“Know-how” yerine “know-who” ilkesini seçenlerin dünyası
24.08.2017, Perşembe
Zaman zaman soyut düşünmek de gerekiyor.
Kişilere takıntılı yazılara ara verip büyük doğruları aramakta sayılamayacak kadar çok yarar vardır.
Adamını bul
Rahmetli Nejat Eczacıbaşıuzun yıllar süren gözlemlerini"Dünyada knowhowönemlidir, bizde iseknow-who önemlidir" şeklindeözetlemişti. Gerçektenbilgisiz ve görgüsüz olduklarıher davranışlarından anlaşılaninsanların "Adamınıbul" ilkesine dayalı yöntemleriile toplumda ağırlıklıyer edindiklerini defalarcagörmüşüzdür. Bu hastalıklıdavranışın bir ileri aşamasında ise o kişi takıştığıinsanlara "Benim kim olduğumu biliyormusun" diyerek, kabadayılık da yapar.
İnsan türleri
Bir de sırtını dayadığı iktidar sahibine güvenereksağa sola dehşet saçanlar vardır. AzizNesin bu davranışı "İt kağnı gölgesindeyürür, kendi gölgesi sanırmış" şeklinde özetlemiştibir kitabının girişinde... Bütün bu değerlendirmeleridaha büyük bir genellemeye dayadığınızzaman, yeryüzünde iki tür insan ve iki türtoplumsal bakış açısı olduğunu söyleyebilirsiniz.
Birinci tür
Birinci türdekiler kendi yaptıklarına, kendi söylediklerinebakarlar, kendi dışındakilerle yarışırlarve rekabet ederler. Bu yarışı "Onlar zaten öyle"deyip, kendi geriliklerine veya başarısızlıklarınabahane arayarak sürdürmezler. Gazetede köşe yazısımı yazıyorlar? Kendi köşelerinde özgün, farklı,ileri şeyler söyleyerek yapıyorlar bu işi. Politika mıyapıyorlar? Bunu, kendi yaptıkları veya yapacaklarıicraatı ve farklı vizyonlarını anlatarak yapıyorlar.
Ağlamak yok
İşadamıysalar, öncü oluyorlar. "Rakiplerimbatsın da, onların mallarını ucuza kapatayım"diye beklemiyorlar. Onların açtıkları alanlardandiğerleri de geliyor. Sanatçıysalar veyagösteri dünyasının insanları iseler, "Piyasayıkalitesizlik sardı" diye ağlamak yerine, kendilerien kaliteli olanı yapar.
İkinci tür
İkinci türün insanları ise yaptıkları ile değil,takıntıları ile var oluyorlar. Bunlar hakaret ettikleri,çamur attıkları insanların sayısı ile hatırlanıyor.
Politikacıysalar toplumun önünde açtıkları ufuklarla ve icraatları ile değil, rakipleri ile tepişmelerine bakılarak anılıyorlar. İktidar olmuşlarsa icraat yapmak yerine, neden icraat yapamadıklarının mazeretini seslendirerek vakitlerini harcıyorlar.
Bu ikinci tür insanların ve toplulukların başarısı, rakiplerinin başarısız olması halinde fark ediliyor.
Bahane yok
Aslında toplumlar da böyle değil mi? Gerikalmışlıklarının ve ilkelliklerinin nedenini özeleştiriyapıp anlamak ve kendilerini yenilemek yerine,bütün sorumluluğu ya "Emperyalizm"e yada "Siyonizm"e bağlayan toplumlar yok mubu coğrafyada? Yabancı ülkelerle işbirliği yapıpsinerji yaratmak yerine "Nasıl olsa bunlarınhepsi düşman. Bizim bizden başka dostumuzyok" diye yüzyıllarını ürküntü içinde geçirengeri kalmış ülkeleri hiç görmediniz mi?
Gelişmişlik
Modellerden birini seçmek, insanlara ve toplumlarabırakılmış neticede. Kimseye zorla bumodellerden biri benimsetilemiyor. Birinci türüoluşturan modeli gerçek kılmak tabii ki dahazor. Ama bu modelde yaşamak çok onurlu, çokverimli. Buna "Gelişmişlik" de deniliyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.