Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında 28 Haziran 1996'da RP-DYP koalisyonu şeklinde kurulan 54. Hükümet, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in desteği, TSK'nın yoğun baskıları ile asker ve halkı muhafazakâr kesme karşı kışkırtan manşetlerin gücüyle iktidardan çektirildi. 28 Şubat sürecinin en dikkat çeken tutumu ise dönemin medyasından gelmişti. Hemen her fırsatta irtica ve şeriat yaygarası yapan 28 Şubat'ın 'bir kısım medyası' postmodern darbe sürecinin fiili yaptırımcısıydı adeta. Geçtiğimiz yıl 27 Şubat'ta vefat eden Erbakan için, 'son nefesine kadar siyaset yaptı' başlıklarını kullanan o dönemin 'Silahlı Kuvvetler Medyası', Başbakan Erbakan ve Tansu Çiller için çok ağır manşetler atmış, demokrasiyi adım adım darbeye kurban ettirdiği bugün çok net bir şekilde belli oluyor. MANŞETLER ASKERİN İKİ DUDAĞI ARASINDA Askerin iki dudağının arasından çıkan, 'laiklik', 'şeriat', 'irtica', 'rejim' ve 'cumhuriyet' gibi sözler için manşetlerini hazır vaziyette bekleten gazetelerin o dönem bir iş bölümü yaptığı da ortaya çıkıyor. Dinç Bilgin'in sahibi olduğu Sabah, Erbakan'ın ortağı Tansu Çiller'i hedef alıp, 'Tarih Seni Affetmeyecek' suçlamasını yaparken, Hürriyet ise Erbakan'ı yıpratacak ne bulursa manşetine taşımış. Milliyet ise TSK'yı baz alarak askerin tepkileri üzerine yoğunlaşarak yıpratıcı manşetler atıyordu.