Müslüman Kardeşler kimdir? Müslüman Kardeşler hareketi nasıl ortaya çıktı?
Müslüman Kardeşler kimdir? Muhammed Mursi’nin ölümü sonrasında Müslüman Kardeşler kimdir, nasıl ortaya çıktı sorularına yanıt aranıyor. Mısır Eski Devlet Başkanı Muhammed Mursi hayatını kaybetti. Müslüman Kardeşler hareketi Mısır’da Mursi ile özdeşleşmişti. Mısır'da güvenlik güçlerinin 3 Temmuz'da darbeyle devrilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yandaşlarına yönelik müdahalesinde yüzlerce Müslüman Kardeşler taraftarı öldürülmüştü. Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslami hareketi olan Müslüman Kardeşler, "İhvanü'l-Müslimin" adıyla tanınıyor.
Müslüman Kardeşler kimdir? Müslüman Kardeşler hareketi nasıl ortaya çıktı sorusu gündem oldu. Mısır'daki etkili varlığı bilinen Müslüman Kardeşler hareketi özellikle Arap dünyasının en etkili ve en büyük İslami hareketi olarak biliniyor. Mısır'da Muhammed Mursi'yi destekleyen Müslüman Kardeşler hareketi, gerçekleşen darbe sonrası protestolarda bulunmuştu. Protestolara darbeci Sisi hükümeti sert müdahalede bulunmuş ve yüzlerce Müslüman Kardeşler taraftarı öldürülmüştü.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER KİMDİR?
Müslüman Kardeşler Cemiyeti ya da İhvânü'l-Müslimîn, Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslami hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür.
91 yıllık tarihi olan ve Müslüman Kardeşler (İhvan el Müslimin), 2013'te Mursi'nin askeri darbe ile devrilmesinden bu yana güç kaybediyordu.
O dönemde darbeye karşı çıkan ve Mısır sokaklarında eylemler düzenleyen çok sayıda Müslüman Kardeşler destekçisi, güvenlik güçleriyle çıkan çatışmalarda öldürülmüş veya gözaltına alınmıştı.
Bugün Mısır'da çok sayıda kişi, Aralık 2013'te "terör örgütü" ilan edilen Müslüman Kardeşler ile ilişkili olma suçlamasıyla cezaevinde bulunuyor.
Son olarak Nisan ayında Beyaz Saray, ABD Başkanı Donald Trump'ın Müslüman Kardeşler'i "terör örgütü" ilan etmeye hazırlandığını açıklamıştı.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslami hareketi olan Müslüman Kardeşler, "İhvanü'l-Müslimin" adıyla tanınıyor.
1928 yılında İslam alimi ve okul öğretmeni olan Hasan el-Benna tarafından Mısır'da kurulan örgüt, kendini Pan-islamist, dini ve siyasi amaçlı olarak tanımlıyor. El-Benna'nın ifadesiyle örgütün çıkış noktası şu cümlesinde özetli:
"Sömürgeciler, lüks konutlarda otururken, işçiler izbe evlerde yaşıyor, yabancıların oturduğu sokaklarda tabelalar yabancı dilde yazılıyordu. Şirketin yabancı çalışanları Mısırlıları aşağılıyor, şehri neredeyse onlar yönetiyordu."
Mısır'da 1938'den sonra siyasi nitelik kazanmaya başlayan örgüt, kimi zaman iktidara kimi zaman da öğrenciler arasında huzursuzluk çıkardığı gerekçeleriyle yıllar içerisinde defalarca kapatıldı.
1940'lı yıllarda, Mısır'daki İngiliz varlığına ve onların işbirlikçilerine karşı açtıkları amansız savaşla toplumun dikkatini çeken örgüt, Mısır ordusundaki milliyetçi subayları da etkiledi.
1948 yılı sona ererken İngiliz yanlısı Başbakan Muhammed Fethi en-Nukraşi, Müslüman Kardeşler'i yasadışı ilan ederek kapatılmasını emretti. Müslüman Kardeşler de bu kararının bedelini Nukraşi'ye 20 gün sonra canıyla ödetti. Rejim, intikamını almakta gecikmedi ve Hasan el-Benna, 12 Şubat 1949'da Kahire'de halka hitap ederken devletin ajanları tarafından öldürüldü.
Nukraşi'nin yerine geçen Nahas Paşa Hükümeti, 12 Ocak 1950'de örgüte konan yasağı kaldırdı, bir yıl sonra da örgütün genel merkezini ve bazı mallarını örgüte iade etti. Ancak o sırada Müslüman Kardeşler, Kral Faruk'a darbe yapmaya hazırlanan Hür Subaylar'la işbirliği içindeydi. Öyle ki Kral Faruk hatıralarında; "İktidarımı devirenler Müslüman Kardeşler'di, devrim subayları onların elinde bir maşadan ibaretti" diyecekti.
Hür Subaylar'ın sosyalist eğilimleri yüzünden bu ittifakı halka anlatmakta zorlanan Müslüman Kardeşler, taraftarlarını "Kuran ve hadislere dayanarak, kapitalizmden de, sosyalizmden de üstün, modernleştirilmiş bir 'Hazreti Ömer sosyalizmi' kurulabilir!" diyerek ikna etmeye çalışıyordu.
Hür Subaylar da Müslüman Kardeşler'i, iktidara el koyduktan sonra bir İslam devleti kuracakları sözünü vererek ikna etmişlerdi.
23 Temmuz 1952'de Hür Subaylar bir darbe ile Kral Faruk'u devirdiler, darbenin görünüşteki lideri General Necip bir süre sonra yerini darbenin gerçek lideri Nasır'a bıraktı. Ama Nasır'ın İslam devleti kurmak gibi bir niyeti yoktu. Dahası, kendine has bir sosyalizme yönelmişti.
Taraflar arasında ipleri koparan olay, 19 Ekim 1954 tarihli Mısır-İngiltere anlaşması oldu. Müslüman Kardeşler'e göre anlaşma İngiliz menfaatlerini korumakta, hatta Mısır'ın işgaline zemin hazırlamaktaydı. Dolayısıyla imzalanmaması gerekiyordu. Örgüt bu amaçla ülke çapında hükümet aleyhine gösteriler örgütledi. 26 Ekim 1954'te İskenderiye'de halka hitap eden Nasır'a başarısız bir suikast girişimi yapıldı. Rejim bundan Müslüman Kardeşler'i sorumlu tuttu. Kısa sürede örgütün 10 bine yakın üyesi tutuklandı, önde gelenleri ağır işkencelere uğradı, o sırada örgütün lideri olan Abdülkadir Udeh idam edildi.
Bu furyada hapse atılanlar arasında ileriki yıllarda sadece Müslüman Kardeşler için değil tüm dünyadaki radikal İslamcı hareketler için adeta ahir zaman peygamberi olacak olan Seyyid Kutub adlı sosyolog da vardı.
Zorlu hapislik hayatı Kutub'u daha da radikalleştirdi, Cihat çağrısını daha güçlü yapmasına neden oldu.
Cezasının 10 yılını tamamlamıştı ki, 1965'te Kahire'yi ziyaret eden Irak Devlet Başkanı Abdüsselam Arif'in Nasır'dan şahsen affını rica etmesi üzerine serbest bırakıldı. Ancak Seyyid Kutub'un mücadelesine bıraktığı yerden devam ettiği görülünce, idam edildi.
1970'de kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Nasır'ın yerine geçen Enver Sedat, ABD'nin isteği doğrultusunda, sol grupları zayıflatmak için Müslüman Kardeşler başta olmak üzere İslamî hareketlere rejimin içinde yer açmaya karar verdi.
Enver Sedat'ın ardından yeni Başbakan Hüsnü Mübarek, özellikle muhaliflere siyaset kanallarını açtı. Müslüman Kardeşler de bu çağrıya olumlu cevap verdi, sistemin dışında kalarak değil, içine girerek muhalefet yolunu seçti.
1991 Körfez Savaşı sırasında Mısır'ın ABD ile ittifakı radikal İslamcılarla hükümeti karşı karşıya getirdi. Mısır İslamî Cemaat adlı örgüt Batılı yaşam tarzını sembolize eden sinema, tiyatro, turistlere ve elçiliklere şiddet eylemlerine girişti.
Müslüman Kardeşler bu olayları desteklemedi, ancak kınamadı da. Bunun üzerine hükümet Müslüman Kardeşler üyesi 100 kadar kişiyi tutukladı. Muhtemelen buna misillime olarak 1995 yılının haziran ayında Mübarek'e yönelik bir suikast girişimi oldu. Hükümet daha da sertleşti. Bunlara rağmen Müslüman Kardeşler o yılki seçimlere katıldılar.
1996'da Müslüman Kardeşler tarihinde ilk kez iç çatışma ile sarsıldı. Örgütün radikal gençleri, eski kuşakların otoriter yöntemlerine isyan ederek Müslüman Kardeşler'den ayrıldılar ve "Hizb'ul-Wasat" (Merkez Parti) adıyla bir parti kurdular. Ancak Mübarek rejimi bu tür eğilimlere kayıtsız kaldı.
1999'daki şaibeli başkanlık seçimini yüzde 94 oyla kazanan Mübarek, 2000 parlamento seçimlerine Müslüman Kardeşlerin katılmaması için elinden geleni yaptı. 500'ü aşkın örgüt üyesi tutuklandı, seçimlere katılacak adaylara büyük zorluklar çıkarıldı. Buna rağmen, Müslüman Kardeşler 454 üyeli mecliste 17 sandalye kazandılar.
Bu seçimden sonra, Müslüman Kardeşler "demokrasi" meselesine daha farklı bakmaya başladılar. Örneğin 1995 seçimlerine 'Çözüm İslam" sloganıyla girmişlerdi, 2000'lerin başlarındaki sloganları ise "Demokratik Değişim" oldu.