplaşmanın Obama'nın ikinci döneminden itibaren Amerikan siyasetinde yarattığı krizin farkında.Trump'ın az farkla kaybedecek bir performansı hem de Kovid-19 salgınına rağmen göstermesi ABD demokrasisi üzerine tartışmayı daha da büyütecek. Geçiş döneminin zorlu geçmesi ise Amerikalıların kendi demokrasi tartışmasını raydan çıkaracak tehlikelere açık.
***
Trump'tan duyulan rahatsızlıkla Demokratlar arasında "radikal bir reform" beklentisi içerisinde olanlar mevcut.ABD'nin küresel rolünü "insan hakları ve demokrasi promosyonu" adına misyoner bir tarzda yeniden kurgulamasını istiyorlar. Geçiş döneminin sorunları yüzünden Biden yönetiminin bu tür bir politikaya yönelmesi içerideki demokrasi tartışmasının dışarıya, dünyaya ihraç edilmesi demek. Trump'a oy veren Amerikalıları küçümseyen bu yaklaşım, ki buna liberal kibir diyorum, "popülist liderlerin düşüşünü tüm dünyada dalgaya çevirmek gerekli" argümanı ile köpürtülebilir. Trump dönemi "geçici bir anomali" olarak kodlanabilir ve ABD'nin "hür-demokratik dünyaya liderlik" söylemi yeniden canlandırılabilir.
ABD'nin böyle bir kampanyayı taşıyamayacağı görüşündeyim. Trumpizmin mevcut gücü, misyoner demokratlığa geçit vermiyor. Dünyanın da bu tür misyonerliklere karnı tok. ABD'nin propagandasını yaptığı değerleri umursamadığını, aslında güce ve kendi milli çıkarlarına odaklandığını sadece Trump dünyaya göstermedi. Washington'ın makyajı Obama döneminde döküldü. Başkanlığının ilk yıllarındaki "demokrasi" söylemi, Arap isyanları sırasında otoriter rejimlere verdiği destekle buharlaştı. Batı ülkelerinin sadece kendilerine layık gördükleri demokrasiyi içeride korumaktan bile aciz olduklarını görmek için Avrupa'daki yükselen İslam karşıtlığına bakmak yeterli. Hz. Muhammed'e hakaret eden karikatürlere sahip çıkan Fransa, en son 10 yaşlarında dört Türk çocuğu sorgulayarak "demokrasiyi" kendi ülkesindeki Müslümanlara da layık görmediğini ispatlıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Son dakika: Kafeler, restoranlar ve lokantalar ne zaman açılacak? Mekanlar yeniden 1 Mart'ta mı açılacak? Ağzından kaçırdı...
- Sadakatsiz dizisinde ardı ardına ayrılık iddiaları! Bu kez yakışıklı oyuncu...
- Bilim Kurulu son dakika: Yasaklar ne zaman kalkacak? Kısıtlamalar hangi illerde kalkacak? Mekanlar...
- Müjdeli haber geldi! 2250 ile 1500 lira destek ödemesi! Başvuru süresi uzatıldı...
- Başvurana Ocak-Haziran ayları arasında 763 TL para yardımı! TC Kimlik Kartı ile başvurabilirsiniz! İşte detaylar...
- A101'de perşembe indirimleri neler? 28 Ocak 2021 A101 aktüel ürünler kataloğu dolu dolu
- 2021 yılı otomobil kampanyaları: Ford, Opel, Renault, Fiat ve Peugeot heyecan uyandıran kampanyalar...
- EGM PA bekçilik sınav sonuçları ne zaman açıklanacak? 2020 1. dönem bekçilik sözlü mülakat ne zaman yapılacak?
- Heyecanla bekleniyor! Bahar dönemi üniversiteler açılacak mı? 2021 üniversitelerde yüz yüze eğitim başlayacak mı?
- Marketlerde yasak sonrası değişim alışveriş yapacaklar dikkat! BİM ve A101'de o ürünler bundan sonra...
- Son dakika: Hafta sonu yasağı kalktı mı? 30-31 Ocak'ta sokağa çıkma yasağı var mı? Bu hafta sonu kısıtlama olacak mı?
- ATA AÖF bütünleme sınavı ne zaman? 2021 ATA AÖF güz dönemi bütünleme sınavı online mı olacak?
ANA SAYFA