Yaşam tarzı tartışmaları bir türlü son bulmuyor. Okullardaki 10 Kasım anma törenlerinde büst önünde secde ettirilen öğrenciler, sokaklarda başörtülülere saldırılar, bir Instagram fenomeninin gösterişli mevlid töreni üzerinden çıkan tartışma ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Engin Özkoç'un başörtülü vekile "Bu kadına haddini bildirin" çıkışı ile yeniden "dindarlar ve siyaset" ilişkisine geri döndük. Tek parti döneminin 'makbul vatandaş' tanımlaması üzerinden çok uzun süre devam eden laikçi uygulamalar türlü vesayet mekanizmalarını da kullanarak dayatmacı bir kültür yerleştirdiği için maalesef, yaşam tarzı tartışmaları bitmiyor, bitemiyor. Bu tartışmanın her fırsatta alevlenmesinde Kemalist kesimin, on yedi yıllık AK Parti dönemini "laikliği gerileten dindarların iktidarı" olarak kodlamasının da önemli bir payı var. Son yıllarda tecrübe ettiğimiz farklı yaşam tarzlarının bir arada bulunmasını ve toplumsal normalleşmeyi birileri asla kabullenemediği için ve aslında kendi varlıklarını bu tartışmalara borçlu oldukları için bir türlü bitiremiyoruz.
Başörtülüler neden hep radarda?
Yaşam tarzı tartışmasının kuşkusuz en önemli aktörü ve konusu başörtülü kadınlar. Kendileri dışında gelişen çok yönlü bir tartışmanın odağındalar. Öncelikle her Müslüman birey gibi dünya hayatı ile imtihanlarını yaşıyorlar. Hayır işlemek ve kötülüklerden kaçınma imtihanında Müslüman erkekle aynı konumdalar. Ancak zorluk, başörtüsünün, semboller üzerinden de yürüyen laikçi-İslamcı iktidar kapışmasının çarpışma alanı haline getirilmesinde. Bu durum başörtülülerin insan olarak kendi kamusal alan tecrübesini yaşamasını baskılıyor. Kamusal alana ne kadar ve nasıl katıldığı sürekli sorunsallaştırılıyor. Ya "siyasi bir projenin taşıyıcı ajanı" olduğu ya da "dindarlığın erdemli taşıyıcısı" olduğu iddiasıyla eleştiriliyor. "Siyasi temsili" de "lüks tüketimi" de sıklıkla 'had'lere takılıyor.
Had bildirme siyaseti
En son had bildirme örneği, Özkoç'un, Bülent Ecevit'in yirmi yıl önce bir başörtülü vekil için söylediklerini başka bir başörtülü vekile tekrarlamasıyla yaşandı. Ve elbette bu had bildirme tavrı, CHP'nin son dönemdeki başörtüsü yaklaşımının samimiyetini sorgulattı. Bu tür vakalarda muhafazakar çevrelerde zihinlere şu sorular hücum ediyor: AK Parti iktidarının ordu ve yargı dahil her yerde görev alma imkanı tanıdığı başörtülüler meselesi neden normalleşmiyor? CHP iktidara gelse dindarlar kazanımlarını kaybeder mi? CHP gerçekten değişti mi yoksa Fetöcü'lerden mülhem bir tür takiye mi yapıyor? Sivil siyaset ya da vesayetçiler eliyle yeni bir 28 Şubat süreci yaşanır mı? 1999'dan kalma "had bildirme" tavrının bugün dahi kolaylıkla CHP tarafından seslendirilmesi bu partinin muhalefette olmayı hiç bir zaman kabul etmediğini gösteriyor. CHP'nin rejimin sahibi olarak kendisini kodlaması ve buna dayanarak milli iradeye "hadler koyması" AK Parti iktidarında yaşanan kutuplaşmanın önde gelen sebebidir. Hatırlayalım, 2007'de eşi başörtülü bir cumhurbaşkanı seçilmesi sürecinde de bu zihniyete göre Türkiye Cumhuriyeti "karanlığa" gidiyordu. 2008'de başörtüsünü serbestleştiren kanuni düzenleme yüzünden AK Parti az kalsın kapatılıyordu. Anayasa Mahkemesi üyelerden birisinin daha "laiklik karşıtı eylemlerin odağı" olduğuna hükmetmesi yetecekti. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Normalleşme tamamlanmadı
Parti'nin iktidar olmasıyla başörtüsü kamusal alanda normalleşti. Başörtüsü karşıtlığı ile seçmene ulaşama şansının kalmadığını gören CHP ise son yıllarda tavrını değiştirdi. Bu değişim iddiasının gerçekliği CHP'nin önümüzdeki yıllarda vereceği bir sınav. Zira laikçi kesimin bazı temsilcilerinin saklayamadıkları öfke dolu açıklamaları başörtülülere ancak muhalefetken tolerans gösterdiklerini düşündürüyor. Gerçek bir nedamet geçirme ve iade-i itibar emaresi için elimizde henüz bir veri yok. İstikamet ise tam tersini gösteriyor. Laikçi kesimin hala başörtülülere ambargo uyguladığı açık. Bu kesimin kontrollündeki sivil toplum alanlarında, şirketlerinde, üniversitelerinde başörtülülere tanınan yer marjinaldir. Koca koca firmalarda başörtülü ya yoktur ya da yerleri personel hiyerarşisinin dibindedir. CHP, tek partinin dayatmacı modernleşme projesini tümüyle terk etmedikçe başörtüsü tartışmasının bitmesini ve gerçek bir normalleşmeyi beklememeliyiz.
Başörtülüler neden hep radarda?
Yaşam tarzı tartışmasının kuşkusuz en önemli aktörü ve konusu başörtülü kadınlar. Kendileri dışında gelişen çok yönlü bir tartışmanın odağındalar. Öncelikle her Müslüman birey gibi dünya hayatı ile imtihanlarını yaşıyorlar. Hayır işlemek ve kötülüklerden kaçınma imtihanında Müslüman erkekle aynı konumdalar. Ancak zorluk, başörtüsünün, semboller üzerinden de yürüyen laikçi-İslamcı iktidar kapışmasının çarpışma alanı haline getirilmesinde. Bu durum başörtülülerin insan olarak kendi kamusal alan tecrübesini yaşamasını baskılıyor. Kamusal alana ne kadar ve nasıl katıldığı sürekli sorunsallaştırılıyor. Ya "siyasi bir projenin taşıyıcı ajanı" olduğu ya da "dindarlığın erdemli taşıyıcısı" olduğu iddiasıyla eleştiriliyor. "Siyasi temsili" de "lüks tüketimi" de sıklıkla 'had'lere takılıyor.
Had bildirme siyaseti
En son had bildirme örneği, Özkoç'un, Bülent Ecevit'in yirmi yıl önce bir başörtülü vekil için söylediklerini başka bir başörtülü vekile tekrarlamasıyla yaşandı. Ve elbette bu had bildirme tavrı, CHP'nin son dönemdeki başörtüsü yaklaşımının samimiyetini sorgulattı. Bu tür vakalarda muhafazakar çevrelerde zihinlere şu sorular hücum ediyor: AK Parti iktidarının ordu ve yargı dahil her yerde görev alma imkanı tanıdığı başörtülüler meselesi neden normalleşmiyor? CHP iktidara gelse dindarlar kazanımlarını kaybeder mi? CHP gerçekten değişti mi yoksa Fetöcü'lerden mülhem bir tür takiye mi yapıyor? Sivil siyaset ya da vesayetçiler eliyle yeni bir 28 Şubat süreci yaşanır mı? 1999'dan kalma "had bildirme" tavrının bugün dahi kolaylıkla CHP tarafından seslendirilmesi bu partinin muhalefette olmayı hiç bir zaman kabul etmediğini gösteriyor. CHP'nin rejimin sahibi olarak kendisini kodlaması ve buna dayanarak milli iradeye "hadler koyması" AK Parti iktidarında yaşanan kutuplaşmanın önde gelen sebebidir. Hatırlayalım, 2007'de eşi başörtülü bir cumhurbaşkanı seçilmesi sürecinde de bu zihniyete göre Türkiye Cumhuriyeti "karanlığa" gidiyordu. 2008'de başörtüsünü serbestleştiren kanuni düzenleme yüzünden AK Parti az kalsın kapatılıyordu. Anayasa Mahkemesi üyelerden birisinin daha "laiklik karşıtı eylemlerin odağı" olduğuna hükmetmesi yetecekti. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Normalleşme tamamlanmadı
Parti'nin iktidar olmasıyla başörtüsü kamusal alanda normalleşti. Başörtüsü karşıtlığı ile seçmene ulaşama şansının kalmadığını gören CHP ise son yıllarda tavrını değiştirdi. Bu değişim iddiasının gerçekliği CHP'nin önümüzdeki yıllarda vereceği bir sınav. Zira laikçi kesimin bazı temsilcilerinin saklayamadıkları öfke dolu açıklamaları başörtülülere ancak muhalefetken tolerans gösterdiklerini düşündürüyor. Gerçek bir nedamet geçirme ve iade-i itibar emaresi için elimizde henüz bir veri yok. İstikamet ise tam tersini gösteriyor. Laikçi kesimin hala başörtülülere ambargo uyguladığı açık. Bu kesimin kontrollündeki sivil toplum alanlarında, şirketlerinde, üniversitelerinde başörtülülere tanınan yer marjinaldir. Koca koca firmalarda başörtülü ya yoktur ya da yerleri personel hiyerarşisinin dibindedir. CHP, tek partinin dayatmacı modernleşme projesini tümüyle terk etmedikçe başörtüsü tartışmasının bitmesini ve gerçek bir normalleşmeyi beklememeliyiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- BİM'de gelecek hafta hangi ürünler indirimli olacak? 19 Ocak 2021 BİM Aktüel ürünler kataloğu yayımlandı
- Sıfır otomobil kampanyaları Ocak 2021: Volkswagen, Audi, BMW, Fiat, Ford, Dacia sıfır otomobil fiyatları ne kadar?
- Acil nakit ihtiyacı olanlar dikkat! 3 ay ertelemeli kredi veren bankalar hangileri? İşte güncel kredi faiz oranları
- İçişleri Bakanlığı son açıklamalar: Kısıtlamalar ne zaman kalkacak? 18 Ocak'ta kafeler, restoranlar açılacak mı?
- SGK'dan flaş zam açıklaması: SSK ve Bağ-Kur kapsamında olan o aylıklara zam geldi! İşte merak edilenler
- Flaş değişiklik! Marketler kaça kadar açık? 16 Ocak Cumartesi A101, ŞOK, BİM, Migros saat kaçta kapanacak?
- Kar yağışı için saat verildi: İstanbul'a kar ne zaman, saat kaçta yağacak? 16 Ocak Cumartesi İstanbul hava durumu
- Meteoroloji son dakika: Bugün kar yağacak mı? 16-17 Ocak İstanbul'da kar yağışı var mı? İstanbul hava durumu raporu
- Son dakika: ATA AÖF final sonuçları açıklandı mı? Atatürk Üniversitesi AÖF sınav sonuçları ne zaman açıklanacak?
- Son dakika: Bugün kaça kadar yasak var? 16 Ocak Cumartesi sokağa çıkma yasağı saat kaçta bitecek?
- Ramo'da beklenmedik ayrılık hayranlarını üzdü! Veda hüznü çöktü! Bu bölümden sonra...
- Öyle bir şeyin reçelini yaptı ki hayatı değişti! Şimdi paraya para demiyor! Yurt dışında gördü...
ANA SAYFA