Galatasaray'ı yenmek önemlidir, puan olarak yaklaşmak önemlidir ancak 4 puan geride olup yüksek konsantrasyonla maça hazırlanıp bütün fiziki ve mental eforu vermek Fenerbahçe takımını etkiledi. Gençlerbirliği maçı onlar için uçakta başlamış. 1-1'e kadar son derece kötü bir performansı vardı Fenerbahçe'nin. Gençlerbirliği ilk yarı top yapıyor, alıyor, veriyor. Üç tane Gençlerli oyuncu çizgide top çevirirken yürüyerek basıyor Fenerbahçeliler. Mesut Bakkal, Gosso'yu almakta geç kaldı aslında, maç 1-1'e gelmeden özverili oynayan ancak direnci düşen Hleb'i alıp daha erken oyuna sokmalıydı.
Futbol bir tempo oyunudur. Gençlerbirliği 29 puanda, nispeten rahat bir yerde takım. Gençlerbirliği rahatsa sert, arzulu, sindirmeye yönelik oynamanız lazım. Bugün TV başındaki birçok kişi mutfağa gitmiştir, çay koymuştur, ekonomi konuşmuştur. Fenerbahçe, Gençlerbirliği ne istediyse onu oynadı. İkinci yarıya Gençlerbirliği daha iyi başladı.
Geridesiniz, sadece skor olarak geride değilsiniz, puan olarak da rakiplerinizden 2 ve 4 puan geridesiniz. Acaba ne yapar dedik hoca için devrede? Geride olan teknik adamlar ne yaparsa yapsın saygı duyarım ama hoca bekledi. İyi oynamadığı dönemde gol attı Fenerbahçe. Mehmet Topal'ın sürpriz bir koşusuyla geldi gol. Teknik direktörler takımının yıprandığını görmeli. Fenerbahçe, belki Galatasaray derbisini kazandı ama çok yıprandı. Kramplar, yorgunluklar... Antrenörlerin yaratıcı olması çok önemli... Kalıplaşmış düzenin dışına çıkabilmek lazım. 17 haftada 38, 39 puan alan iki rakibi var Fenerbahçe'nin. İkinci devrede 7 maçta 11 puan almış sadece... 10 puanı kaybetmişsin. Üst üste galibiyetler ne ara geldi? Meireles vardı, Alper'in 11'e girdiği dönemde geldi. Bu çok zor bir şey değil. Çok basit, Emenike mi Alper mi? Soru bu. Gönderilişi kaos olan Alex, sadece ve sadece bu takım 4-3-3 oynayabilsin diye gönderildi. Böyle oynanacaksa Alex oynasaydı... Emenike'yi küstürmeyeyim diye Diego kayboldu. Aman Emenike'yi küstürmeyeyim derken Meireles gitti. 10 puan kaybetmeden çok bu puanları nasıl kaybettiğiniz önemli. Bir oyuncuyu tutayım derken diğer oyuncular kayboldu, enerjileri gitti. Gençlerbirliği, son dönemde kolay kaybetmiyor. Yıllardır altyapısını da bildiğim kulüptür, aklı başında işler yapan bir kulüp.
El Kabir, müthiş oynadı, ilk 45 dakika Hleb iyi oynadı. Tosic de iyiydi. Gençlerbirliği işini iyi yaptı sonuçta ve hak ederek kazandı.
ROBBEN GİBİ ADAM!
Beşiktaş iyi futbol oynayarak, hak ettiği galibiyeti aldı. Bilardocu golleriyle kazandılar. Gökhan Töre vurdu, çarptı girdi. Mustafa boğuşuyor, önünde kalıyor, son gol de aynı şekilde ama Olcay'ın attığı golün de muhteşem olduğunu söylemek lazım. Beşiktaş'ta kötü oynayan hiçbir oyuncu yoktu. Her şeye rağmen Pektemek yerine Gökhan Töre'yi çıkarsa sarı kart cezası riskini azaltması gerekiyordu. Hiç kart görmeyen bir oyuncu da olsa görebilir. Bilic'in maç boyunca küçücük bir hatası buydu. Ligin bitimine 10 maç kala liderlik koltuğunda oturuyorsunuz. Oyuncunun İstanbul'a gelmesiyle Ankara'ya gitmesi arasında çok fark var, bu çok önemli. Bilic takımı götürdükten sonra düşünmüş. Club Brugge maçı var, hassas bir skorla da gelmiş. Brugge maçı öncesi bu mücadeleyi atlatması gerekiyordu, üstelik haftaya derbi de var. Herhalde Ersan'ı dinlendirmeyi planlıyordu ama Serdar sakatlanınca, bu farklı. 4-4-2 olarak dizdi takımı. Bu takım ilk kez bunu oynadı. Birinci sebebi ceza sahasına üretkenlik katmak, ikincisi Mustafa'ya tempo kazandırmak... Hem de Oğuzhan'ın temposunu düşürmemiş oldu, diğer maçlarda kullanabildi. Veli bugün daha agresif ve diriydi. Fizik olarak toparlanmıştı. Beşiktaş çok uzun süredir 5 tane atmamış olabilir ama futbol rakiple oynanan bir oyun... Şu konuda iddialıyım, Beşiktaş tarihinin en iyi 3 sezonundan birini yaşıyor. Evinde oynarsan coşkun farklı olur, hakemin üzerinde yüzde 30 etki kurarsın. Ankara'ya "Evim gibi" dersin ama en fazla "gibi" olur. Erciyes ve diğer takımlar orayı deplasman görmüyor. Gökhan Töre şu performansıyla Türkiye'nin 1 numaralı oyuncusu. Çok çalışkandı, savunmada da harika müdahaleleri vardı. Şu anda Türkiye'nin 1 numarası, tartışmasız... Çok yönlü bir oyuncu. 4-3-3'ün sol açığı oynar. Sağda Robben tarzı zaten oynuyor. 4-4-2 sağı oynar. Oyunculuğu kadar karakteriyle de mesafe kat etti, çok daha sakin. Gece hayatı vs. gibi durumları da dizginledi. Net olarak ligin 1 numarası. Son olarak maçtan bağımsız olarak şunu söyleyeyim. Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın yerinde olsam bu 14 yabancı kuralına 'evet' demezdim. Ersan yerli, Olcay yerli, Gökhan yerli... Önder Özen buna göre bir takım kurmuştu. Fenerbahçe'de de aynı durum var. Önümüzdeki yıllarda Beşiktaş ile F.Bahçe yerliye göre iyi kurulmuş kadrolarıyla bu kurala muhalefet etmedikleri için çok pişman olacaklar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.