Rusya Büyükelçisi Karlov suikastı ile ilgili soruşturmada
failin FETÖ ile bağlantısı ağırlık kazanıyor.
Gerçi, Gülen'i hâlâ hâlâ hâlâ barındıran ABD ve
yerli malı muhalefetimiz bu ihtimali duyunca bozuluyorlar.
Ama Danıştay baskınında katile avukat cübbesi, 15 Temmuz'da ise asker kamuflajı giydirenlerin bu kez tetikçiyi polisten seçmelerinde şaşırtıcı bir yan yok.
FETÖ tehdidini Türkiye'den bile önce fark eden
Rus resmi makamlarının, son saldırının ardından yaptıkları açıklamalardaki
FETÖ vurgusu da bu kanaati güçlendiriyor.
Moskova'nın, Rus uçağının düşürülmesinin ardından dönemin Başbakanı Davutoğlu'nun "
emri ben verdim" şeklindeki anlaşılmaz çıkışına rağmen korudukları soğukkanlılıklarının arkasında da işte
bu bilgi vardı.
Zaten aklı başında herkes de, saldırganın çizmeye çalıştığı imajın,
suikast senaryosunda eğreti durduğu konusunda hemfikir. Zira
Halep'te koridor açılmışken, Moskova'daki Suriye zirvesinden hemen önce bu işe kalkışan birinin Suriyelilerin lehine çalıştığını kimse düşünemez.
Peki, bundan sonra ne olacak?
Bizden başkasının da canını yakan bu farkındalık Türkiye'nin
FETÖ ile mücadelesini
nasıl etkileyecek?
İlk olarak şunu tahmin edebiliriz.
Rusya saldırıyı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne taşıdı. AGİT bile saldırıyı kınadı. Yani FETÖ artık yalnıza Türkiye'yi değil, okullarının bulunduğu, örgütlü olduğu
tüm ülkeleri kapsayan bir tehdit olarak masaya yatırılacak.
Bu da kuşkusuz Pensilvanya'da ikamet ettirilen Fetullah Gülen'in iadesi sürecinde ABD'yi köşeye sıkıştıracak. Çünkü
ABD Gülen'i himaye ederek Türkiye'nin yanı sıra bundan sonra Rusya'ya da açıkça tavır almış olacak.
ABD bu yükü daha fazla taşıyamaz.
***
Katil başka ne diye bağıracaktı ki?
Kimileri, Danıştay baskını ya da Hrant Dink suikastındaki gibi Karlov olayında da
kuklanın ağzından çıkanlara itibar edip başka hiçbir şeyi sorgulamamamızı istiyor. Çünkü o zaman kuklacı deşifre olacak!
FETÖ'nün gazeteci kılıklı tetikçileri katili İmam Hatip'li ilan ediyor.
ABD sözcüleri ise Karlov'u öldüren katilin "
Türkiye -Rusya ilişkilerini bozmak için bu saldırıyı yaptım" dememesini kanıt gösterip "Vahşi Müslüman" umacısının arkasına saklanıyor.
Ama ne yapsalar boş... Flaş aile resmindeki katilin yüzünde patladı bir kere.
***
Kemal Bey geç kaldınız!
Elçisini kaybeden
Rusya bile soğukkanlılığını koruyor. Sağduyu çağrısı yapıp
olası güvenlik zafiyetine ilişkin eleştirilerini öteliyor.
Çünkü siyasi ciddiyet, terörle mücadele kararlılığı bunu gerektiriyor.
Türkiye'nin ana muhalefet lideri ise,
iki ülke istihbaratının beraber olay mahallini incelediği saatlerde Rus hafiyeliğine soyunuyor.
"
Silahı kimin verdiği ortaya çıkartılsın"
türünden
stajyer avukat çıkışlarıyla rol kesiyor...
Bu eleştiri falan değil. Zira kimsenin Türk devletinin elçiyi daha iyi koruması gerektiği noktasında eleştirilerini esirgediği yok. Sorulması gereken her şeyi soruyoruz, soruyorlar.
Adam gibi davranmanın suskunlukla alakası yok.
Dolayısıyla sakin olun Kemal Bey, hele cenazemizi bir yerden kaldıralım. Sonra başlarsınız yine
Türkiye'ye muhalefet etmeye...
Emre Uslu ile falan suikastla ilgili aynı şeyleri söylemeye... Yurtsever seçmenlerinizi utandırmaya...